REKLAMI GEÇ

ULTRA RIDERS’DEN YUNANİSTAN VE BULGARİSTAN TURU-2

11 Ağustos 2017 Cuma

Kalk düdüğü sabah saat 07.00 çalındı. Öyle geniş geniş yatmak yok. Güneşi ve zamanı verimli kullanmak lazım. Lapseki’den feribotumuz sabah saat dokuzda kalkıyordu. Kaçırdık mı bir saat boşu boşuna beklemek vardı. Hızlıca, ama hafif bir kahvaltının ardından, ekipman, evrak kontrol ile yollardayız. İşi fazla ciddiye aldığımız, feribot iskelesine ilk gelenler olduğumuzdan anlamak mümkündü..

RESİM -3
Feribotta yerlerimizi aldık Gelibolu’ya kadar olan deniz yolculuğumuz başladı.
Gelibolu’ya indiğimizde morlardan birinde ufak bir arza oldu. Arka stop lambası patladı bunun için yolumuzun üstünde bulunan, Gelibolu Sanayi Sitesine uğradık. Uğradığımız usta da bir motosiklet kulübü üyesiymiş, bizleri ağırladı çaylarımızı içirdi para dediğimizde, ”at bir siftah” dedi. Arkadaşım 10 TL atınca, “Ooo ne yaptınız, bu çok” dedi. Yarısını geri verdi. Zaten 8-10 çay içmiştik. Bu kültürün getirisi de bu işte, maddiyat ikinci planda idi. Aynı usta, bizi dönüşte akşam yemeğine, kulübüne davet etti. Daha nasıl anlatayım dayanışmayı? Teşekkürler ustam.

RESİM-4
Tekrar yola koyulduk. İpsala Gümrüğü’ne doğru sekiz motor. Endişelerimizden biri gümrüğün çok kalabalık olacağı ve geçişte saatlerce zaman kaybedeceğimiz yönünde idi. Fakat vardığımızda gümrüğün nerede ise bomboş olduğunu gördük, Türkiye tarafından çıkmamız yaklaşık 15 dakika, Yunanistan tarafından çıkmamız da yaklaşık 15 dakika sürdü.

Ardından tekerlerimiz ‘Kavala’ yönünde dönmeye başladı…

RESİM-5
Otoban benzeri bir yoldan yaklaşık iki saat boyunca gittikten sonra Kavala ’ya vardık. Acıkan ekibimiz ile rehber dostumuz Onur Akhan’ın tavsiyesi üzerine Savvas’ın yerine gittik. Oldukça lezzetli bir yemek yedik. Yemek miktarı, lezzet ve kalite durumları baz alınırsa fiyat oldukça makul idi. Kişi başı 25-30 Euro. Kavala’da olduğumuzu öğrenen bazı takipçilerimizden ‘Kavala Kurabiyesi’ siparişleri gelince, Kavala’nın kurabiyesinin meşhur olduğunu öğrenmiş olduk. Bizim un kurabiyesi olarak bildiğimiz kurabiyenin içi, badem dolu olarak yapılmışı olan, biraz farklısı, ama aldığı övgüyü de hakediyor. Savvas’a kurabiye nerden alabiliriz dedik, hemen bize iki kutu kurabiye hediye etti.
Türk olduğumuzu bilen, “İstanbul’dan mı geliyorsunuz?” diye soran esnafın bu şekilde yakınlık göstermesi, akıllardaki kalıplaşmış; “bunlar bizi sevmez” klişesini silip atıyordu.

Yemek sonrası Kavala içinde gezmek için atladık motorlara, Kavala’ nın bol virajlı yollarından inerek merkezine gittik. Park ettik. Tam şöyle manzaranın tadını çıkartmak için yer aranırken birileri balkondan bize; “bu ne?” diye İngilizce bağırmaya başladı. O birilerinin sahil güvenlik olduğunu anlayınca ciddiye alıp “bu ne?” sorusun cevabını aramaya başladık. Acaba park yapılmaz yere mi park ettik? Kötü mü park ettik? derken, bu ne sorusunun cevabını aşağıdan geçen daha anlaşılır ve sakin birinden aldık “Motosikletlere özel park yeri var niye oraya park etmiyorsunuz?” dedi bize.

Aslında iletişimi zayıf sahil güvenlik görevlisinin 3. kattaki elli metre uzaklıktaki makamından anlatmak istediği şey buymuş. Ülkemizde böyle bir uygulama olmadığı için tam bir körler sağırlar, birbirini ağırlar durumu oluştu. Motorlarımızı özel park yerine park ettik ve biraz manzaranın tadını, lokma tatlısı ve dondurma eşliğinde çıkardık. Yanlış okumadınız, ”lokma” bildiğiniz lokma, bizimki ile aynı.

Bu arada bu uygulamaya bayıldık buradan büyüklerimize duyurulur; motosiklet, bisiklet gibi araçları da ulaşım araçları olarak görüp, onlara özel park yeri yapılması oldukça yerinde olurdu diye düşünüyorum. Bizde arabaların arasına park etme ve motorlarımızın zarar görme riski olabilecekken bir arabalık yeri de kaplamazdık mesela? Manzaranın Tadını bu konu üzerine sohbet ederek çıkar

“Olur mu olmaz mı?” diye.
Saat 18.00’ e yaklaştı. Yola çıkıp Selanik’e ulaşmamız gerekiyordu.

RESİM-6
Navigasyonları açtık, yaklaşık 250 km yol gözüküyordu. Tercihimizi paralı yoldan yana yaptık. Bazen zamandan kıymetlisi yoktu sonuçta.

Kavala’nın S şeklinde yollarından kıvrılarak tırmandık ve otoban bağlantı yoluna çıktık. Birde ne görelim; polis yolu kapatmış. Başka bir yola bağlantı veriyor, o arada aklımıza polise sormak geldi sorduk; “yol üzerinde benzinlik var mı ?” diye. “Yok” cevabını alınca tekrardan Kavala’ya inip benzin almak zorunda kaldık? Yani o müthiş S şeklindeki Kavala yolundan 4 kere geçtik. Peki, kızdık mı? Tabii ki hayır! Aksine çok eğlendik ve güldük. Yolculuğumuza tat kattı. Hele birde otobana çıkmadan önce on tane kadar benzinlik geçince, daha da eğlendik demem yanlış olmaz sanırım.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı