ARTIK UYANMA VAKTİ GELDİ

Son zamanlarda tarikatların içinde başlayan kaynamalar, başka ülkelerdeki şeyhlerden icazet almalar ve bölünmeler konuşulmaya başlandı. Özellikle Cübbeli Ahmet ve cemaati İsmail Ağa arasındaki tartışmaların “Video” savaşlarına dönüşmek üzere olması, tarikat ve cemaatlerin “Allah Yoluna” değil, “Cep Yoluna” olduğunu ortaya koydu.

İslam Dini’nde “Ruhban Sınıfı” bulunmadığından ve Kuran ayetlerinde “her Müslümanın Allah’ın elçisi” olduğunun belirtilmesine rağmen; insanlık tarihi boyunca dini siyasi ve ticaret menba-ı olarak kullanan bu din tacirleri; ne yazık ki, Cennet yolunu seçmek yerine “Allah’a şirk koşmak”, “İnsanları gerçek din yolundan saptırmak” suçlamalarını işleyerek, “dini savunuyoruz” anlamında konuşarak, insanları yönlendirerek ceplerini doldurmakta, haksız kazanç elde ederek de “Kul Hakkı” yiyerek Cehennem yolunu seçmişlerdir. Hani Münafık derler ya..! İşte bunlar onların ta kendileridir. Üstelik, hemen hemen hiç birisinin tahsili de yoktur. İlkokul diploması yeterli görülmüştür. İcazet aldıkları çeşitli şıhların da aynı minval üzere olduğunu basın yayın organlarında görüyoruz.

Daha önce Şeyh M. Raşid Erol’un vefatı ile Nakşibendi tarikatı içerisinde yaşanan olaylar, bu kez İsmail Ağa Cemaati içerisinde yaşanmaya başlandı. Şıh Mahmut Ustaosmanoğlu tarafından küçük yaşlardan itibaren özenle ve özel derslerle bugünlere hazırladığı belirtilen Cübbeli Ahmet Hoca, hocasının ardından şeyhliğini ilan etmeye hazırlanırken, büyük holding seviyesine yükselmiş olan İsmail Ağa Cemaatinin varisleri, ballı hayattan vazgeçmemek, mal varlığını yedirmemek için Cübbeli hocaya adeta savaş açtılar. Bugüne kadar yaptıkları güzel veya iyi bir işlerine rastlanılmayan bu kan emiciler, müritleri olan saf ve masum insanların üzerinden elde ettikleri mal varlığını paylaşma derdine düştüler.

İslam’da hiç yeri olmayan, büyük günah sayılan “gıybet” konusunda adeta birbirleri ile yarışan bu zevatlar; şıhlarının yerini dolduracak “Takva Sahibi” birisine biat etmek yerine, aynı sülalenin erkekleri tarafından yönetilmek için, aileden olmayan kişileri dışlama yoluna gittiler. Ve onlara “videolu” tehdit yolu ile gerçek yüzlerini gösterdiler.

Tekke ve Zaviyelerin Yasak Olduğuna dair TC kanunları hala geçerliyken, Cumhurbaşkanı ve devlet erkanı önünde şıhlarını bile fütursuzca açıklayabilen bu insanlar; şimdi de şıhlık mücadelesini utanmadan sosyal medya üzerinden konuşmaya ve yaymaya başladılar. Yani, ne kanun, ne dini (şer-i) hükümleri sayan bu kişiler, insanları ilahi yola sevk etmek, eğitmek değil, yerine dinin sömürülmesi ile elde ettikleri maddi varlıkları kaybetmemek mücadelesi vermeye başladılar.

O halde insanlara öğrettikleri, kendilerinin ise yanından bile geçmediği kaideleri sıralayalım;
-“Allah yolu” nerede kaldı?
-“Bir lokma, bir hırka” anlayışı nerede kaldı?
-Hani “Hz. Peygamber az yerdi”. Bu anlayış nerede kaldı?
-“Takva üstünlük” anlayışı kime bırakıldı?
-Uçağı düşüren, depremi önleyen ve Azrail’e tokat atan şıhlar nerede?

Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Cemaatlerin gerçek yüzünü görmek, çoluk çocuğun rızkından keserek aidat gibi cemaate verilen bedelleri vermemek için son yaşananlar dikkatlice izlenmelidir. “Filler yukarıda tepişiyor”, ezilen altta müritler oluyor.

Son gelişmeler ve yaşananlar, tarikat ve cemaatlerin gerçek yüzünü göstermektedir. Artık düşünmeli ve “Ben size şah damarınız kadar yakınım” diyen Allah yoluna dönmek için fırsat olmalıdır. Aklı ve beyni olan, düşünme melekeleri yerinde olan her Müslüman, “İğne deliğinden bir defa geçer” misali yaşamalı ve yapmalıdır.

Ve.. Ben (Kur’an ve Hadisler ışığında) iddia ediyorum ki; Sizin şeyhe, şıha danışmadan, tarikat ve cemaate girmeden yaşayacağınız bir din anlayışı, sizi Allah huzurunda takva sahibi yapacaktır. Şeytan’ın çocuklarına uymak yerine, bildiğiniz gibi dininizi yaşayın. Allah’tan başka kimsenin kulu olmayın..!

Allah sonumuzu hayr eylesin.
Esen kalın..
Saygılar sunuyorum.