SEVİLMİYORSUN

Kusura bakma usta ama sana bu sözleri kendi teşkilatın söylemez… Söyleyemez.

Kuşku yok ki iyi niyetli çalışmaların, başarı isteğin, arzun var. Ne var ki; izlediğin yol bugüne kadar sonuç vermedi. Sadece kendi yükünü taşıyabildin.

Denizli’den iki milletvekili gönderen partini tek vekile esir ettin. Üstelik sırtında ‘Genel Başkan Yardımcılığı’ gibi güzel de bir sıfat varken…

En azından kendi partin içinde Denizli’yi en üst ligde temsil ediyor olmana rağmen teşkilatını sürekli küme düşürdün.

Yerel yönetim seçimlerinde partinin öz oyunu bile koruyamadın. Daha bir kaç gün önceki genel seçimde de aynı manzaranın esiri oldun, oylarını üstelik sol bir partiye kaptırdın.

Sevilmiyorsun usta…

Yönetmeye, yönlendirmeye çalışmak yerine dinlemeyi alışkanlık edin derim.. İnsanlarla temas kurmazsan varlığını kabullendiremezsin. Bürokrasi seni halktan çoktan koparmış.. Ekonomi verilerinin içinde en karmaşık hesapları yapabiliyor, en bilge teorileri üretebiliyor olabilirsin ama asgari ücretlinin ay sonunu nasıl getirebildiğine kafanın bastığını bu insanlara inandıramazsın.

Partinin oylarını artırması bir başarıdır kuşkusuz ama burada tek bir vekil çıkarmak başarısızlık, bununla yetinmek ise kronik iyimserliktir.

Nerede yanlış yaptığını bulmak onu sür’atle düzeltmek zorundasın… İnsanların seni değil partiyi ve bağlı olduğu ilkeyi destekliyor olduğunu hatırlamalı, görmelisin.

Bir şeyler yapmak için çırpınan insanlara yol açmalı, kendi gibi düşünen, senin gibi hareket eden bir parti tabanı beklentini bir an önce terk etmelisin.

Önce kendi teşkilatınla barış imzalamalısın. Eski ilkelerin liderlik baskısını üzerinde hissetmek yerine demokrasiyi içselleştirmeli, bunu Denizli’de tabana yaymalısın.

Tüm teşkilatın öfke içinde.
Çünkü daha iyisini yapabileceklerini biliyorken, daha azıyla yetinmek zorunda kaldıklarını görebiliyorlar.