REKLAMI GEÇ

Bir litre süt çalsam kaç yıl yerim Hakim Bey?

9 Mayıs 2009 Cumartesi

İzmir’e gidiyorum. Cumhuriyet Gazetesi’nin kuruluş yıldönümü nedeniyle bir davet var İzmir’de. Davet edildim, icabet gösterdim.


Kızım 5 yaşında.


Şu fast-food kültürü ve liberal ekonominin eninde sonunda evimize soktuğu gevreklerden birini almışız birkaç gün önce…


Evde süt bitmiş…


“İzmir’den gelirken bana süt alır mısın babacığım” dedi ve dili tam dönmeyerek ekledi, “Cocopos yiyeceğim”…


Çok hoşuma gitti. Şunu bunu al listesine daha önce girmemiş bir gereksinim. Aslında direkt değil dolaylı bir girişti bu ihtiyaç listesine “süt” için, keza gevrek sütle yumuşatılmalıydı…


Ama yola çıktığımda yüzümdeki gülümseme, birden acı bir ifadeye bıraktı yerini.


Bugün beni gülümseten bir litrelik süt, ileride kâbusum olur muydu? Ya da şu an kaç babanın kâbusuydu?


İzmire kadar tüm yolculuk süresince bu kabusu yaşadım.


Kendi kendimin canını sıktım derler ya eskiler Denizli şivesiyle!…


Nisan ayındaki son açıklama geldi aklıma.


İşsiz nüfusu 3 milyon 650 bini geçmişti.


Daha Selami Aydın o gün köşe yazısında işlemişti işsizliği.


Bu konu kafama toplumsal ya da ekonomik boyutuyla takılmamıştı!


Direk benleştirdim, kişiselleştirdim öyküyü.


Birlikte çalıştığım iş arkadaşlarım, okurlarım, reklam müşterilerim, onların ekonomik alışverişte bulunduğu kişi ve kurumlar, bu kurumların geleceklerini belirleyen ekonomi bürokratlarının uygulamaları, başlarındaki genel müdürler, onların başındaki bakanlar ya da siyasetçiler için ne ifade ederdi kızım?


Belki de hiçbir şey…


5 yaşında bir kız çocuğu…


Diğerleri için onun varlığı ne ifade eder ki?


Ya benim için?


Benim için kızım, Eylül demek, sonbaharın hüznü, renklerin uyumu, hayatın anlamı, aşk demek, bir namuslu nefes, gerçekten içten bir gülümseme, uğruna serden geçmek, çağlar açıp kapamak demek!


Onun gözünden akan bir damla, ömrümden akıp giden bir yıl demek…


Ve her baba için evlat her şeyden önde, candan bile önde demek…


Ona değil bir litre süt, ömrüm, gücüm, ekonomim yettiğince istediği her şeyi alabilmek, geçmişte bana alınamayanların, çocukluğumun intikamını almak demek.


Ve gerekirse bunun için her şeyi göze almak demek!


Şimdi ismini cismini bilmediğimiz kaç baba, evine günde bir kuruş bile getiremeden dönüyor kimbilir.


3 milyon küsur işsiz demek, 3 milyon küsur umutsuz ana baba, yüzü hüzne çalmış en az 6 milyon çocuk demek…


Başbakanının “4 çocuk yapın bakarsınız” dediği ülkede, çocuğuna bir litre dahi süt alamayan  işsiz milyonlar demek; cesaretini, güvenini, mutluluğunu ve dolayısıyla umudunu yitirmiş, çocuklarının yüzünü yere eğmiş ebeveynler demek!


Parasızlık, umutsuzluk öyle bir şey ki; bugün kızı Eylül’ün istediği süt için Sedat’ın yeri geldiğinde hırsızlık yapması, oğlu Cengiz için baba Memet’in gaspa karışması, çocukları için Ayşe Ana’nın gerektiğinde hiç tanımadığı bir erkeğin koynuna girmesi demek!


Ey hökümet anaları, politikanın babaları, ekonominin kalantorları; sizce işsizlik ne demek?


Ve Hakim Bey Amca, benim bir litre süt çalmam, mahpuslukta kaç yıl demek?


 

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı