REKLAMI GEÇ

Sarı Saçlım, Mavi Gözlüm

10 Kasım 2014 Pazartesi

Bugün 10 Kasım 2014.

Atamızın ölüm yıldönümü.

Yokluğunu, bize bıraktığı mirasın değerini her yıl daha iyi anlıyoruz. Ülkemizin içinde bulunduğu kritik durumu, sosyal çöküntüyü, milli değersizleştirilmeyi, küçük sermayenin mülksüzleştirilmesini, kültürel yozlaşmayı çözemiyoruz, gittikçe daha derine batıyoruz. Bunun tek bir nedeni var; bize öğütlediği ana ilkeyi unuttuk.

“Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir. İlim ve fennin dışında mürşit aramak gaflettir, dalalettir.”

Bugün bilimi sadece satılacak malın daha güzel yapılması zannediyoruz. İsminin önünde ünvan taşıyan herkesi bilim adamı zannettiğimiz gibi. 1980 yılından beri özenle bilimi, tartışmayı, fikir üretmeyi, özgürlüğü üniversitelerden kovmaya çalışıyoruz. Araştırmaları, ünvanları, emeği yozlaştırıyoruz. Tam 35 yıllık bu baskının sonunda başardık. Artık üniversitelerimizde bilim üretilme ihtimali, gece dışarı çıktığınızda ateş böceğine rastlama ihtimaline yakın. Tartışmaların olmadığı ortamda bu boşluğu hurafeler, kör inançlar doldurdu. Koca koca profesör ünvanlı kişilerin söyledikleri, yazdıklarını gördükçe insanın hayretten ağzı açık kalıyor. Hiçbir bilimsel süzgeçten geçmemiş, hiçbir bilimsel ortamda tartışılmamış, sınanmamış görüşler doğru kabul edilerek kamuoyuna pazarlanıyor. Sosyal bilimlerin desteklenmediği, kültürel birikimin kösteklendiği ortamda bunu yapmak çok daha kolay hale geldi. Atamızın yukarıdaki ilkesi ile bağlantılı çok da bilinmeyen bir sözü daha var:

“Toplumu gerçek amacına, gerçek mutluluğuna ulaştırmak için iki orduya gerek vardır. Biri vatanın hayatını kurtaran asker ordusu, diğeri ulusun geleceğini yoğuran bilim ordusudur. Bu ordulardan her ikisi de aynı derece gerekli, kıymetlidir, her ikisi de hayatidir. Ancak bilim ordusunun kıymet ve kutsallığını anlatmak için şunu söyleyeyim ki, bilim ordusu, ölen ve öldüren birinci orduya, niçin ölüp, niçin öldürdüğünü öğreten ordudur.”

Önce bilim ordusunun işi bitirildi, sonra asker ordusunun. Şimdi neden sorunların içinden çıkamıyoruz diye debelenip duruyoruz.

Bize düşen görev önce birincinin, sonra ikincinin tekrar küllerinden doğmasını sağlamakdır.

Atamızın önünde saygıyla eğilirken, sadece aklımızı değil, duygularımızı da harekete geçiren AşıkMahzuni Şerif’in şiirini tekrarlamak istiyorum.

Sana Hasret Sana Vurgun Gönlümüz
Neredesin Mavi Gözlüm
Nerde Nerde Nerdesin Dost
Bu Gemi Bu Karadeniz
Sarı Saçlım Mavi Gözlüm
Nerde Nerde Nerdesin Dost
Ararım İzini Dolmabahçeden
Bir Daha Dönmezmi Bu Yola Giden
İçimde Sen ,Gözümde Sen Sarı Saçlım Mavi Gözlüm
Nerde Nerde Nerdesin Dost
Kurban Olam Yürüdüğün Yollara
Kara Peçe Yakışmıyor Kullara
Uyan Bak Bizim Hallara
Sarı Saçlım Mavi Gözlüm
Nerde Nerde Nerdesin Dost
Bulutlar Terinden, Dağlar Kokundan
Sarhoştur Sevdiğim Mahsuni Bundan
Bir Daha Gel, Gel Samsundan
Sarı Saçlım Mavi Gözlüm
Nerde Nerde Nerdesin Dost

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı