REKLAMI GEÇ

KOLLOJENİN SAĞLIKLI YAŞAM İÇİN KATKISI

11 Ocak 2016 Pazartesi

Kollojen, vücudu bir bütün olarak ayakta tutan önemli bir proteindir. 
Kollojen vucudumuz tarafından üretilir ve belirli bir yaştan sonra azalmaya başlar. Her yaşta kollojen miktarının dengede tutulması sağlıklı yaşam sürmenin koşullarından biridir.

Kemik, kas, damar cidarında, göz, tendon, akciğer, cilt, tırnak, diş, saç gibi vücudun çesitli yerlerinde bulunan kollojenin azalması sağlık sorunlarını da beraberinde getirir.
Kalsiyum ve fosfor kollojen olmadan kemiğe bağlanamaz. Bu minerallerin eksik olması durumunda kemik erimesi (osteoporoz) ortaya çıkar.

Kollojenin ciltte yeterli miktarda olması – bebeklerin cildinde görüldüğü gibi, cildin yumuşak ve parlak olmasını ve kadifemsi bir görünüm almasını sağlar. Cildi nemlendirir ve kırışıkların azalmasına yardımcı olur.

Dokulardaki kollojen 25 yaşından sonra, her yıl yüzde 1,5 oranında azalmaya başlar. Çevre kirliliği, ağır metal zehirlenmesi, kızartılmış, paketlenmiş, şekerli gıdaların tüketilmesi ve güneşin zararlı ışınları (UVA) bu azalma oranını hızlandırır. Bu azalma sonucunda cilt yaşlanmaya başlar, tırnaklarda çizgiler oluşur, saç kuru, cansız ve çabuk kırılır, eklem ağrıları, kemik erimesi ortaya çıkar.

Vücudun ürettiği kollojen miktarı, 40 yaşında yüzde 40, 50 yaşında yüzde 45, 60 yaşında ise yüzde 60 azalır. Bu azalma, cildin giderek esnekliğini kaybetmesine, eklemlerdeki kıkırdak yapısının bozulmasına ve kireçlenme denilen osteoartirite neden olur.
Osteoartirit tedavisinde ağrıları azaltmak için kullanılan, ağrı kesiciler (anti-inflamatuar) ve steroid tedavisi kalıcı çözüm getirmez. Uzun dönemde bu ilaçların mide ülseri, kemik erimesi ve böbrek sorunları gibi yan etkileri de görülür.

Yapılan araştırmalarda, günde 10gr hydrosylat kollojenin bağırsaklarda emilmesi durumunda:

Ciltte kırışıkların azaldığı, cildin esnekliğinin arttığı ve daha az kuru olduğu,
eklem ağrılarının, menapoz sonrasında oluşan kemik erimesinin azaldığı görülmüştür.

Sıvı, tablet veya kapsül formundaki kollojen ürünleri, vücudumuz tarafından emilimi zordur ve allerjik durumlara da neden olabilirler.

Bu ürünlerdeki kollojen; ya kabuklu deniz ürünlerinden, ya da yumurta kabuğu gibi ürünlerden yapılır. Bu ürünlerde kalsiyum miktarı yüksektir. Kalsiyumun emiliminde sorun olması, yada kan kalsiyum değerinin yüksek olması, kabızlık, kemik ağrısı, yorgunluk, mide bulantısı, kalp ritim bozuklukları gibi bulgulara neden olabilir. Bu ürünlere karşı vücutta allerji gelişebileceğini akılda tutmalıyız.

Peki, kollojen miktarını doğal olarak nasıl arttırabiliriz?
En iyi kollojen kaynağı, organik, açık hava ve doğal ortamda yetişen hayvanların kemiklerinin (tavuk, dana, inek, koyun,keçi,…) , çok düşük ateşte uzun sure jel kıvamına gelinceye kadar pişirilerek elde edilen kemik sularıdır.

Bu şekilde hazırlanan, içinde mineral ve kollojen dolu kemik suyunun tüketilmesi, hem sindirim sisteminin iyileşmesini, hem de hücrelerin yenilenmesini sağlar ve vücudumuzun yapı taşı olan kollojen üretimini doğal olarak arttırır.

Çerez, taze sebze (havuç, ıspanak) ve kayısı gibi meyvelerde bulunan vitamin A, vitamin C ve vitamin E de kollojen salınımına katkıda bulunacaktır.

Dışarıdan destek tedavisi almadan önce, yarar ve yan etkileri iyice karşılaştırılıp, uzman önerisi almadan başlanmamalıdır.
Sağlıklı ve güzel günlere…

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı