AḠIZ KOKUSU ÇEKMEYELİM

Bir çoğumuz ağız kokusundan şikayet ederiz. Ağız kokusunun nedenleri ve bazı önlemlerini sizlerle paylaşmak istiyorum. Soğan, sarımsak gibi yiyeceklerin tüketilmesinden hemen sonra oluşan geçici ağız kokusu konumuzun dışında olacak.

Sağlıklı olmanın temellerinden biri, güçlü dişlere sahip olmak ve ağız temizliğidir. Ağız sağlığı, iç organlarımızın durumunu yansıtan bir pencere gibidir.

Mide asidinin ve sindirim enziminin azalmasına bağlı, mide ve bağırsaklarda sindirilemeyen gıdalar, sindirim sorunlarına neden olurlar. Bu durum, istenmeyen bakterilerin miktarını arttırır ve ağız kokusuna neden olur.

Ağız kokusuna neden olan üst solunum yolu problemleri; tonsil (bademcik) iltihapları, tonsil taşları, adenoit, sinusit ve burunda nefes almayı engelleyen oluşumlar veya ṣekil bozuklukları, dil üzerindeki bakteri artıkları, tükürük azalmasına bağlı ağızda ve diş aralarında biriken bakteriler, diş plakları, diş eti kanaması ve diş eti sorunlarından kaynaklanabilir.

Ağız kokusunu önlemek için neler yapılabilir?

Günde iki kez dişlerin ve dilin fırçalanması, diş ipinin kullanılması ve düzenli diş kontrollerinin yaptırılması gereklidir.

Ağız içindeki ph dengesini sağlamak için bikarbonatlı gargara yapılabilir veya bikarbonatla diş fırçalanabilir.

Alkol içeren ve bakterileri öldürmeyi amaçlayan gargaralar kullanılmamalıdır. Çünkü ağız içindeki yararlı bakterileri de öldürdüğünden ağız sağlığını olumsuz yönde etkiler. Florür içeren diş macunları kullanılmamalıdır. Gerekli minarelleri sağlayan, hidroksipatit veya kalsiyum ve fosfat tuzlarından yapılmış olan diş macunlarının kullanılması tavsiye edilir.

Burundan nefes alınmalıdır. Ağızdan alınan nefes ağız kuruluğuna neden olur. Bu da, tükürük salınımını azaltacağından ağızdaki bakteri dengesini bozar. Gece horlayanlarda, ağız kokusunun nedenlerinden bir tanesi de budur.

Şekerli ve karbonhidratlı gıda tüketimi azaltılmalıdır. Şeker, vücutta istenmeyen bakteri miktarını arttıracağından, ağız ve vücut kokusuna neden olur.

Klorür ve florür içeren sular içilmemelidir. Çeşme suyu tüketiliyorsa, suyun kalitesinden emin olunmalı veya filtre edilmiş suların içilmesi tercih edilmelidir.

Mayalanmış sebzelerin (organik sebzelerin deniz veya himalayan tuzla, filtre edilmiş su ile salamura edilmesi) prebiotik olarak tüketilmesi, sağlığımız için gerekli olan bakterileri dengede tutar. Bu bakteriler güçlü ve miktarı fazla olursa, hem sağlığımızı olumlu yönde etkiler, hem de vücut kokularını azaltır. Ayrıca, diş plak oluşumunu da azaltabilir.

Maydanoz çiğnenmesi ağız kokusunu geçici olarak giderebilir. Ancak, taze maydanoz suyunun içilmesi, sadece ağız kokusunu değil, vücut kokusunu da azaltabilir. Maydanoza yeşil rengi veren klorofilinin bakterileri öldürme, vücudu temizleme ve detoks yapma özelliği vardır. Yapılan araştırmalarda günde 100 mg. kullanılan klorofilinin ağız, idrar, ter kokusunu ve adet sırasında oluşan kokuları önleyebileceği gösterilmiştir. Aynı zamanda, maydanozun antioksidan (vitamin C, folik asid, vitamin K…) özelliği çok yüksektir.

Salatalık diliminin üst damağa geçici süre konulması ağız kokusunu o anda giderebilir. Salatalığın düzenli tüketilmesi uzun dönemde etkili olabilir.

Bir su bardağına bir yemek kaşığı organik elma sirkesi karıştırılarak gargara yapılabilir. Her gün, bir veya 2 yemek kaşığı organik elma sirkesinin yarım litre suyun içine biraz balla karıştırıp içilmesini tavsiye ederim.

Hindistan cevizi yağının ağız içinde 20-30 dakika tutup çalkalanması hem ağız kokusunu giderir, hem de ağız içindeki sağlıklı bakterileri güçlendirir.

Yeşil çay tüketilmesinin de katkısı olacaktır.

Ağız kokusu, yukarıda açıkladığım gibi birden çok nedene bağlı olabilir. Ağız kokusunun nedeninin ortaya çıkarılması soruna çözüm getireceği gibi, sonradan oluşabilecek hastalıkları önlemek için de bize yol gösterecektir. Vücudumuzdaki her türlü bulguları ve uyarıları dikkate almak, ileride oluşabilecek olası hastalıkları da önleyebilmemize yardımcı olacaktır.

Hepinizin yeni yılını kutlar, sevdiklerinizle birlikte daha sağlıklı ve mutlu yıllar geçirmenizi dilerim.

Dr. Özlem ÖZTÜRK