REKLAMI GEÇ

OYUNCU

17 Kasım 2014 Pazartesi

Bazen bir kitap okuduğunuzda, bir film izlediğinizde veya bir şarkı dinlediğinizde bildiğiniz ama sözlere dökemediğiniz karmaşık düşünceler birdenbire anlamlı bir manzume halini alır ya, işte geçen akşam benim başıma böyle bir şey geldi.

CNBC-e kanalında Politik Oyunlar(Game Change) isimli bir film seyrettim. 2012 yılında çevrilen film, 2008 yılında yapılan Obama ve McCain arasındaki başkanlık seçimlerini ele alıyor ve özel olarak da McCain’in başkan yardımcısı adayı Sarah Palin’e odaklanıyor. Film John Heilemann ve Mark Halperin isimli gazeteciler tarafından seçim kampanyalarında çalışanlarla yapılan ve sonra kitaplaştırılan röportajlara dayanıyor. Yani gerçek anılara!

Özetle anketlerde geride olan Cumhuriyetçi parti kadın seçmenlerin oyunu almak için alelacele başkan yardımcısı adayı ararken görünüşüyle, konuşmasıyla dikkat çeken Alaska Valisi Sarah Palin’i buluyor. Kampanya çalışanları bir süre sonra aday gösterilen kadının neredeyse kara cahil düzeyinde olduğunu farkediyorlar. Öyle ki 2. Dünya savaşında Amerika’nın kiminle savaştığını, Güney/Kuzey Kore ayrımını, Merkez Bankası’nın ne işe yaradığını bile bilmiyor. Tam bir panik havası yaşanıyor. Hemen üst düzey danışmanlar bulup eğitime başlıyorlar, dış politika, ekonomi gibi. Ama kadın kilitlenip kalıyor, öğrenemiyor, sinir krizleri ile tamamen dağılacak hale geliyor. Belediye başkanlığı, valilik seçimlerini kazanmış, hitabeti güçlü bu kadın nasıl olurda bu durumdadır?

Cumhuriyetçi parti seçim kampanyası sorumlusu sonunda olayı çözüyor. Fark ediyor ki Sarah Palin birçok konuda cahil düzeyinde bilgisiz, konuşmaları anlık demagojilere ve kişileri provoke eden sabit fikirlere dayanıyor, soru cevaba girdiğinizde tamamen dağılıyor. Ama müthiş bir oyuncu, kısa zamanda ezberlediği rolünü mükemmel oynuyor. Bu yüzden artık kadını eğitmekten vazgeçiyorlar ve her durum için bir oyun yazıyorlar. Herşey yoluna giriyor ve kadının yıldızı yükselişe geçiyor. O kadar ki bir süre sonra bu kampanyanın yıldızı benim, ben ne dersem o olur deyip başkan adayı McCain’in bile üstüne çıkmaya çalışıyor.

Ama Amerikan demokrasisinin bazı gelenekleri var. Adaylar kendi seçtiği değil, herkesin bildiği gazetecilerin karşısında canlı röportajlara çıkmak zorundalar. Bu gazeteciler sandalyelerinin ucunda eğilip bükülen tiplerden değil, tam anlamıyla görmüş geçirmiş bilgili insanlar. Gazetecilerin net soruları karşısında, foyası ortaya çıkıyor. Özgür basın sayesinde seçmenler durumdan haberdar oluyor ve McCain-Palin ikilisi, Obama-Biden ikilisi karşısında seçimi kaybediyor.

Film Amerikan demokrasi sisteminin nasıl olup ta böyle bir adaya yol verdiğini sorguluyor. Özgür basının bilgilendirici özelliğinin Amerika’yı muhtemel bir çöküşten kurtardığını vurguluyor(Amerika’da eğer başkan ölürse seçim olmadan yardımcısı direk başkan olmaktadır ve McCain kalp hastasıdır).

Gelelim bu filmin bana neyi düşündürttüğüne.

En alttan en üstte kadar bu şekilde cahilliğini oyunculuğu ile gizleyen o kadar çok kişi var ki. Konuştuğunda mangalda kül bırakmayan, ama bir işin sorumluluğunu aldığında bilgisizliği nedeniyle her şeyi yüzüne gözüne bulaştıran ve üstelik ne yaptığının farkında bile olmayan kişiler.

İsim isim zikretmek anlamsız. En üstten, en altta bir bakın hemen göreceksiniz. Bu oyuncular yüzünden Türkiye’nin demokrasisi gelişmiyor, üretilen projeler sonuca ulaşmıyor, yapılan işler astarı yüzünden pahalıya mal oluyor, avantajlı olduğumuz alanlar başka ülkelere kaptırılıyor, sosyal sorunlarımızda durmadan duvara tosluyoruz.

Bizler yönetici olarak seçeceğimiz herkesi derinlemesine tanıma olanağına sahip değiliz. Kişileri ancak doğruyu araştıran özgür gazeteciler sayesinde tanıyabiliriz. Bizi yönetmeye talip olan kişileri bilgili, cesur insanların sorularına cevap verirken tartabiliriz. Ama ülkemizde uzun süredir bu olanaklar sahip değiliz.

Doğru adamlarla, oyuncuları birbirinden ayırmayı öğrenemediğimiz sürece…

Bu durumu anlatan bir sürü atasözümüz var, birini seçin!

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

Bakış Açısı   -  Bağlantı 20 Kasım 2014, 13:37

Tıpkı üniversitedeki yöneticiler gibi. İşin garip tarafı eğitim/öğretim yapanların da eğitilmesi ve öğretilmesi gerek. Yönetenler zaten Allah’a emanet.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı