REKLAMI GEÇ

ÇÖZÜM MÖZÜM YOK, HEPSİ YALAN!

3 Kasım 2014 Pazartesi

Günlerdir, aylardır( hatta artık yıllar oldu) “çözüm süreci” denilen, Kürt sorunuyla ilgili elimden geldiğince bütün demeçleri, konuşmaları yazılanları izliyorum. Elimizde net bir bilgi olmadığı için özellikle AKP, HDP ve PKK yöneticilerinin demeçlerinden bir şeyler anlamaya çalışıyorum. Söylenenler, açıklananlar arasında o kadar çok çelişki, yalan, saptırma, demagoji, art niyetli hamle var ki neyin doğru olduğunu bilmek zor.

Ama güneydoğumuzda yaşanan olaylar ve geldiğimiz son noktaya bakınca benim şahsi fikrim: Çözüm süreci diye birşey yok, hepsi büyük bir tiyatro.

Türkçülüğü savunan Türk milliyetçisine de, ülkenin bölünmezliğini savunan ulusalcısına da, halkların kardeşliğine inanan solcusuna da, özerkliğe inanan Kürt savunucusu da, bağımsızlık isteyen Kürt milliyetçisine de yalan söyleniyor. Üstelik bunların hepsi aynı anda söyleniyor. Herkes barış yönünde o kadar istekli ki algıda seçicilik kavramını doğrulayan bir şekilde kendine uygun olanı alıp, inanıyor. Bu inanç sayesinde sorumluların sözleri ile davranışları arasında çelişkiler görmezden geliniyor.

Üzülüyorum. Bu durum barışı samimi olarak isteyen bütün insanları büyük bir hayal kırıklığına uğratacak. Analar ağlamasın diye reklamı yapılan süreç, Türk, Kürt birçok vatan evladının kaybıyla veya Türkiye’nin bölünmesiyle sonuçlanacak.

Çünkü bu sürece ülke içinden veya dışından müdahil olan hiç kimse insanların temel ihtiyaçları üzerinden politika oluşturmuyor. Hepsi kendi siyasi, maddi, askeri, diplomatik çıkarları üzerinden oyun oynuyor, birbirini kolluyor, hamle yapıyor. Sorunlar ülkemizin iç işi olmaktan çıkarılıp Ortadoğu bataklığının bir parçası haline getiriliyor.

Oyunun içindeki aktörlerin hepsinin zayıf yönleri var, bunlar özenle körükleniyor. Kimi bu sorunu çözünce Türkiye’nin uçuşa geçeceğine, kimi petrol gelirine sahip bir ülke kurabileceğine, kimi din birliği üzerinden huzura kavuşabileceğine inanıyor. Bunların hiçbiri olmayacak. Dünyanın en zengin bölgelerinde de, en fakir bölgelerinde de bu sorunlar bu şekilde bitmedi, hepsi devam ediyor. Bizde de bitmeyecek. Belki uzun uğraşlar sonucunda demokrasi, samimiyet, ve empati ile idare edilebilir hale gelebilecek.

Ne yazık ki bireyler olarak süreci izlemekten başka elimizden bir şey gelmiyor. Şu anda teslimiyet algısı, pervasız şımarıklık, güvensizlik duygusu her şeye hakim görünüyor.İktidar partisi diğer siyasal örgütleri sürece dahil etmekte isteksiz görünüyor, çağrıları samimiyetten uzak. Hakim siyaset anlayışı oyunu değiştirebilecek bir hamle yapmak konusunda yetersiz izlenimi veriyor, bu da toplumdaki siyasete karşı olan güvensizliği körüklüyor.

Siyasi veya diplomatik sorunlar her zaman satranç hamleleri ile çözülmez. Özellikle kendi ülkenin insanları için ölüm kalım meselesi olan temel sorunlar doğruluk ve açıklık gerektirir. Duruma göre pozisyon değiştiremezsiniz, grupların çıkarları üzerinden siyasi güç kazanmak için pazarlık yapamazsınız, karşınızdaki güçlü diye korkup fikrinizi saklayamazsınız, kendi halkınıza yalan söyleyemezsiniz. Net söylersiniz,söylediğiniz gibi davranırsınız, gerekirse ülkeniz için savaşırsınız.

Bunu yapamayan siyasetçinin bu temel sorunumuzu çözmek için hiç şansı yoktur. Şu anda süreç içinde olup da bunu yapacak kimse ufukta görünmemektedir. Bu yüzden hiç umudum yok.

Aksine inanan sadece kendini kandırır.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

ANIL   -  Bağlantı 3 Kasım 2014, 12:23

Ah ahhh, birilerinin koca kafaları bir bassa, yoook, nerdeee ?

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı