REKLAMI GEÇ

Kabir azabı ve kabir soruları

7 Ekim 2022 Cuma

Peygamberimiz (sav) den çok değil, 25 yıl sonra Kur’an ve yaşayan Hadisi unutan Emeviler, saltanatlarını ve Kureyş düşmanlıklarını koruyabilmek, bunun yanında Müslümanları da incitmeden saflarında “biat” ile tutabilmek için kendi dinlerini güç ve tahrifat ile oluştururken, bir yandan da İslam Ordusu’nun gazalardan elde ettiği serveti, dağıtmak ve paylaşmak yerine kendilerinde tutmak suretiyle hüküm sürdüler.

İktidarların güçlü olduğu dönemlerde ortaya çıkmayan, güçlerin eridiği zamanlarda ortaya çıkarak insanlığı damla damla eriten “Cariye ve kölelik, ahlaksızlık, hırsızlık, adam kayırma, cinayet, ırza tasallut” gibi insanlık tarihinin bütün kötü fiilleri İslam ülkesinde yaşanmaya başladı.

Her birisi ayrı bir makale konusu olan bu olayların en önemlisi ise, Kur’an-ın tahrip edilmesi ve alimlerin satın alınarak Kur’an-a şerh yazdırılan yeni dinin temel taşları Allah ile korkutmak olarak ortaya çıkarıldı. Bir “dua, yakarış ve sosyal hayatta yaşama” dini olan İslam’ın asıl kaideleri ters yüz edilerek “ibadet” dini haline getirildi.

“Sen düşünme, biz senin yerine düşünürüz. Sen Kur’an okuma, dinle; biz senin yerine okuruz. Sen sadaka, zekat, sosyal yardımlaşmayı düşünme; devlet senin yerine bunları yapar. Sen sadece ibadet et. Başka bir şey düşünme” Böylece kalbimizin en derin köşelerine sakladığımız Allah, insanlar için bir korku duvarı oldu. Muhabbet ve derin sevgi beslediğimiz Yüce Mevla Emevilerin bu tahribatından sonra, adeta ibadet edilecek değil, korkulacak bir olgu olarak lanse edilmeye başlandı. Sonuçta, hiçbir mesleği olmayan, kültürü bulunmayan, okuma yazması bile “Elif-Ba”da kalan cahil ve kin dolu tarikat ve cemaat ehli, yani İslam’ın “Ruhban sınıfı” ortaya çıkarıldı. Bu durum günümüzde hayli ilerlemiş ve artık müesseseleşmiş bir şekilde sürdürülüyor, halkımız kandırılıp sülük gibi emiliyor.

İslam Dininin temellerine dinamit döşeyerek yıkmaya çalışan, ancak ne yaparlarsa yapsınlar “Yüce Allah’ın hesabından ve O‘nun kurduğu tuzaklardan” kurtulamayacak olan cemaat ve tarikatlar, nedense hala gerçek İslam’ın esas temellerine dönemediler. Dönseler zaten Türkiye güllük gülistanlık olur. Ami siyasal İslamcılar bunu istemezler. Onlar kaosdan beslenen parazitlerdir.

İşte böylesine günümüze kadar gelen Emevi dininin icatlarından bir tanesi de Kabir Azabı ve Kabir soruları ile ilgili bölümdür.

Kur’an-daki Kabir ve ahiret yaşamı ile ilgili ayetleri çarpıtarak, absürt şeyler yazarak adeta korku seline döndüren zihniyet, bunu o kadar ileri götürdü ki, halis niyetle İslam’ı yaşamaya çalışan biz Türkler, kalbi duygularla sevdiğimiz Allah ve O’nun bize emrettiklerini “korku duvarı” içinde yaşamaya başladık.

Sosyal Medya mecralarında bu tür olayların yankıları hayli fazla oluyor. Selçuk Tapkı Hocam Kabir soruları ile ilgili yanlış ve gerçekleri yazmış. Bende bu köşede sizlerin bilgilenmesi için bunları buraya aldım. Umarım sorgularsınız;

“Bu Ehl-i Sünnet/Sünnizm bir âlem vallahi…

Kabirde sorulacak sorular:
*Rabbin kim ? (Sanki başka rabler varmış gibi…)
*Dinin nedir ? (İslam diyecek bizim Hacı amca ama… Gerçekte Arabizm olan Ehl-i Sünnet dininden idi…)
*Hangi peygamberin ümmetindensin ? (Gerçi bu soruya “dinin nedir?” sorusundan sonra gerek yok ama… Bu kadar hata olur)
*Kitabın nedir ? ( Kur’an diyecek bizim Hacı amca ama….Gerçekte kitabı Buhari ve Müslim’in hadis kitapları idi…)
*Kıblen neresidir ?( Kabe diyecek bizim Hacı amca ama… Gerçekte ise kabesi mal, mülk, makam, mevki, kadın idi)
*İtikatta mezhebin nedir ? (Matüridi diyecek Hacı amca ama… Yalan söylemiş olacak aslında Eş’ari idi…)
*Amelde mezhebin nedir ? ( Burada da yalan söyleyecek Hanefi mezhebindenim diyenler gerçekte Şafii ve Hanbeli idiler)
*Kimin zürriyetindensin ? (Adem’in diyecek Hacı amca… Sanki başka Ademler varmış gibi…)
*Kimin milletindensin ? (Türk hacı amcalar “İbrahim’in milletindenim” diyecek, Arap hacı amcalar “Arap milletindenim” diyecek)
Ve çağdaş son bir soru daha gelecek…
*2023 Cumhurbaşkanlığı seçiminde hangi adaya oy verdin?
Dini bilgiler konusunda hayli istekli olmasına rağmen, “Oku” emri ile insanlığa sunulmuş olan Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’de bile geçmeyen, hatta yansıtılmayan bu soruların Tarikat ve Cemaat ehlinin kitaplarında başköşede olması dikkat çekicidir.
Saygılarımla..
Esen kalın…

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

selman abaş   -  Bağlantı 8 Ekim 2022, 11:24

merhaba çok güzel bir konuya değinmişsiniz, sizi kutluyorum ve mutlaka devamının gelmesi gerektiğini düşünüyorum.

yusuf kenan kandemir   -  Bağlantı 7 Ekim 2022, 23:15

çok aydınlatıcı yazı olmuş , devamını bekliyoruz.

Mehmet simsek   -  Bağlantı 7 Ekim 2022, 16:42

Lütfen bu yazıların devamı gelsin cahil ruhlu insanlar uyansın

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı