REKLAMI GEÇ

ERTELENEN SORUNLAR

9 Ağustos 2011 Salı

12 Haziran 2011 seçimleri yapıldı. Seçimler, bilindiği gibi iktidar partisinin ezici üstünlüğü ile sonuçlandı. Milletvekilleri belirlendi, başkanlık divanı oluştu ve bir kısım milletvekilleri yeminini yapmadı. Meclis bu haliyle 1 Ekim 2011 tarihine kadar tatile girdi.
Beklenen sorunlar hemen gündeme oturdu. Yüksek Askeri Şura çalışmaları ne olacaktı? Çalışmalar sona erdi. Cumhuriyet tarihinde ilk defa Genel Kurmay Başkanı ve Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanları istifa ettiler. Bu duruma bazıları üzüldü bazıları sevindi. Sivilleşme ve demokrasi adına sözler edildi ve şuranın oturma düzeni dahi bir yenilik gibi takdim edildi.
Bu gibi hallerde kimse durumdan vazife çıkaramaz. Bu devletin yönetiminde sorunların olduğuna delalet eder. Terörle mücadele eden bir ülkede bu gelişmeler büyük bir zafiyet kabul edilmelidir. Bu gibi hallerde sürecin getirebileceği sonuçlara hazır olmak zorundayız. Terörün azgınlığı sonucu her gün aralıksız şehit haberleri ateş gibi düşmektedir
Yönetim sorunları ve terör kadar önemli olaylara paralel devletin kurumları ile ilgili sorunlar da çözüm beklemektedir,
Ülkemizin siyasi, adli, mali ve idari yapısı ile ilgili yasal düzenlemeler ve kanun hükmünde kararnameler çıkarılarak yeni bir düzen yaratılmaya çalışıldığı görülmektedir. Ülkede zaten muhalefet kalmamıştır. Yürütmeyle ilgili bakanlıkların adı değiştirilmiş, bakan yardımcılıkları ihdas edilmiştir. Başkanlık sistemine uygun bu düzenleme ile ne gibi faydalar amaçlanmaktadır? Bazılarına koltuk verebilmek ve büyük masraflar yaratmaktan başka faydası olmayan bu düzenlemelere acele karar vermek anlaşılamamıştır.
Maliyede vergi toplamak ve denetim adına kurumsal kimliğini kanıtlamış birimler neden ortadan kaldırılmıştır. Keyfi devlet yaratılmak mı isteniyor? Yargı HSYK, Danıştay, Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi’nin yeniden yapılandırılmasına dair anayasal değişiklikler amacına ulaşacak mıdır? İhtisas ve istinaf mahkemeleri tam olarak işleyecek midir? Bu tür değişiklikler “Yük yolda düzülür” mantığı ile çözümlenemez. Temel kanunlar yeniden çıkarıldı, bir kısmı yürürlüğe girdi, bir kısmı belli süre sonra girecek. Bu hukukçuları, halkı ve uygulamacıları ürkütmektedir. Yılların alışkınlıklarını kırmak öyle kolay olmasa gerek. Ceza Hukuku ile ilgili sorunlar giderilmek yerine hala 6 yıldır düzelmiş değildir.
“Ülkede her şey güzel, dünyada büyüyen ülkeyiz, demokratikleşiyoruz ve 2023 yılında ekonomik yönden ilk 10 içinde yer alacağız” diyebilmek güzeldir ve halka umut vermektedir.
GERÇEKLER ÖYLE DEĞİLDİR
Seçim Kanunları, ülke seçim barajı değiştirilmemiştir.
Milletvekilleri halen tutukludur.
Toplum gerçek manada cinnet geçirmektedir.
Her gün bir aile dramı ve cinayet okumaktan ve yaşamaktan bıkılmıştır.
Gelir dağılımı düzeltilmemiştir. İşsizlik ve fukaralık giderilmemiştir.
En önemlisi üretmeden tüketen ve borç yiyen bir millet haline gelinmiştir.

Biz gibi üretmeden tüketen ülkelerin akıbetine bakıldığında olacaklar bellidir. Yunanistan, Portekiz, İtalya gibi ülkeler borç krizine girerek batmakla karşı karşıyadırlar. Milyarlarca lira borç faizi ödemekteyiz. Borçlarımız altı yüz milyar dolara dayandı. Dış ticaret açığı 2010 yılında 73 milyar dolar ve 2011 yılında yüzde 80 artmış görünüyor. Hep ihracattan bahsedilir ama ithalat Ocak-Haziran 2011 arasında 119 milyar dolar olarak gerçekleşerek şimdiden tehlikeyi ortaya koymuştur.
Cari açık ise 2010 yılında 50 milyar dolar olmuş,2011 yılında iki misli olacağı tahmin edilmektedir.
Bizi bekleyen sonunlar cari açık, dış ticaret açığı ve borcun yüksekliğidir. Bunu üretimle, ihracatla gideremezsek krizi görmek kaçınılmazdır. Tedbirlerden bazıları da sıcak para girişinin sağlanması, yurtdışı müteahhitlik hizmetlerinin artırılması ve turizmden beklenen gelirin sağlanmasıdır.
Yetkililer herhangi bir olayla karşı karşıya kalındığında hemen hazır cevapla “Türkiye hukuk devletidir. Her şey hukuk içinde düzelir” diyebilmektedirler. Bu doğru bir sözdür ancak bu maksatla değil, sorunları savuşturmak için kullanılır. Siyasi bir kriz olur, tutuklamalar olur ve dava açılır, Genel Kurmay Başkanı istifa eder, her gün şehitler verilir hepsinde aynı laflar.
Üretmeden tüketilen ve tehlike çanlarının çalacağı ekonomide bu laflar ülkenin geleceğini kurtaramayacağına göre bir an önce tedbirler alınmalıdır.
Her yolun bir inişi ve bir çıkışı vardır. İktidarlar ve halkımız bu ortamın böyle gidemeyeceğini bilmelidir.

İsmail Ağar

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı