REKLAMI GEÇ

Merkezefendi & Pamukkale

27 Ocak 2014 Pazartesi

Seçimlere 2 aylık bir süreç kaldı ve hem parti teşkilatları hem de adaylar için kritik süreç başladı. Kalan son iki aylık süreç, seçim kampanyasının en yoğun yürütüleceği dönem olacak ve bu süreç içerisinde kimsenin hata yapmak gibi bir lüksü yok.

Gittikçe daralan kampanya süresi nedeniyle; ziyaret edilen bazı seçim bölgelerini tekrar ziyaret etmeye vakit kalmayabilir, vakit kalsa bile yanlış ya da eksik oluşturulan algıyı değiştirmek, hataları telafi etmek mümkün olmayabilir.

Bu nedenle adayların; kalan 2 aylık süreçte, etkili ve tüm detayları önceden hesaplanmış bir seçim kampanyası ile yol almaları gerekiyor. Etkili bir seçim kampanyası yürütebilmenin; güçlü bir kampanya organizasyonu kurma, projeler üretme, stratejiler geliştirme, gönüllüleri organize etme, medya planlama gibi hepsi de birbirinden önemli aşamaları var. Bu aşamalar içerinde en önemli olanlardan biri de seçim bölgesinin iyi analiz edilmiş olması.

Adayın, gerek seçmeni ve seçim bölgesini daha yakından tanıması, gerek sunacağı projelerle ilgili olarak seçmenin nabzını yoklayabilmesi açısından bölgenin iyi analiz edilmiş olması son derece önemli.

Bölge analizinin de kendi içerisinde belli unsurları var: Seçim bölgesinde yaşayan vatandaşların mevcut sorunlarını öğrenme, seçmenin genel beklentilerini ölçme, seçim bölgesinin demografik haritasını çıkarma, seçmenlerin geçmiş siyasi tercihleri hakkında detaylı bilgiye sahip olma bu unsurlardan başlıcaları.

Peki, tüm bu veriler nasıl elde edilecek? Seçim kampanyası organizasyonu süresince ihtiyaç olabilecek tüm veriler, mevcut istatistiki verilerin farklı bakış açıları ile tekrar analiz edilmesi (veri madenciliği), eldeki verilerin güncellenmesi ve eksikliklerin giderilmesi amacıyla yapılan araştırma çalışmaları ile elde edilebilir.

Mevcut istatistiki veriler içerisinde, seçim bölgesinin siyasi profilini ortaya koyması açısından en geçerli veri, geçmiş seçim sonuçlarına ilişkin verilerdir. Bu noktada şöyle bir eksiklik ortaya çıkıyor; Denizli il merkezinde büyükşehir yasası ile oluşan iki yeni ilçe olan Merkezefendi ve Pamukkale’de ilk defa seçim yapılacak olması nedeniyle, bu iki ilçede partilerin oy oranları ve sıralamanın ne şekilde oluştuğuna dair seçimle tescillenmiş somut bir sonuç yok.

İşte bu nedenle iki ilçeyi oluşturan; tüm mahalle, belediye ve köylere ait sandık sonuçlarını yeni sınırlar çerçevesinde birleştirmek ve bir analiz yapmak ihtiyacı doğuyor. Bu ihtiyaçtan hareketle, geçmiş seçim sonuçlarını Merkezefendi ve Pamukkale ilçelerini oluşturacak şekilde tekrar bir araya getirdik ve “Geriye Dönük Seçim Projeksiyonu” oluşturduk.

Aşağıdaki tabloda, 2009 Yerel Seçimleri sonuçlarının Merkezefendi ve Pamukkale ilçelerinin şimdiki sınırları baz alınarak tekrar birleştirilmesi ile oluşturulan seçim sonucu görülüyor.

ic-1
Bir sonraki tabloda ise, 2011 Genel Seçim sonuçlarının Merkezefendi ve Pamukkale ilçelerinin şimdiki sınırları çerçevesinde tekrar birleştirilmesi ile oluşan sonuçlar görülüyor.

ic2
Tablolardan da açıkça görülebileceği üzere; her iki ilçede de, oyların partilere göre dağılımı birbirleri ile tamamen paralel denilebilecek bir şekilde oluşmuş. Böyle bir eşitliğin ve dengenin; tesadüfen oluşmasının çok küçük bir olasılık olacağından hareketle, iki ilçe sınırlarının belirlenmesi sürecinde oyların partilere göre dağılımın bir kriter olarak baz alınmış olduğunu söylemek mümkün.

Neredeyse birbirine eşit olacak şekilde yapılmış ilçe sınırı belirleme çalışması, bazı avantajları ve dezavantajları da beraberinde getiriyor.

Partilere göre oy dağılımlarının her iki ilçede de neredeyse eşit oranlarda olması; ilçe teşkilatlarının ve adayların hemen hemen aynı çizgide yarışa başlayacakları ve partilerin kendi içlerinde de bir yarış yaşanacağı anlamına geliyor. Bu eşitlik; her üç parti içinde seçim sonrasında hangi ilçe teşkilatı ve adayın daha iyi bir seçim kampanyası yürüttüğünün ölçülebilmesi için gösterge olacak.

Bir örnekle anlatayım; geriye dönük projeksiyona göre, MHP’nin 2009 yerel seçimlerinde Pamukkale ve Merkezefendi oyları arasında sadece % 0,2’lik bir fark söz konusu. 2011 genel seçimindeki oy farkı ise % 0,4. Dolayısıyla MHP adayları Ümit Bahtiyar ve Nihat Yeniyol birbirlerine eşit noktada yarışa başlıyorlar. Seçim sonucu ortaya çıkacak oy oranları, hangi adayın ve ekibinin daha başarılı bir kampanya yürüttüğünü görmemizi sağlayacak.

Peki, bu eşitlik bir dezavantaja neden olabilir mi? Yarışı önde götürürken ve oy oranları açısından önemli bir farkla öndeyken, her iki ilçeyi de kazanma stratejisi ile yapılan ilçe bölümlenmesi, yolsuzluk operasyonları sonrası girilen oy kaybı sürecinde nasıl bir sonuç getirir? İki ilçeyi de kazanalım stratejisi, iki ilçeyi de kaybetme sonucuna dönüşebilir mi?

Cevabı 30 Mart’ta hep birlikte göreceğiz.

Tekrar görüşmek dileğiyle, hoşçakalın..

* “Denizli – Geriye Dönük Seçim Projeksiyonu” ile ilgili detaylı bilgi için, talebinizi ve mail adresinizi ilkerozmen@denizlihaber.com adresine göndermeniz yeterli olacaktır.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı