REKLAMI GEÇ

EVİN İÇİNDE FENG SHUİ

27 Şubat 2017 Pazartesi

Feng Shui, “rüzgar” ve “su” anlamına gelen, doğada var olan yaşam enerjisini, yaşanılan mekanlarda harekete geçirme yöntemlerini gösteren eski bir Çin öğretisi olarak tanımlanıyor Vikipedi’de. Feng Shui başlı başına, kocaman bir öğretidir aslında. Evin imarından, mimarisinden, yerinden, kapısından, duruşundan, penceresinden, evin içine kadar aklınıza ne gelirse içine alır. Aslında enerjinin, titreşimin bilimidir bir çeşit. Enerji hem doğada kendiliğinden vardır, hem de yaptığımız ettiğimiz her şeyden sorumluyuzdur.

Bizde “etme bulma” dünyası olarak tanımlanabilir bu. Ya da “ne ekersen onu biçersin” deriz. Bir şey olduğunda, evrende bir enerji alanı oluşturur ve bu asla yok olmaz, kaybolmaz, sadece dönüşür ya da bilinçli olarak dönüştürülebilir. Sebep-sonuç ilişkisi ya da benzer benzeri çeker ilkesi işler evrende, her an ve her dakika, sonsuza dek. Eskiden “dedesi koruk yemiş, torununun dişi kamaşmış” denirdi, böyle bir atasözümüz vardır ama artık sonuçlar toruna kadar uzanmıyor, zaman kavramı biraz değişti, biraz büküldü, tekamül hızlandı. Sonuç bir dakikaya kadar inebiliyor artık. Enerji bütünü olaya sebep olanlara etki etmeye başlıyor hemen. Yapan kişi de, onun soyu da etkileniyor.

Anadolu’da kullanılan mavi boncukların, nazarlıkların, kapı girişlerine ve evlerin duvarlarına asılan at nallarının, negatifi çekme ve sonra da başka bir eşya ile rezonansa girerek bu enerjiyi yayma özellikleri artık şimdi biliniyor. Eskiden bilerek ya da bilmeyerek yapılsa bile. Yoksa bu şamanik objeler insanları korumak için değildir.

Eve gelen insanların sizin hakkınızdaki düşünceleri evdeki eşyalara sinebiliyor. Ya da sizin konuşmalarınız, tartışmalarınız, kavgalarınız, televizyondan internetten yayılan sesler, haberlerin, aksiyon-macera-korku ya da acıklı filmlerden yayılan negatif enerjiler, negatif düşünceleriniz eşyaların içine sinebiliyor ve asla kaybolmuyor. Bu yüzden aileden kalsa bile eski eşyalar, antika eşyalar, kullanılmış eşyalar, mobilyalar, kıyafetler çok tehlikeli. Yıkanabilecekse iyi yıkanmalı, gerçek doğal sabunlar ve ev yapımı sirkeyle. Bu negatif form dalgaları titreşerek mekanın enerjisi ile rezonansa girerek yayın yapabiliyorlar. Bu yüzden adaçayı, defne yaprağı, zeytin yaprağı gibi (daha önce yazmıştım) kurutulmuş bitkilerle haftada bir kez ev tütsülenmelidir. Ya da negatif bir olay ve kavgadan, gerginlikten sonra her defasında tütsü yapılmalıdır. Eskiden benim çocukluğumda cenaze evlerinde tütsü yakılırdı. Tam da bu form dalgaları yüzünden bereket duaları, nazar duaları asılıyormuş evlere. Nazarlıklar boncuklar da. Çünkü bu işlem yapılırken iyi niyet ile asılan dua ya da nazarlıklıklar orada olumlu bir enerji yayar. Bu yüzden iyi niyet yüklenip kapı girişine ya da evin içine konulan görünebilir objeler, olumsuz enerjileri absorbe edip, mekanla resonansa girerek olumlu titreşim yayarlar.

Özellikle uyku sırasında, bilinçli zihnin durup, bilinçaltı ve bilinç dışı zihnin kontrolü eline aldığı sırada, yayılan zihin titreşimleri evdeki bütün obje, eşya ve mobilyalarla rezonansa girer. Etrafın kalabalıklığı, yayıntısı, eşyaların objelerin çokluğu çok tehlikeli ve olumsuz etki yapar. Yayılan zihin titreşimleri bütün bu objelere çarpa çarpa geri döner. Evde ne kadar az eşya varsa o kadar dinginleşir zihin. Evin rahat ve geniş olması, az eşya kullanılması, ferahlığı önemlidir. Toz ve tozlu eşyalar zihni ve ruhu yorar, sabah yorgun ve dinlenmemiş uyanırsınız. Hatta kapıların arkasına bir şey asılmamalı, merdiven boşlukları doldurulmalı, yığılmış- üst üste konmuş eşyalar olmamalıdır evin içinde.

Yatak odası özellikle ferah, rahat, ışığı ve kokusu rahatsız etmeyen, mümkünse ayna olmadan( ya da doğru yerde olan) düzenlenmiş olmalıdır. Dolapların üzeri boş olup, asla valiz- bavul vb fazla eşya konmamalıdır. Kesinlikle yatakların altı boş olmalı, bazalı ve sürgülü yataklar tercih edilmemeli, hiç bir şey olmamalıdır. Bu kadar kalabalık eşya, zihnin form dalgalarıyla rezonansa girip, rüyalarımızı bile kabusa çevirebilirler. Dinlenilmeyen uyku, dinlenmeyen zihin ruh ve beden sağlığımızı etkiler. Sabah oluncaya kadar dinlenmesi gereken zihin, toz ve objelere çarpmaktan yorulur. Yorgun ve dinlenmemiş, hatta sinirli kalkabilirsiniz.

En son araştırmalarımda beni en çok üzen bir şeye rastladım. Kitapların ve özellikle de ansiklopedilerin yaydıkları titreşim. Milyonlarca bilgi titreştiği için, evin içinde uyku sırasında zihnimizle resonansa girerlermiş. Pozitif olanlarla ilgili sorun yokmuş ama olumsuz milyonlarca bilgi ve titreşimi düşünün artık. Kütüphanenin farklı ve yatak odasından uzakta bir yerde, kapalı kapının ardında olması çözüm müdür bilmiyorum ama feng shui öğretisinde kitaplığa yer yok. Muhtemelen dünyanın her yerinde ilk gittiğim yerlerden biri olan devasa ve yüzlerce yıllık kütüphanelerin ağır havasının sebebi bu olsa gerek…

Bu durumda hem yeni kitaplara yer açmak, hem de bilgiyi paylaşmak için okuduğumuz kitapları dostlara vermek iyi fikir gibi görünüyor. Böylece kitaplarımız süs objesi olarak sergilenmekten kurtulmuş ve kullanılır duruma geçmiş olurlar.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

Adile ÇAKA   -  Bağlantı 11 Mayıs 2022, 20:44

Çok kıymetli bir yazı,teşekkürler.

Dincer   -  Bağlantı 27 Şubat 2017, 14:48

Sevgili Mukaddes
Yazdıklarınıza küçük bir katkı;
“Kuran” içindeki aziz kelimeler ve yüce meali nedeniyle evinizin duvarında olduğu takdirde olumlu etkiler yayan tek kitap.
Diğer yazılı ve basılı eserlerden farklı olarak bulunduğu odaya huzur yayar.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı