REKLAMI GEÇ

ÖMÜR DEDİĞİN…

29 Aralık 2011 Perşembe

Hepi topu üç, beş gün… Kim olursan ol, ne olursan ol kaçınılmaz tek sonuç…

Aydın MENDERES’in de, herkes gibi başına gelen…

Hayatının ilk onbeş yılı ile son onbeş yılı bambaşka… Aradaki 35 sene ise mücadeleyle dolu…

İlk on beş yıl, dönemin ifadesi ile “Başvekil” in oğlu… Ailenin her ferdinde bulunan nezaket yanı sıra entelektüel bir zeka ve siyaset genlerde var…

Derken, birden o meş’um ihtilal ve hemen sonrası oldukça uzun süren çileli yıllar…

“Sistem” babasını alaşağı etmiş, doymamış bir de canını almış… Kullandığı ipin parasını da annesinden isteyecek kadar küçülmüş… O da yetmemiş, “sistem muhipleri”nce verilen karar gereği evdeki kumbarasına bile el konulmuş… Okula gittiğinde karşı karşıya kaldığı istiskal dahi sıradan bir günün sıradan bir parçası…

O ne yapmış? Yılmamış… Hayata küsmemiş… Eğitimini tamamlamış, ihtilal döneminin tesirinin azaldığı yıllara kadar ticaretle uğraşmış… Siyasetle 1970 Aydın’ında Demokrat Parti il başkanı olmuş…1977 yılında ilk kez milletvekili olarak da TBMM’ne girmiş…

Girmiş amma, bu defa da 1980 darbesiyle yüzleşmiş… Bu ihtilalde 10 yıl siyaset yasaklısı olarak TÜRKİYE’de “sistem muhalifi” siyaset yapmanın diyetini ödemiş… Babasının canıyla ödediği bu bedel ona doğal olarak pek de fazla gelmemiş…

Sonra yeniden siyaset…Büyük Değişim Partisi’ni kurmuş, 1993 yılında… Ertesi yıl Demokrat Parti ile birleşme ve artık adı Demokrat Parti olarak anılan partinin genel başkanlığıyla da nezaket ve hukuk kuralları içinde “sisteme” nasıl kafa tutulurun seçkin bir örneğini ifade etmiş…

Ancak, halkın iradesinin hatıralara değer verse de onlara takılıp kalmadığını keşfetmesi uzun sürmemiş… Dönemin etkili siyaset mekanizması olan Refah Partisi’nden 1995 yılında milletvekili olmuş…Bir yıl sonrası, kendisini başını ve bir parça sol kolunu hissedebileceği kadar ağır bir trafik kazası.. Hani ölmek mi zor, kalmak mı???

Bir kez “daha ne olursan ol, aciz bir kulsun” yalın gerçeğiyle yüzleşme…

O da ne?…İmanından zerre taviz vermeden kaldığı yerden devam… 1999 seçimleri ve yine milletvekilliği… 2002’ye gelindiğinde de son siyasi manevra adını taşıdığı şehrin milletvekilliği adaylığı…

2002 sonrası artık son dönem… Başına gelen her türlü felaketi aşmada her an yanı başında bulunan sarsılmaz imanı ile aşan, her zaman kibar olmayı şiar edinmiş, kavga etmeden “sistem”le ve hayatın acımasız gerçekleriyle mücadele etmenin nasıl yapılacağına örnek olan, entelektüel birikimleri ve bilgeliğini yazdığı kitapları ve köşe yazılarıyla hayatının son anına kadar paylaşan o müstesna tavır…

Tüm bir hayatı boyunca en zor zamanında bile kötü söz duyulmamış ağzından… Kırılmış ama kahretmemiş… Kimseyi incitmemiş… Çektiği acıyı istismar etmemiş, ettirmemiş…

Hem Müslüman olmuş, hem demokrat… Hem entellektüel, hem yurdum insanı… Babasının oğlu amma, sadece ondan ibaret değil… Daha bir fazlası…

Her kul kadar hatası, kusuru elbette vardır… Umulur ki, affolacaktır.

Aydın MENDERES, Hak’ka yürüdü… Arkasında derin bir hüznü, bırakarak… Soyadını duyduğunda tüyleri diken diken olan “sistem” bile, O’nsuz eksik hissedecek kendini…

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı