REKLAMI GEÇ

SİYASETİN DİLİ ve MESLEK ODASI SEÇİMLERİ!

20 Şubat 2018 Salı

Bir süredir köşe yazılarımı aksattığımın farkındayım. Bunda benim biraz ihmalim ile birlikte kent ve ülke gündeminin hızının etkisini de belirtmem gerek. Ne zaman gündem olduğunu düşündüğüm bir konu hakkında yazmayı planlasam o konunun gündemden düşmesi an meselesi haline geliyor. Son birkaç aydır neler yaşanmadı ki…

Kent içindeki gündemlere baktığımda artık kronikleşmiş olan alt ve üst yapı çalışmaları, kavşak inşaatları ve bitmeyen trafik çilesine Özel İdare İşhanı ile ilgili tartışmalar eklendi. Daha o konuyu sine sine konuşamadan Hulusi Oral Evi’nin yanması ve ardından yaşanan gelişmelere odaklandık. Bu günlerde de meslek odaları seçim heyecanı ve yorumları bizi bir süre meşgul edeceğe benzer.

Ülke gündemi ise hepten ışık hızı. Başta Afrin “Zeytin dalı” harekatı olmak üzere FETÖ ile ilgili devam eden süreçler, çeşitli Avrupa ülkeleri ile yaşanan diplomatik gelişmeler, ABD’nin Kudüs’ü başkent olarak tanıması, MHP ve AKP’nin ittifak çalışmaları vb. pek çok mesele hala da gündem olmaya devam edecek.

Bu kadar çeşitli olay ve konuların içinde beni en rahatsız eden şeyden söz etmenin daha doğru olacağını düşünüyorum. “Siyasetin dili ve üslubu”. Çünkü bunu çok önemsiyor, siyasetin önümüze koyduğu sorunların ve çözümlerin tümünün bu yoldan geçtiğine inanıyorum. Sorunların kökeninde de, çözümlerin kökeninde de aynı şey var. Son zamanlarda toplumsal ayrışmadan, ötekileştirmeden sıkça söz edilir oldu. Asgari müşterek sağlamamız gereken pek çok konuda bile ne söylendiğine değil kimin söylediğine bakarak cevaplar veriliyor, yorumlar yapılıyor. Tarafların birbirine hitap biçimi en tepedekilerin ağzında bile neredeyse “lan, ulan” formatına gelecek seviyede. Siyasetin tüm ülkede ki kurumların çalıştırılması için temel araç olduğuna inanan biri olarak tepede ki siyaset dili böyleyken zeminde nasıl bir birliktelik sağlanacak merak ediyorum.

Çok değil 40 yıl kadar önce insanlar gittikleri kahvelerde bile ayrışırken bu ülke kardeş kanı dökme noktasına gelmedi mi? Peki şikayet ettiğimiz bu dilin sahipleri o yılları gençlik dönemi olarak yaşayan ve dersler çıkarmaları gereken kişiler değil mi?

Ama bu konuda her zaman umut vaat eden bir takım gelişmeler olmuyor değil. Bu günlerde kentimizde TMMOB’a bağlı meslek odası seçimleri var. Kimisi tamamlandı, kimisi ise henüz gerçekleşecek. İlgi odağım tabi ki Mimarlar Odası seçimleri. Uzun yıllar görev yapma onuruna sahip olduğum ve her zaman önemsediğim meslek odam da 24-25 Şubat tarihinde genel kurulunu ve seçimlerini yapacak. Mimarlar Odası seçimleri her zaman kentin ilgisini çeken, renkli yarışlara sahne olmuştur. Zira toplum hayatı içinde oldukça yoğun olarak var olan mimarların seçimi de aynı oranda toplumsal bir olaya dönüşür. Gururla söylemem gerekir ki bu yarış ne kadar gergin geçerse geçsin her zaman tatlı bir rekabet ve birliktelikle bir demokrasi şölenine dönüşmüştür. Kaybeden kazananı kutlamadan, kazanan da kaybedeni uğurlamadan seçim akşamı noktalanmaz. Kimi zaman bazılarının bu yarışı kendi kişisel ikballeri üzerinden deforme etmeye çalıştığı durumlar, kendi varlık sebebi haline getirdiği seçimler olmuş, ama gereken cevap her zaman verilmiştir.

Bu dönemki seçimlere de aynı beklenti ve ruh hali ile bakıyorum. İki adayın yarışacağı seçimlerde tarafların şu ana kadar sergilediği centilmenlik tavrı ümit verici. Serdar Alayont ve ekibinin geçtiğimiz cuma akşamı düzenlediği tanışma kokteyline Suat Bilgi ve ekibinin de katılması hoş bir sürpriz oldu. Suat Bilgi ve ekibinin dün gerçekleştirdiği adaylık basın açıklamasına Serdar Alayont ve arkadaşlarının katılması aynı şeklide hoş görüntülere sahne oldu…

Ancak; seçim kazananı ve kaybedeni olacak bir yarış. Liste dışı kalacaklar olacak, yönetime seçilen isimler olacak. Yeni yönetim ve başkan iki yıl gibi kısa bir süre görev yapacak. Göz açıp kapayana kadar sürecek bu dönemde kente, mesleğe ve Mimarlar Odası’na katkı koyacak işler yapabilmek için güç birliği şart. Bu yüzden hep kazanan Mimarlar Odası olacaktır diyoruz.

Başkanlık yaptığım dönemde Kız Meslek Lisesi, Hükümet Konağı bölgesi, Otogar yapımı ve yeri, Tabakhane bölgesi vb. gibi konularda odanın tüm tarafları bir araya gelerek, gerek komisyonlar gerekse geniş katılımlı toplantılarla güç birliği örneği sergilemiş ve önemli izler bırakılmış idi.

Yeni seçilecek yönetime bu anlamda çok önemli bir görev düşecek. Kaybedenin küsüp uzaklaşmasına asla imkan verilmeyecek, odanın tüm bileşenleri kent, meslek ve meslek odası için birlik olacaktır. Bu görev seçilenler kadar seçilemeyenlerin de ortak sorumluluğudur.

Mimarlar Odası bu yolla üzerine kurulan baskılar, adının başında ki “TÜRK” ibaresine kadar yapılan müdahalelere karşı kendi örnekliğini oluşturup “Odalar ne işe yarıyor” karalamasına “ülke, kent ve toplum yararı söz konusu olduğunda birlikteliğin en güzel örneğini de yine biz veririz” diyerek, görmeyi arzu ettiğimiz dil ve üslup için önemli bir görevi yerine getirecektir…

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı