REKLAMI GEÇ

Kendim @ttim kendim buldum-8

17 Kasım 2017 Cuma

CEHENNEME HOŞGELDİNİZ

Fatih An, Selami Aydın ve Şengül Boz’un ardından Engin Ünal dahil oldu ilerleyen dönemlerde ekibe, hemen ardından Büşra Kuru.

2013’ün sonunda şahıs işletmem için kapatma kararı verdim ve Yeni Medya Denizli Yayıncılık isimli şirketle daha kurumsal bir ticari hayata adım attım.

Bu arada benim akran Musa Hayta’yı aramıza dahil ettik, webmaster olarak.

Ha bu arada;
Parayla ajanslardan hizmet satın alıp
2014 Yerel Seçimleri,
2015 Genel Seçimleri,
2017 Referandum Sonuçlarını Türkiye ile aynı anda verdik.
İl merkezi ve ilçe ilçe sonuç gördü Denizli, seçim akşamları!..

Geçen süreçte Gezi Olayları’nı da bizden takip etti, Berkin Elvan eylemlerini de, 15 Temmuz gecesi Denizli’de yaşananların da tam göbeğindeydi, sonrasındaki sürecin de…

Derdi günü; haber oldu, Denizli oldu bu ekibin…

Öyle sanıldığı gibi aşırı sol ve veya kökten ulusalcı ideolojik bir yapılanmanın basın kolu filan değildik çünkü…

Olsak onca sene Denizlihaber.com’un editörlük koltuğuna bu yapıya siyaseten hiç uymayan Fatih An’ı oturtma ihtimalimiz.

O Fatih An ki, Nuray Karayel ile birlikte bir seçim öncesi Denizli Belediyesi’ndeki bir odada medya planlaması yaparken bizim yayın organımızın üzerini çizmiş, “Bu adamlarla çalışmaya gerek yok” demişti.

Ve biz o Fatih An ile kesinlikle, size az önce anlatmaya çalıştığım işte o habercilik profesyonelliği çizgisinde bir araya geldik. Yaşama farklı pencerelerden bakıyor olmamız aynı noktada durmadığımız anlamına gelmezdi çünkü…

Fatih An Denizli’de internet haberciliği konusunda ilk deneyimini Denizlihaber.com’da yaşadı. Dolayısıyla bocalama dönemini de…

Öyle tuhaftır ki bizim işimiz hem ilk giren biz olalım isteriz, hem en doğru, teyit edilmiş haberi yapmak…

Hem başlık kısa ve çarpıcı olmalı, hem ileride aratıldığında habere konu edilen olayla ilgili ilk akla gelen sözcükleri barındırmalı… Bu da yetmezmiş gibi Denizli, Acıpayam, Çal gibi coğrafi işaret belirten sözcükler de içermeli…

Haber başlığıyla, fotoğrafın ismi, spot ile metnin içeriğinin birbiriyle uyumlu olması gerekliliğinden tutun da yayıncılığın sosyal medyayla eş zamanlı paylaşımlarla desteklenmesi gerekliliğine birçok ikircikli konuyu da barındırıyor içinde…

Fatih o profesyonel alt yapısı sayesinde, bir de hızla kavrama yeteneğiyle oturdu Denizlihaber.com editörlüğü koltuğuna, yakıştı da bana göre. Ayrılmasının nedeni, Engin Ünal ile aralarında yaşadığı uyum sorunuydu.

Bir yanda bu işi son derece sorunsuz gerçekleştirdiğini düşündüğüm bir arkadaşım, her ne kadar ikili ilişkilerde eleştiri konusu olsa da diğer tarafta mesleki tecrübesi, yaşımızla denk, bir gazeteci ağabeyim. Dolayısıyla yaşamak isteyeceğim en son şeydi. Başıma geldi.

Zaman zaman bahsettim Denizli’de yayıncılık işinin zorluğundan. Gazetecilik kadar zordur ve sen ulusal ya da uluslararası standartlarda, çok güzel işler ortaya koymak için bir yerlerini yırtarken, bunun kentte hiçbir karşılığı olmadığını düşündüğün zamanların sayısı, hiç de az değildir…

2002’den bu yana Denizlihaber.com ile birlikte yola çıkan -ve veya biraz önce ya da sonra- ne çok proje, bu yüzden sonlanmak zorunda kaldı bir bilseniz.

Cenk Öztürk ve Lütfi Koçak’ın haftalık tematik gazetesi Sportif, bende de yansıması olan, büyük umutlarla kuruldu. 2004’te yayına girdi ve fakat 2006’da kapanmak zorunda kaldı…

Mehmet Barunduk 2005’te Objektif Gazetesi’ni kurdu. İki yıl sonra Serhat Delikara, ondan bir yıl sonra Başar Büyükkol’u ekibine aldı. Yolda görseler bana “Kardeşim ne haber” diyenler, yani o ekip, Yeşil Siyah Gazetesi’ni çıkardı ve sadece stadyumda dağıtmak için çıkardığımız Stadyum Gazetesi’ne rakip oldu iyi mi?

Ancak bir gün “Denizlispor Cehennemine Hoşgeldiniz” manşetiyle karşıladıkları Fenerbahçe, bu karşılamadan pek memnun kalmadı, tazminat davası açtı… Onlar dava açınca, Barunduk gazeteyi kapattı.

Medyada köklü gazetelerin yeni sahipleriyle buluştuğu yıllardı…

Kazdağlılı DRT’ye, sıfırdan gazete kuracağı iddia edilen Osman Sertoğlu bir de baktık ki, gazetenin bilgisayarları bile alınmışken, bir gece yarısı kurumdan ayrıldı ve ertesi gün Mehmet Ali Erbeği ile birlikte Hizmet Gazetesi’ni aldı. Ya da Mehmet Ali Erbeği’ne Hizmet Gazetesi’ni satın aldırdı!..

Ve neden bilmem gazeteye hayırlı olsun ziyaretine gittiğimde kurumun bilgisayarlarını görünce, “Aha bunlar DRT’nin gazete için aldığı bilgisayarlar değil mi?” şaşkınlığı yaşadım.

Sertoğlu sürprizi bununla da bitmedi. Daha oturduğu koltuğu ısıtmadan bir baktık Erbeği’ne bırakıp gitmişti.

PAÜ rektörlüğü görevinden ayrılan Prof. Dr. Hasan Kazdağlı’nın 2007 Genel Seçimleri’nde Demokrat Parti 1. sıra milletvekili adayı oldu…

Kazdağlı kardeşlerden birinin Demokrat Parti milletvekili adayı iken diğerinin AK Parti’nin propaganda için satın aldığı medya kuruluşunun başında durması hoş karşılanır mıydı? Bu soruyu soran Celal Kazdağlı ile DRT’nin yolları ayrıldı.

Demokrat Hasan Projesiyle birlikte Gazeteci Kazdağlı’nın boşalttığı koltuğa Yeni Asır Büro Şefi olan Mustafa Kaya oturdu…

Ve Denizli o kadar küçük ve enteresan ki DRT,
Yıllar sonra bünyeye gazete dahil etme fikri tekrar gündeme gelince sanki Kazdağlı projeden ayrıldıktan sonra Osman Sertoğlu’nun da gitmesi gerekiyormuşçasına, gitti Denizli Gazetesi’ni satın aldı, iyi mi!

Denizli, içinde biraz da olsa paranoyaklık taşıyanlar için enfes bir kenttir. Yaşanılan her türlü olay her yere lastik gibi çekilir ve en başta yanıltmak istediğin insanlardan önce seni ikna eder bu kuşku…
Acaba!
Ya öyleyse!..
Yok canım!..
O kadar da değil!.. gibi tepkiler de verirsin, Denizli küçük yer birader, olur böyle tesadüfler de diyebilirsin…

Tercih sana kalmış…

Yeni başlayanlar için bölüm notları:

Yeşil Siyah Gazetesi’ne dair..
Stadyum’un rakibi Yeşil Siyah, içerik bulmakta zorlanıyordu. Amatör sporlar deyince üzerine kimsenin söz söyleyemeyeceği ART’de amatör spor haberleri yapan Orhan Mıkıroğlu’nun haberlerini kazımaktan çekinmeyen benim tembel rakiplerim, kazıdıkları haberleri okumaktan erinince “Yalnızca ART’ye konuştu!” gibi ibareleri de fark etmekte gecikiyordu.

Stadyum Gazetesi’ne dair…
Alo Medya Pazarlama için İzmir’de bir ay kadar kaldığımı daha önceki yazılarımda paylaşmıştım. Genelde kontrolcüyüm ve başlıklarda aşırı fanteziyi sevmem. Benim yokluğumda Serkan ile Murat Denizlispor- Trabzonspor karşılaşması için hazırladıkları sayıda futbolcuları gaza getirmek için fantezi yapınca ertesi gün İzmir’de elime aldığım Posta Gazetesi’yle şoke olmuştum. “Provokasyon gibi başlık” başlığıyla Stadyum Gazetesi’nden bahseden Posta, gazetenin birinci sayfa kupürünü de koymuş ve çok da haksız sayılmazdı.

Kupürde şu başlığı gördüm; VUR KIR PARÇALA BU MAÇI KAZAN!

Bu arada Hürriyet Viyana bürosunda uzun yıllar çalışıp memleketi Denizli’ye dönen ve Hürriyet’te Denizlispor’u yazan Muzaffer Kartal da Stadyum Gazetesi’nde uzun yıllar yazdı. Bizim için bir şanstı.

Osman Sertoğlu’na dair…
Yanılmıyorsam ulusal televizyonlarda çalışmış ve çok genç yaşına rağmen memleketi Denizli’ye dönme kararı almıştı. Tam o sırada DRT projesi hayata sokuldu ve Sertoğlu’nu ilk kez DRT’nin izmir asfaltı üzerindeki ilk yerinde gördüm. Sonra birden ayrıldı, ortak bir gazete alındı, sonra ortağından ayrılıp kendi gazetesinin sahibi oldu.

Hatice Salık’a verilen ödüle dair…
Yakinen tanıma fırsatı bulamadım. Ama enteresan bir anım var onu yazayım. Hizmet Gazetesi’ndeyken canım kardeşim Hatice Salık mizanpaj dalında Türkiye çapında bir birincilik aldı. Sayfa sekreterine estetik güzel planlı bir sayfa tasarımı için verilen bu, Osman Sertoğlu tarafından sanki gazeteye Türkiye’nin en iyi gazetesi ödülü verilmiş gibi lanse edildi. Bilboardlar, logonun üstüne Türkiye’nin en iyi yerel gazetesi filan yazmalar…

Ay ben şok!..

Aradım bizzat telefonla söyledim şaşkınlığımı. “Yahu bir mizanpaj ödülünü gazetenin Türkiye’nin en iyi yerel gazetesi seçilmesi olayına niye çeviriyorsunuz? Bu sizin gibi ulusal tecrübesi bulunan bir insana yakışır mı? Niye böyle bir şeye ihtiyaç duyuyorsunuz?” deyince adam bize ertesi gün köşeden ve ne yazık ki isim vermeden “Başarımızı çekemeyenler var!. Yahu ayıptır bu ödülü aldıysak Denizli’ye kazandırdık” gibi akademik araştırmaya konu olacak sözlerle filan geçirdi iyi mi? Ne yazık ki diyorum, ki isim verseydi ben de bana göre yapılan bu sahtekarlığa yayın organım/larımdan yanıt verebilirdim.

Satışlar, şunlar bunlar, yıllar sonra aynı Osman Sertoğlu telefonla arayıp gazeteciliğimi çok beğendiğini ve gerek duymam halinde, elinde olan ve haber niteliği taşıyan bazı belgeleri paylaşabileceğini söyledi… Uygun bir üslupla teşekkürlerimi ilettim, “Ben almiim cınım” demeye getirdim…

Denizli Gazetesi’nde silahlı direniş iddiasına dair…
Tamam buraya kadar herşey doğal, organik!.. Peki insan gazetesini DRT’ye sattıktan sonra neden donanımlarını devretmekte gecikir, tahminen 2010 yılında yaşanan o olayda, neden DRT ekibi Denizli Gazetesi’nin bilgisayarlarını gazete merkezinden alıp DRT binasına götürmek için adeta baskın yapar. Asıl soru ise gerçekten iddia edildiği gibi Osman Sertoğlu Mustafa Kaya’nın başına silah dayamış mıdır? Karakolluk olunmuş mudur?

Hizmet Gazetesi’ne dair…
Sertoğlu gittikten sonra Erbeği gazetenin yönetimine Önder Varol’u getirdi. Bizim meslekte de kalıcı olmadığını söyledi. Önder Ağabey, uzun yıllar Hizmet Gazetesi’nin hisselerini üzerine almak için çabaladı. Ve şu 15 senelik enteresan hızlı değişim ve dönüşüm hareketine Önder Varol da eklendi. Varol artık bir gazete sahibiydi.

DİKKAT!. MÜJDELER OLSUN!..
Önümüzdeki bölümde, yani Pazartesi günü Denizli Gazeteciler Cemiyeti Başkan adaylığımı açıklıyorum…

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı