REKLAMI GEÇ

İSTİSMAR VE İSTİSMARCILAR

9 Aralık 2022 Cuma

Ben, yıllardır bu sütunlarda, bir ilahiyatçı olarak gerek diyanetin açıklamalarını, gerekse cemaat ve tarikatların yapılanmaları, yaptıkları konusunda yazılar yazdım. Bu yazılarım yüzünden cemaat ve tarikatların hedefine oturarak, ölüm tehditleri alan birisi oldum.
Ama “Haksızlık karşısında susan dilsiz Şeytandır” Hadisine binaen, Allah’ın dinini tam manasıyla, Kur’an ışığında insanlara duyurmak, bu dini kullanarak kendilerine geçim kaynağı haline getiren, insanları “sağmal inek” ve “etinden, sütünden, derisinden” misali kullanarak, kendilerine gelir sağlayan, diplomaları, en önemlisi hiçbir meslekleri olmadığı halde lüks yaşam süren “asalakların” yaptıklarını anlatmaya çalışıyorum.
Hemen burada belirteyim; Hedefimiz İslam Dini değildir. Dinimiz son din olması itibariyle de yücedir. Kalplerimizin en nadide köşesindeki kar çiçeğidir. Derdimiz, bu yüce dini kullananlardır. Kimse, dini hedefine koydun demesin..! Çünkü dini kullanan asalaklarda aynı kılıfa sığınarak yıllarca korundular. Şimdi foyaları ortaya çıktı ve tel tel dökülüyorlar.
Son olaylar karşısında eleştirilen Diyanet İşleri Başkanlığı da, son açıklamasında “Olaylar karşısında Dinimiz hedef alınıyor” mealinde bir açıklama yaptı. Oysa kimse dini hedef almıyor ve yargılamıyor. Kimse kimseyi kandırmasın..! Kimse, bu yüce dini kullanarak her türlü rezilliği yapanları korumasın..! Çocuk istismarı, tecavüz gibi olayların, İslam’ın yasakladığı “Zina, Yolsuzluk” gibi batağın içindeki insanların “din kisveli kuruluşlardan” çıkması beni endişelendirdiği gibi, Bir ilahiyatçı olarak utandırıyor.
Bir toplumu irşad edecek, insanlara yol gösterecek, dini topluma anlatacak olanların “bel altı” kisvesinde konuşulması ve bir türlü bundan kurtulamaması manidar değil midir? Yıllar önce bir müftünün öldürülmesinden yargılanan kişinin kurduğu cemaatten; cahiliye devri Arapların köle erkek çocuklarına yaptıklarını “bademleme” diyerek, İslam’da varmış gibi sunan ve empoze etmeye çalışan cahil bir şıhın ardından, bugün de aynı cemaatin bir başka şıhının 6 yaşındaki kızını evlendirmesi dine sığar mı ve ahlaki midir; taktirlerinize bırakıyorum.
Yüce kitabımız Kur’an da evlilik ve sorumluluk yaşını “Akil baliğ olma” olarak tanımlıyor. Bu durum; ”aklının ermesi, kendini koruması, sorumluluk alacak yaşta olması, fiziken olgunlaşması” durumudur ki, uzmanlara göre; bizim coğrafyamızda kız çocuklarının akil baliğ olma yaşı 16 ile 18 arasındadır. Bu yüzden Türkiye Cumhuriyeti çocukların gençlik çağını 18 olarak kabul eder. Yeni çocuklar 18 yaşına geldiklerinde sorumluluk alacak yaşta bulunmaktadır. Arap coğrafyasında bu durum 12 yaşına kadar inmektedir. Ama çocukları evlendirirken veya sorumluluk verirken, aileler ve kurumlar çocukların durumunu ele alarak irdelemelidir. Karar vermelidir. Kısacası, çocukların azami 16 yaşına kadar bulüğ çağına gelmeden, fiziki olgunlaşmalarını tamamlamadan maruz kaldıkları her türlü olay, tacizdir. Zina’dir. İstismardır. Kullanmaktır.
İslamiyet öncesinde “Tek Tanrı” inancı ile her türlü ahlaksızlığın önüne geçmek için Töre uygulayan, kendine has kanunlar ile sert tedbirler alan Türkler’in, son din İslam’ı kabul etmesinden sonra; Kendini bilen, İslam’ı elinden geldiğince yaşayan, ben Müslümanım diyen insanların “Allah’tan korkarım” demeleri gerekmiyor mu?
Kapalı kapılar ardında yapılan bu tür ahlaksızlıklar yüzünden “toplumun içine nasıl çıkarım” diye düşünmesi gerekenler, nasıl oluyor da, cemaat içindeki insanlar tarafından kabul görüyor anlamıyorum.
Müritlerine “Şeyhin ipine sarılın. Cennete girin” diye empoze edenler, nasıl oluyor da kapalı kutu gibi olan cemaatlerin içindeki bu tür ahlaksızlıkları duyduklarında karşı koymuyorlar, hafsalam almıyor. Zira Kur’an başta olmak üzere, Hz. Peygamber (sav)in hadislerinde “İstismar, Zina, Yolsuzluk” gibi olaylar haram olarak ele alınmış ve tebliğ edilmiştir.
Kendini bilmeyen 6 yaşındaki bir çocuğa bunu yapanlar, Müridinin kızını taciz eden şeyhler, kurslarda ve yurtlarda çocukları taciz edenler kendilerine nasıl “Müslüman” diyor, hala anlamıyorum. Eğer laik bir ailede bu olaylar olsaydı, ağızları iyice açılır, nefesleri kokana kadar bağırır ve ayyuka çıkarırdılar. Utanıyorum…
Ama Allah biliyor. Dinini de, insanları da kullananları, onlara destek çıkanları Yüce Mevlam biliyor. Onun ilahi adaletinde bu tür Müslüman geçinen Müşriklerin, münafıklığı bile geçtikleri biliniyor. O yüzden, bu tür insanlara acımakla birlikte, kendi halimle Buğz ediyorum. Allah sizi bildiği gibi yapsın…
Her şeyden önemlisi de…
Bu olayları görmelerine rağmen, hala uyanmayan ve şeyhlerin peşinden giden insanlarımıza “Allah akıl fikir versin” diyorum.
Saygılarımla..
Esen kalınız…

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı