REKLAMI GEÇ

MİDE ASİDİ AZALTILMALI MI?

8 Şubat 2016 Pazartesi

Sindirim sisteminin güçlü olması kronik hastalıklardan (diyabet, yüksek tansiyon, kalp hastalıkları, kanser, şişmanlık), virus ve bakterilerden korunmak için önemlidir.

Önceki yazılarımın birinde, çiğnemenin sindirim sistemine ve sağlıgımız üzerindeki etkisinden sözetmiştim. Bu yazımda mide üzerinde duracağım.

Midemiz asidiktir (Ph 4). İyi sindirim için midemizdeki bu aside ihtiyacımız vardır. Mide asidi ne kadar güçlü olursa, yemek borusunun mideyle birleştiği yerdeki bağ da (gastro özefageal sfinkter) o kadar güçlü olur. Böylece, gıdaların yemek borusuna geçmesi halk dilinde mide reflüsü engellenmiş olur. Reflünün nedenlerinden birisi de mide asidinin az olmasıdır.

Mide asidi, 30-40’lı yaşlarda ve aşırı stressle beraber düşmeye başlar. Mide asidinin düşmesiyle sindirim sorunları görülür. Gıdalar iyi sindirilmediği için mide içinde mayalanır. Bu durum, mide de yanma ve şişkinliğe, fazla geğirmeye, kötü ağız ve nefes kokusuna, mide ülserine, reflüye ve ileri dönemde mide kanserine neden olabilir.

Vitamin B12 ve minerallerin (magnezyum, çinko, bakır, demir), folic asid ve proteinlerin emilebilmesi için mide asidine ihtiyaç vardır.

Mide asidi savunma sisteminin bir parçasıdır. Bakterilerin, virusların ve diğer mikropların vücuda girmesini engeller. Mide asidinin azalması, gıda zehirlenme riskini ve helikobakter pilori adı verilen bakterinin neden olduğu mide iltihaplanması riskini arttırır.

Yapılan hatalardan biri, bu sorunları anti-asidle ve mide ilaçlarıyla (proton pompa inhibitör, H2 blokörler) tedavi etmektir. Baslangıçta geçici çözüm sağlayabilir. Ancak, uzun dönemde hafıza kaybı, halsizlik, anemi, eklem ağrıları ve iltihaplanmaları, kemik erimesi, kalp ritim problemleri, göğüs ağrısı, astma, bağırsak iltihapları, depresyon, görme bozuklukları, ciltte beyaz lekelenmeler, el-bilek-bacaklarda sıvı toplanması, el ve ayaklarda karıncalanma, kabızlık, şişmanlık, kilo verme gibi sorunlarına neden olabilir.

Yapılan araştırmalarda, uzun dönemde bu ilaçların kullanılmasının böbrek hastalıkları, kalp krizi ve kalça-bilek-omurga kırılma riskini arttırabileceğini göstermiştir.

Alkali suların ve soda gibi mide asidini azaltan sıvıların fazla tüketilmesi de yukarıdaki sorunlara neden olabilir.

Eğer proton pompa inhibitörü uzun süredir kullanılır (omeprazol…) ve alışkanlık haline gelirse, doz yavaş yavaş azaltılmalı, sonra H2 bloker (Ranitidine, Zantac, Cimetidine…) ile yer değiştirilip bir kaç hafta sonra doz azaltılarak kesilmelidir. İlacın birden kesilmesi ani ağrılara ve sorunun tekrar aktifleşmesini sağlayabilir.

Sağlığımız için önemli yeri olan mide asidini doğal olarak nasıl arttırabiliriz ?
Sodyum değeri yüksek sofra tuzları yerine mineral değeri yüksek “Himalayan tuz“ kullanılması,
Prosesden geçmiş, paketlenmiş ve şekerli ürünlerin tüketilmesinin azaltılması,
Yemekten önce, 2 yemek kaşığı taze lahana suyu yada tuzun içinde iki hafta mayalanmış lahananın suyunun içilmesi,
Yeteri kadar günde taze sebze ve meyve tüketilmesi,
Günde 1-2 yemek kaşığı organik elma sirkesinin suyla karıştırılarak tüketilmesi,
Sık sık taze zencefil çayı içilmesi ve zencefilin yemeklerde kullanılması,
Vitamin D seviyesinin normalin üzerinde tutulması,
Vitamin B2, vitamin B6 ve folic asit desteğinin olması,
Haftada en az 3 gün egzersiz yapılması,
Derin uyku ve stresin azaltılması.

Mide asidi azlığına ve sindirim enziminin yetersizliğine bağlı ortaya çıkan sindirim sorunlarını, ilaçlarla geçici olarak durdurabiliriz. Ancak, ilaçlarla sorunun nedenini çözemediğimiz gibi, ileride yukarıda söz ettiğim ciddi sağlık sorunlarıyla karşılaşabiliriz. Hastalık bulguları iyi anlaşılıp, nedene yönelik doğru tanı konulursa, olay başlangıçta çözüme ulaşacaktır. Buna karşın, olası sorunlarla karşılaşmamak için, mide asitimizi doğal yollarla dengede tutmaya gayret edelim.
Sağlıklı ve güzel günlere…

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı