REKLAMI GEÇ

Türkiye’nin En Güçlü Silahı Cola İçmemek

24 Temmuz 2014 Perşembe

1948’den beri İsrail, Filistin topraklarını işgal ediyor ve katliam yapıyor.
Türkiye Cumhuriyeti de her zaman bu acımasız katliamları, orantısız güç kullanımını kınadı ve kınıyor. Elbette son yıllarda sosyal medyanın ve teknolojinin gelişimiyle yaşanan katliamların boyutu, özellikle çocuk ve bebek ölümleri hepimizin gözünün önünde ve acısı da maalesef içimizde.

Son yıllarda toplumda her alanda yaşanan kutuplaşma, millet olarak yaşadığımız acıları bile bölmeye yelteniyor ve başarılı da oluyor.

Filistin’in acısını sahiplenen (aynı şekilde Mısır’da yaşanan katliamlarda da) İslamcı kesim toplumun diğer kesimlerinin yeterince veya hiç üzülmediğini savunup sosyal medyada küfürler, hakaretler yağdırıyor.

IŞİD denen iğrenç terör örgütünün Türkmen kardeşlerimize uyguladığı katliamın acısını (her ne kadar hükümetin uyguladığı yayın yasağı yüzünden yakından takip edemesek de) sahiplenen Türk milliyetçileri de, Türkmen katliamına yeterince dikkat çekilmediği için haklı olarak tepkisini ortaya koyuyor.

Bir diğer kesim de Reyhanlı’da, Gezi olaylarında, Soma faciasında ve bunun gibi ulusal anlamda yaşadığımız acılara yeterince toplumsal dikkatinin çekilmemesinden haklı olarak şikayetçi.

Göründüğü gibi ümmetçiliği ve mezhepçiliği pek seven RTE ve iktidarı, ülkemizde ve dünyada yaşanan acılarda bile toplumu kutuplaştırmayı gayet iyi başarıyor. Başbakan, yaşanan acılar işine geldiğinde tribün siyasetine sığınıp bağırıp çağırıyor ancak ulusal facialarda vatandaş tokatlamaktan veya 14 yaşında ölen çocuğun annesini yuhalatmaktan geri kalmıyor. Dolayısıyla başbakanın acıları bile böyle kategorize etmesi yüzünden onun insani hislerine artık hiç güvenmiyorum, inanmıyorum.

Halbuki bu acıların toplumu bir araya getirmesi gerekirdi. Eğer ki toplumca yaşadığımız her acıyı tarafsızca, insanca sahiplenebilen bir hükümetimiz olsaydı bu bütünleşme çok daha güçlü olacaktı ve dolayısıyla da toplumsal anlamda ortaya konan tepki ses getirebilirdi.

Şu anda toplumumuzda yaşananlar, saçma sapan ve etkisiz bir İsrail ürünleri boykotu ve daha da ateşlenen ırkçılıktan başka birşey değil.

İktidarın İsrail ile yürüttüğü diplomatik ilişkilerde yediğimiz golleri kimse görmezken, 40 kanalda başbakanın İsrail’e bağırıp çağırması yayınlanıyor. Artık İsrail ve batılı ülkeler bu bağırış çağırışları o kadar kanıksadı ki devlet olarak ciddiye alınmamız gibi birşey sözkonusu değil. Batılı devletlerin her zamanki gibi ön planda olduğu ateşkes ve barış çalışmalarında Türkiye’nin adı bile yok. Zaten halihazırda da diplomatik olsun olmasın, batılı devletler Türkiye’nin dünyaya vermeye çalıştığı mesajlara cevap vermeye bile tenezzül etmiyor. Bu durumda Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur saçmalığıyla tatmin olmaya çalışan ateşli kitlelere karşı heyecanlı konuşmalar yapmaktan başka çaresi kalmıyor başbakanın. Çünkü dünyada onu dinleyecek sadece kendi seçmeni kaldı maalesef ve Türkiye dış politikada tarihinde yaşadığı en büyük umursanmazlığı ve ciddiye alınmazlığı yaşıyor.

Peki bazı sorular soralım o halde;

İsrail’in 40 yıl üyesi olmak için uğraştığı OECD’de vetoyu kaldırıp İsrail’in üye olmasını sağlayan bir AKP hükümeti bu konuda ne düşünür?

İsrail ile ekonomik ilişkilerin askıya alınması her iki ülke için de faydasız olacaktır elbette ancak askeri anlamda en ufak bir yaptırım bile uygulayamamak nasıl bir çaresizliktir?

Kürecik radar üssünün (Kürecik Füze Kalkanı olarak adlandırılıyor aslında) kontrolü NATO’da ve İsrail NATO üyesi değil deniyor. Fakat biliniyor ki Kürecik’teki radar üssünün aynısı İsrail’de de var, iki üs adeta ikiz bir tesis gibi birbiriyle koordineli çalışıyor ve Kürecik’teki üssün kontolü tamamen ABD askerlerinin elinde, NATO’nun değil. Bu üssün İran’dan İsrail’e veya başka bir hedefe yönelik koruma amaçlı yapıldığı ortadayken NATO yalanına inanılmıyor çünkü ABD’nin en saygın savunma yayınları gerçekleri açık seçik yazıyor. (Bu konuyla ilgili bağlantı yazının sonundadır) Bu bilginin inkar edilecek hiçbir tarafı yokken hükümetin bu radar istasyonuyla ilgili tatmin edici bilgi verememesine ne demeli?

İsrail’in ülkemizdeki büyükelçi, konsolos ve diğer diplomatlarını sınırdışı etme imkanımız varken, bizden önce onların tüm diplomatlarını geri çağırması nasıl bir acemiliktir, nasıl bir gol yemedir? Aynı golü Mısır Cumhurbaşkanı Sisi de bize atmıştı zamanında.

Kuzey Irak’ta bağımsızlığını ilan etmek üzere olan bir Barzani’nin bir numaralı destekçisi İsrail iken, Barzani’nin neredeyse sevgilisi olmuş RTE ve hükümet bu çarpık ilişkiyi nasıl yorumluyor?

İsrail’in yarattığı devlet terörünün sorumlusu İsrail’i yöneten fanatik siyonist yöneticiler iken yahudilere ve hatta hıristiyanlara yönelik aşırı dinciler tarafından artık alenen ortaya konan, insanları kine, nefrete hatta cinayete yönlendiren, sevk eden ve dolayısıyla gayrimüslim vatandaşlarımızın can güvenliğini tehdit eden bu durum nasıl yönetiliyor? Bunların hepsinin nefret suçu olduğunu hükümet bilmiyor mu? Hrant Dink gibi yeni cinayetlere mi şahit olmamız gerekiyor?

Filistin’de yaşanan katliamlara son ses haykırarak karşı duran başbakan acaba Işid denen canavara neden terör örgütü demiyor ve Türkiye tarafından Işid, El Nusra, El Kaide gibi örgütlere TIRlarla silah ve mühimmat yollandığı artık ortadayken ve o silahlarla Türkmen kardeşlerimiz öldürülüyorken hükümetin bu konuyla ilgili tek kelime dahi etmemesi, yayın yasağı koyması ve AKP seçmeninin de bu duruma karşı sessiz kalması acaba ne kadar vicdanidir?

Evlat sahibi olan herkesin Filistin’de, Telafer’de yaşananlara karşı hissettiği acıların atışmasını yapan bir toplum olduysak bunun sorumlusu kim?
Biz bu soruları soraduralım, milletimiz İsrail’e karşı en güçlü silahını eline aldı bile…
Artık kola içmiyoruz, hatta esnafımız parasını ödeyip stoğuna aldığı kolaları tuvalete dökerek büyük bir vatanseverlik örneği gösteriyor.

Artık çay, kahve, meşrubat, sucuklu kaşarlı tost ve ülker bisküviden başka birşey satılmayan belediye tesislerinde İsrail menşeili ürünler satılmayacak.

ic

Artık Cola ve ünlü hazır dondurma markasının dolaplarının el arabalarıyla belediyelerin depolarına kaldırılışını gözlerimiz yaşara yaşara sosyal medyadan takip edeceğiz.

Artık 48 saat daha kola içmemeyi başarabilirsek dünyanın 200 küsür ülkesinde ürününü satan Cola’nın iflas etmesini sağlayabileceğiz. (Bu arada sosyal medyada gezinen bu saçmalığa gerçekten inananlar var, inanabiliyor musunuz?)

Hatta böylelikle koskoca Cola firması da bundan böyle salak gibi gelirlerini İsrail’e aktarmamayı öğrenecek, çok iyi dersini almış olacak. Ne de olsa İsrail her dönem sonunda Cola’ya Mossad’dan beli silahlı iki adamını yollayıp o yılki haracını alıyordu. Artık yersen….

Herneyse, biz kola içmeyerek İsrail’e o büyük tokadı vururken vatandaşımız sosyal medya sayesinde Facebook’un, Google’ın, Microsoft’un falan da yahudilere ait olduğunu öğrendi. Ancak onlara yönelik nasıl bir batırma boykotu yapacağız, onu henüz bulamadık.
Bu arada İsrail ile ilgili birkaç küçük bilgi
Nüfusu yaklaşık 7.5 milyon yani onda birimiz.
İhracatı yaklaşık 60 milyar$ yani Türkiye’nin kişi başı ihracatı yaklaşık 2.000$ iken İsrail’in 8.000$ olduğunu söyleyebiliriz.
Kişi başı milli gelirinin de 36.000$ yani bizimkinin yine neredeyse dört (4) katı olduğunu da söyleyebiliriz.
Dolayısıyla Cola içmemeye devam…
http://www.defensenews.com/article/20120130/DEFREG04/301300013/U-S-Maintains-Full-Control-Turkish-Based-Radar

 

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

dabancaliibrahim   -  Bağlantı 30 Temmuz 2014, 00:26

bizi yönetenler nereyle is yapiyor killi killi bagirmakla olmuyor bu isler yahudinin cesaret tasmasi hala boynumuzda asili duruyor

muzaffer ordu   -  Bağlantı 29 Temmuz 2014, 10:50

karıncanın dediği gibi bende biliyorum yangını tekbaşıma söndüremeyeciğimi ama hangi tarafta olduğum belli olsun

altuğ taş   -  Bağlantı 25 Temmuz 2014, 01:28

hala coca colanın israil malı olduğunu sanıyorlarya sadece gülüyorummm..

çağlar   -  Bağlantı 24 Temmuz 2014, 11:06

anlayana…

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı