REKLAMI GEÇ

Sorunumuz güven ve istikrar…

21 Mayıs 2009 Perşembe

Çarşamba gecesi UEFA Kupası Finali Türkiye’de İstanbul’da Şükrü Saraçoğlu Stadı’nda yapıldı. Gönül isterdi ki ülkemizde oynanan final maçında bir Türk takımı oynasaydı o statta, ama yine olmadı. Gururumuz ülkemizde oynanması idi. İki tane tanıdık isim vardı sahada.


 


Biri ısrarla Milli Takım’da oynatmak istediğimiz ama Almanya Milli Takımı’nı seçen Mesut Özil, diğeri ise ülkemizde çok tanınan Galatasaray ve Beşiktaş’ı şampiyon yapan Teknik Direktör Mircea Lucescu.


 


Romanya Ligi’nde forma giyen ve Milli Takımlarda sayısız başarılara imza atan Lucescu, futbolu bıraktıktan sonra teknik direktörlüğe başladı. Ülkesinde kıymeti bilinmeyen bir adam olarak kayıtlara geçmişti Lucescu. 64 yaşındaki kurt hoca, 1980 yılından 1990 yılına kadar ülkesinde çalıştı. Sonra İtalya macerası başladı. Pisa, Brescia, Reggina derken bir anda kendini İnter’in başında buldu. Sonra Türkiye macerası start aldı. Galatasaray ve Beşiktaş’ta görev yaptı. Galatasaray’ı şampiyon yaptı, kovuldu. Beşiktaş’ın başına geçti. Beşiktaş’ı 100. yılında şampiyon yaptı ve yine kıymeti bilinmeyen Lucescu kendini kapının önünde buldu. Kapağı Ukrayna’ya attı Lucescu. 2004 yılında Ukrayna Ligi’nde Shaktar Donetsk takımını çalıştırmaya başladı. Shaktar Başkanı Ukraynalı işadamı Rinat Akhmetov takımı Rumen hocaya teslim ederken ligde ve Avrupa’da başarı istiyordu.


 


1936 yılında kurulan Shaktar Donetsk takımı kurulduğundan bu yana tek bir şampiyonluk yaşamış, onun dışında ülke liginde hep orta sıralarda mücadele etmiş bir takımdı. Lucescu kolları sıvadı ve takımı yeniden kurdu. Birçok oyuncuyu gönderdi. Yerlerine genç oyuncuları monte etti. Özellikle forvet hattında Brezilya’lı oyuncuları tercih etti. Oyun felsefesini kabul ettirdi oyuncularına ve başarılar da ardı sıra geldi. Lucescu 2005, 2006 ve son olarak geçen sezon 2008’de takımı üç kez şampiyon yaptı, hem de tarihinde bir şampiyonluk olan takımı.  


2006 ve 2007’de Ukrayna Süper Kupası’nı aldı Shaktar. Yine geçen yıl Ukrayna Kupası’nı da aldılar. Avrupa’da ise istenilen başarı bir türlü gelmedi 5 yıldır. Shaktar Şampiyonlar Ligi’nde guruplara kalıyor ama üstlere bir türlü çıkamıyor eleniyordu. UEFA Kupası’nda da aynı kader onları bekliyordu. Ta ki bu seneye kadar. Şampiyonlar Ligi’nden elenen ve yoluna UEFA’da devam eden Shaktar bu kupada finale kadar geldi ve Çarşamba Gecesi Alman devi Werder Bremen’i ilk kez oynadığı finalde devirerek kupayı aldı.


 


Ülkemizde üç büyüklerin ne zaman hoca sıkıntısı olsa 5 yıldır ismi sürekli anılır Lucescu’nun. Şimdilerde Fenerbahçe ve Galatasaray’ın başına getiriyor ülke basınımız. Halen liginde ikinci sırada olan ve şampiyonluk mücadelesi veren Lucescu’nun ise Shaktar’dan ayrılmaya pek niyeti yok gibi. Shaktar Başkanı Ukraynalı işadamı Rinat Akhmetov kendisine 5 yıllık yeni bir anlaşma imzalatmak üzere.


 


Gelelim başlığımızdaki mevzumuza. Futbolu çok bilenlerimiz, Lucescu’yu gönderenler şimdi neler düşünüyordur çok merak ediyorum. Elleri başlarının arasında “Ya biz ne yaptık” diyorlar mıdır? Zannetmiyorum. Biz çabuk tüketen bir milletiz. Güvenimiz sıfır. İstikrarımız ise hiç yok. Ukrayna takımı Lucescu’ya güvendi. Kendisi ile 5 yıllık bir anlaşma yaptı. Bugünün başarısı 5 yılın bir ürünüydü ve şimdi önünde yine 5 yıllık bir plan var.


 


Lucescu’ya gelinceye kadar bu ülke kimleri harcamadı ki? Şimdilerde Chelsa’yi çalıştıran Guus Hiddink bir zamanlar Fenerbahçe’den apar topar kovulmadı mı? Çok eskiye gitmeye gerek yok. Türkiye’de Beşiktaş’ı, Almanya’da Stutgart’ı, Avusturya’da Avusturya Wien takımını şampiyon yapan Fenerbahçe’yi ise iki kez şampiyon yapan ardından ikinci yaptı diye kovulmadı mı Daum. Aynı Daum gitti Almanya’da Köln takımını ikinci ligde şampiyon yapmadı mı?. Zico efsane oyuncu. Fenerbahçe’de bir şampiyonluk bir ikincilik aldı kovuldu. Gitti Özbekistan ligine ve Budyokor takımını aynı sene şampiyon yaptı. Şimdi Rus Ligi’nde Cska Moskova takımıyla şampiyonluk kovalıyor. Gerets Galatasaray’da bir şampiyonluk bir ikincilik aldı o da kovuldu. Şimdilerde Fransa’da Marsilya ile şampiyonluk peşinde. Hem de 6 yıldır sürekli şampiyon olan Lyon’un önüne geçerek. Bu listeyi ülkemizle ilgili çok örnekler vererek uzatabiliriz.


 


Benim anlayamadığım şey ise dünyada, özellikle İngiltere’de Manchester United ve Arsenal gibi takımların yaptığı ve hala başarılı olduğu bir sistem varken, bizim ne yaptığımızdır. Elin İngilizi veriyor takımını bir İskoç’a, adam 22 yıldır çalıştırıyor. Kimmi ? Alex Ferguson. Takım sürekli değişiyor. Hatta takımın sahibi bile değişiyor. Ama o hep orada. Arsenal elin Fransızı Arsen Wenger’e emanet ediyor takımı, adam 11 yıldır bu takımın başında. Aslında bunu Beşiktaş takımı zamanında denemiş ve başarıda elde etmişti. 7 yıl Beşiktaş’ta çalışan ve bu arada 3 şampiyonluk üç ikincilik alan Gordon Milne bunun en güzel örneğiydi.


 


Günümüzde takımlarımız teknik adamlara değil 2-3 yıl, bir yıl bir ay bile dayanamıyor. Başta imzalar atılırken, “5 yıl 10 yıl çalışmak istiyoruz hocamızla” diyenler birkaç kötü sonucun ardından sanki bu lafları etmemiş gibi kapının önüne koyuveriyorlar hocalarını. Bu sene önceki yıllardan çok daha büyük bir kıyım yaşandı. Üçüncü hatta beşinci hocasıyla çalışan takımlar oldu sezonun bitmesine iki hafta kalmasına rağmen. Son kurbanlar Ersun Yanal ve Giray Bulaktı değirmenin.  


 


Teknik adam konusunda tam anlamıyla bir değirmen olan ülkemiz ne zaman bu durumdan vazgeçer bilmiyorum ama. Ben bu yazıyı yazarken, Konya’dan Teknik Direktör Giray Bulak gitmiş, ligin bitimine iki hafta kala düşmeye en büyük aday olan Konya’nın başına iki haftalığına geçen Ünal Karaman “”Bizim bu eylemimiz birileri tarafından çılgınlıktan öte değerlendirilmeyecektir” demişti. Gerisini siz düşünün…

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı