REKLAMI GEÇ

ATATÜRK’Ü ANMA – ANLAMA – ANLAYAMAMA

9 Kasım 2011 Çarşamba

Bugün 10 Kasım.
Bir milleti küllerinden doğuran büyük bir devrimciyi andığımız gündür 10 Kasım. Adeta bir ritüel gibi yaşarız o günü. Okullarda tüm öğrencilerin katıldığı resmi tören yapılır, dokuzu beş geçe silenler çalınır( Belki deprem sebebiyle silen çalınması da seneye ertelenebilir) Atatürk’ün ne kadar büyük bir devlet adamı ve askeri deha oluşu, fütüristliği anlatılır öğrencilere.

Belki yıllardır hep bu biçimde anlatılmıştır.

Şimdi moda oldu ya Türkiye Cumhuriyetinin devlet geleneğini sallamak, eminim 10 Kasım da bunlardan nasibini alacaktır bugün veya bundan sonra.

Atatürk’ü anlatmaya ihtiyacımız yok. Eser ortada iken üzerine konuşulmasının manası yok. Şahsı ve eserleriyle sorunu olanlara şunu hatırlatmak istiyorum sadece:
Bazı zavallılar eğer bugün yaşananları bir dönemin rövanşı olarak görüyorlarsa ve hatta bir karşı devrim sürecinin başlangıcı olarak değerlendirme gafletine düştülerse şunu beyinlerine kazımalarını öneririm:
Bugün 88 yılına dolduran genç cumhuriyet bir devrim süreci geçirmiştir. İttihat Terakki ile başlayan bu mücadele, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşuyla bir aşamaya gelmiş, hilafet ve saltanatın kaldırılması, yaşamın birçok alanında yapılan devrimler, çok partili yaşama geçme mücadelesiyle süreç sonlanma aşamasına gelmiştir Atatürk’ün sağlığında.

Bugün Atatürk’ün manevi varlığından rahatsız olanlar açıp tekrar tekrar Türkiye Cumhuriyeti tarihini okumalıdır. Bugün yaşadıklarını karşı devrim kazanımı olarak görüyorlarsa sürecin bu kadar kolay olamayacağını rahatlıkla anlayacaklardır.
……
Konuya başka türlü girsem de benim asıl rahatsızlığım Atatürk’ü anladığını sanıp anlamayanlarda…
Atatürk’ü anlamak demek, onu 10 Kasım’da veya resmi bayramlarda anmak veya yokluğunun yasını tutmak, ona yaşananları şikayet etmek demek değildir.
Internet mecralarında Atatürk’e veya onun eserlerine dair paylaşımlarda bulunmak değildir.
Arabasının arkasına K. Atatürk imzası yapıştırmak, ceketin yakasına rozet takmak değildir.
Tek tük yapabildiği yürüyüşlerde Türkiye Cumhuriyetinin kazanımlarını sadece “Türkiye Laiktir, Laik Kalacak” sloganına indirgemek değildir.
Atatürk’ü ilahlaştırmak, Atatürk’ü sevmek demek değildir.

Sadece bunları yaparak ne yazık ki Atatürkçü olunmadığını yaşayarak görüyoruz.

Benim Atatürk İdeolojisinden anladığım; bu topraklarda yaşayan etnik kimliği ne olursa olsun tüm yurttaşların eğitim, sağlık, barınma, istihdam ve sosyal yaşamlarında devletin olanaklarından eşit yararlandığı, inançlarını özgürce yaşadıkları bir sistem yaratmaktır. Vatandaşının bu coğraftada ve bu milletin bir ferdi olarak yaşamaktan mutlu olduğu bir Türkiye yaratmaktır.Eğer bir cumhuriyette halk yoksa o cumhuriyet de yoktur, o eserlere sahip çıkacak vatandaş da.

*
**
******

Bu yazımın ardından İzmir’de bugün yaşanan bir olayın haberini yazıma eklemek istedim.
http://www.gercekgundem.com/?p=415645

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı