REKLAMI GEÇ

ETKİN OKUMA

17 Ağustos 2017 Perşembe

Hepinizin iyi birer kitap okuyucusu olduğundan şüphemiz yok. Yalnız ülkemizde gelinen noktada kitap okuma oranlarının sizin düşündüğünüz gibi olmadığı da açık. Piknik yaparken, parkta otururken, otobüs, tren, uçak, vapur yolculuğu yaparken elinde akıllı telefon yerine kitap almış ve okuyan birisini gördüğünüzde nasıl gülümsediğinizi bir hatırlayınız.

UNESCO (Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu) okuma alışkanlıkları raporuna göre dünya ülkeleri arasında Türkiye kitap okuma oranında 86’ncı sırayı Fildişi Cumhuriyeti ve Gambiya gibi Afrika ülkeleriyle birlikte paylaşıyor.

Bu rapora göre, Türkiye’de okuma oranı yok denecek kadar düşük durumda. AB ülkelerinde yüzde 21 olan kitap okuma alışkanlığı, Türkiye’de sadece yüzde 0,01. Yani 10 binde 1. Bu sadece oran. Sayılara döktüğümüzde ise durumun vehameti daha net anlaşılıyor. Sayı olarak ele aldığımızda; ABD’de bir kişi yılda 9, Almanya’da 12, İsviçre’de 10, Fransa’da 7 kitap okurken, Japonya bir yılda 25 kitap okuyarak bu konuda dünya liderliğini koruyor.

Türkiye’de ise bir kişi on yılda bir kitap okuyor. Bunun anlamı ömründe eline hiç kitap almamış milyonlarca insan var demek.

Bunun yanında Türkiye’de on binde bir kişinin okuduğu kitapları incelediğimizde en çok okunan kitapların başında aşk romanları, fıkra kitapları, namaz hocası ve dua kitapları geliyor.

Kitap okumadığımıza göre insanımız zamanını ne ile geçiriyor? Türk vatandaşları günün 6 saatini televizyon, 3 saatini ise internet ile geçirirken, kitap okumaya yılda (ayda değil) sadece 6 saat vakit ayırıyor.

BM insani gelişmişlik raporuna göre Türkiye’de kitap 235. sırada yer alan bir ihtiyaç malzemesi iken, gençler en önemli ihtiyaç malzemesi olarak 1. sıraya akıllı cep telefonunu koyuyor. Sigaranın sıralaması da oldukça yüksek.

4 kişilik bir Türk ailesinin 1 aylık cep telefonu ve iletişim giderleri 213 TL olurken, kitaba ise ayda 0.50 Kuruş ayırıyor. Adım başı telefoncu dükkanı açılırken, en yakın kütüphanenin nerede olduğunu kaçımız biliyoruz?

Ülkemizde 600 binden fazla kahvehane bulunurken sadece 1200 Kütüphane var. Kütüphaneye gidenlerin sayısı 1 milyonu bulmuyor fakat 71 milyondan fazla cep telefonu kullanıcısı var.

Kitap yerine telefon bağımlısı olan yeni nesil arasında yapılan araştırmalarda gençlerin yüzde 60’ı son okuduğu kitabın adını hatırlayamazken (okudularsa), futbolcu (basketbolcular da yükselişte) ve şarkıcıları, bütün albümlerini ve son sevgililerini bile ezbere sayabilmektedir.

Okuma alışkanlığı kazanamayan toplum dinleyici ve başını sallayarak duyduklarını tasdikleyici, kolay kandırılan bir karaktere sahiptir. Okuma alışkanlığı, elbette sorgulayıcı ve bilinmeyeni merak ederek araştıracak, gerçekleri bulmaya meraklı bir gençlik yetiştirmek isteyen bir eğitim sistemi tarafından ana sınıfından itibaren öğretilerek kazandırılır. Aileler ise sisteme ellerinden gelen imkanlar doğrultusunda destek verir. Milli Eğitim yavrularımıza okuma alışkanlığı kazandırdığında, kimsenin benim imkanım yok demeyeceğine adım gibi eminim. Şöyle ki, eski nesil mutlaka kağıt ortamında kitap okumayı yeğlerken, yeni nesil için e-kitap gibi, online kitap gibi yeni fırsatlar var.

Bunun yanında Milli Eğitimimizin bir okuma alışkanlığı kazandırma seferberliği başlatmasını beklemeden ben kitap okumak istiyorum diyen dostlarıma bazı etkin (hızlı değil) kitap okuma prensipleri önerebilirim. Unutmayın çok okuyan değil etkin okuyan, eleştirel okuyan bilir. Günümüzde okuduğunu anlamayan veyahut da her okuduğunu gerçek sanan bir nesil olması etkin okuma metotlarının okullarda öğretilmemesindendir.

Etkili okuma, kitap veya belgenin tamamının okunarak ezberlenmesi değil yazılı bilginin anlaşılmasıdır. Etkin okuma için birçok yöntem vardır, fakat sizlere aşağıda 5T olarak adlandırılabilecek genel okuma ilkelerini önermek istiyorum.

Test edin: Okuduğunuz her sayfadan sonra okuduklarınız hakkında kendinize sorular sorun. Kim?, Ne zaman? Nerede? gibi basit sorular değil, bunu ne ile açıklayabilirim veya mukayese edebilirim, tersi ne olabilir, tartış gibi verilen bilgiyi anlamaya yönelik sorular bulmaya çalışın ve cevaplayın.

Tersinden okuyun: Okuduğunuz kısmı, tersinden göz gezdirerek kendi cümlelerinizle yeniden ifade edin. Önemli noktaları çıkarın.

Tekrarlayın: Önemli noktaları kendi ifadelerinizle yüksek sesle tekrarlayarak uzun süreli hafızaya yerleşmesini sağlayın.

Talim yapın: Test kısmında belirlediğiniz soruları sayfaya bakmadan belleğinizi kullanarak cevaplandırmayı deneyin. Cevaplandırmakta zorlandığınız kısımları yeniden okuyun.

Tetkik edin: Kendi sorularınıza verdiğiniz cevapları değerlendirin. Konuyu tamamen açıklayıp açıklayamadığınızı test edin. Gerektiğinde önceki adımlara geri dönerek tekrarlayın.

Yüce dinimiz İslam’ın ilk emri olan “oku” da aslında anlayarak okumamızı buyuruyor.

Gelişmiş ülkelerdeki okuma oranlarına baktığımızda, okumak, kalkınma ile doğru orantılı gibi gözüküyor. Fakat mutlulukla doğrudan ilişkilendirilebilir mi? Bir hayalin peşine takılmak, sayfa sayfa o hayalin peşinde gezinmek insanı mutlu eder mi? Bilemiyorum. Merak işte. Erol Akça dostum, “Hayalden Holding”e kitabında ‘Hayalleri Olanlar Asla Uyumazlar’ diyor. Uyumayanların ise bu hayatı anlayabilmek için okuduklarını bilmek ümit veriyor.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı