BU SAVAŞ KİMİN SAVAŞI?

Türkiye son yıllarda büyük çelişkiler yaşayan bir ülke durumuna düştü. Komşularla “Sıfır Sorun” iddiasıyla yeni ve barışçı bir bakış açısı oluşturmaya çalışan hükümet, sonunda Amerikanın vizyonu doğrultusunda Büyük Ortadoğu Projesinde yeni rol modeline kavuşmuş oldu. Hatta Başbakan’ın kendi ifadesiyle Amerika ile bu projenin Eş Başkanı oldu.

Peki komşularla sıfır sorun ve geçmişiyle hesaplaşan bir devlet konumundan ne oldu da komşusuyla savaşmayı göze alan bir devlet durumuna dönüştü ? Neden herşey öncesinden de daha kötü duruma dönüştü ?

Sırasıyla yazalım…

2003 Irak Savaşı’nda Amerika Türkiye’ye çok güveniyordu. Hatta meclis onayı olmadan Güneydoğu’ya bir sürü Amerikan askeri yığınağı yapıldı. Sonra teskere mecliste oylandı ve o zamanki Ak Partili milletvekillerinin büyük desteği ve CHP’nin bastırmasıyla teskere reddedildi.

Tabi Amerika için bu durum büyük bir şok oldu. Böylesi bir durumu kesinlikle beklemiyorlardı. Tabi bunun hesabını daha sonra kestiler. Sonrası malumunuz… Ergenekon, Balyoz ve diğerleri.

Geçen sene itibariyle bu coğrafya tekrar kaynamaya başladı. Amerikanın yıllarca desteğini alan diktatörlerin yönettiği Kuzey Afrika ülkerinde de bir bir halk ayaklanmaları başladı. Arap Baharı adı verilen bu özgürlük hareketleri en sonunda Amerikanın bölgede tam hakimiyetiyle sonuçlandı. İlk başlarda Libya’ya müdahaleye karşı çıkan Türkiye Başbakanı başta harekat’a karşı çıkmasına rağmen sonra büyük bir manevra ile sonradan fikrinden vazgeçti.

Bu halk hareketlerini fırsat bilen Amerikan güçleri, bu bölgedeki en büyük müttefiği olan İsrail’in büyük çıkarları için baş düşmanı bazı Arap unsurlarını, bir bir bertaraf etti. Artık son yumruğu vurulmalıydı. İsrail’in en büyük baş belası olan Suriye’nin artık Amerikan çıkarlarına göre yola gelmesi gerekiyordu: O da ancak ESAD’ın devrilmesiyle olacaktı.
Tabi tüm bu olaylar olurken Türkiye, üstüne vazife olmamasına rağmen efelenmeye başladı. Uçağımız düşürüldü. Bu arada Türkiye sınırını ele geçiren Suriyeli muhalif güçler savaşı Türkiye’nin koordinatörlüğünde Hatay’dan yönetmeye başladı. Bunların yanında Taliban ve El-Kaide güçleri de ESAD’a karşı Suriye’de çatışmaya halen devam ediyorlar.

Peki ne oldu da Taliban ve El-Kaide güçleri Amerikan ve İsrail çıkarlarına hizmet eder duruma geldi? Yemen, Suudi Arabistan gibi diktatörlüğün alasıyla yönetilen ülkelerin durumuna karşı çıkmayan Amerika, neden Suriye konusunda bu kadar gaddar?

İşte burası çok önemli bir nokta…

11 Eylül’de sonra ve özellikle OBAMA yönetimiyle birlikte ( El altından OBAMA’nın müslüman olduğu bile pompalandı) Amerikan Yönetimi İslam coğrafyasını baskıyla ve savaşla değil, kendi çıkarlarına hizmet edecek liderler yaratıp bu rol modellerle müslüman ülkeri dönüştürme çabası içine girdiler. Tabi bu model’e en uygun ülke Atatürk’ün vizyonuyla kurulan Türkiye Cumhuriyeti, en uygun lider de Tayyip Erdoğan karşılarına çıktı. Tayyip Erdoğan’ın milli görüşten gelmesi, imam hatip mezunu olması, eşi, kızı ve gelinin kapalı olması tüm bu coğrafya için çok önemli argümandı. Bir taraftan da Avrupa ile entegrasyon talepleri Türkiye’yi batılı kimliğinin de yürütülmesine sebep oluyordu.
İşte böylesi durumlar yaşanırken Türkiye’nin bir sınır ilçesine top mermisi düştü ve 5 yurttaşımız hayatını kaybetti. Her zaman olayları değerlendirirken bir olayın failiyle ilgili ilk sorulacak soru : Yaşanan olaydan kim kazançlı çıkacak, kim zararlı çıkacak? olmalıdır.

Suriye Türkiye ile savaşmak isteyecek, ve bizi bu karanlığın içine sokacak kadar geri zekalı olamaz. Peki Türkiye’yi savaşmaya zorlayarak kim avantaj kazanır sorusu çok önemlidir.

O yüzden çok sağduyulu olmak zorundayız. Müslümanlar emperyalist ve siyonist bir tezgahın piyonu durumuna düşürülmek isteniyor. Burada sağduyulu müslümanlara çok büyük ihtiyaç var. Dünyaya demokrasi ve özgürlük getirmek isteyenlerin Irak’ta ve Filistin’de ne yaptığını sanırım unutmuş olamazsınız. Müslüman coğrafyasının özgürleşmesi ile ilgili büyük bir sorumluluk duyuyorlarsa neden Suudi Arabistan’a ve Yemen’e özgürlük getirmiyorlar?