REKLAMI GEÇ

ÇELİŞKİ Mİ, HAKKİKAT MI?

12 Mart 2012 Pazartesi

Pazar günü televizyon kanallarını dolaşırken TV’de Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan bir yetkiliyle tartışan Eser Karakaş’ı gördüm. Yeni Anayasanın masaya yatırıldığı bir toplantıda Diyanet İşleri Başkanlığının sadece sünni mezhebini kabul eden anlayışı tartışılıyordu. Toplantıyı düzenleyen kuruluşun Yazarlar ve Gazeteciler Vakfı olduğunu, toplantının ise her yıl düzenlenen Abant Toplantıları olduğunu farkettim.

Fikirsel düzlemde içeriği akademik olmak kaydıyla her kesimden görüşlerin paylaşıldığı, tartışmaların yaşandığı bir platform toplantısıdır Abant Toplantıları. Bu yıl ele aldıkları konu ise yeni anayasa ve inanç özgürlüğü. Bu tartışmaların toplantıyı düzenleyen kitleye ait bir TV kanalında da canlı yayınlandığı görünce şaşkınlığım bir kat daha arttı. Çünkü fikren tartışılan konular tümüyle kamuoyunun önünde cereyan ediyordu. Saydamlık ve şeffaflık konusunda sürekli eleştiriye maruz kalan hareketin, bir think thank organizasyonu gibi davranması ve bunu kamuoyuyla paylaşması, değişen Türkiye’de fikri egemenliğin de nasıl vücut bulduğunun çok önemli bir göstergesi. Türkiye’nin böylesi yaklaşımlara ve paylaşımlara her zamankinden daha fazla ihtiyaç var.

Fikren ve ilmen özgürlüğü, ilerlemeyi savunduğunu bu tür toplantılarla ortaya koyan hareketin bir diğer kanalında ise yukarıda övdüğümüz davranışların tam tersi bir durum yaşanmaktaydı. Daha yargılaması tamamlanmamış insanlara karşı yürüttükleri kara kampanyayı yürütenler de, senaryosu oldukça niteliksiz biçimde hazırlanmış filmlerle kendilerini savunacak donanıma sahip olmayan insanları itibarsızlaştırma ve kamuoyunda suçlu ilan etmeye çalışanlar da, fikirsel yaşamı önemseyen ve bu yüzden Abant Toplantısı yapan kitlenin içinden değil miydi? Peki bu çelişki değil midir?

Kimsenin kimseye bir yaşam biçimi dayatmadığı sürece ve tüm özgürlüklerin sonuna kadar yaşanması gerektiğini savunuyorum. Statüko ve vesayet değil, özgürlük, değişim ve ilerleme Türkiye’yi istediği hedefe götürecektir. Vesayet ve statükonun ortadan kalktığını savunarak aslında şekil değiştirdiğinin üzerini örtmek ve bunu da kimsenin yemeyeceğini düşünmek büyük bir yanılgı olur.

Tüm ümidim samimiyet çerçevesinde tüm sorunları çözmek ve 85 yıldır ıskaladığımız büyük millet olma vizyonunu harekete geçirmek. O yüzden buna kim hizmet ediyorsa arkasında durmak boynumuzun borcu.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

hamza KAYA   -  Bağlantı 6 Nisan 2012, 01:16

sevgili dostum görüşlerine aynen katılıyorm.ancak işte kurultaylar başladı.bugün buldanın kongresi ni hep beraber yaptık.katılımı gördün.yine sen ben bizimoğlan.senin benim hayallerimiz nasıl gerçekleşecek.ben ce hep kendimizi kandırıyoruz.konşmacılar [adnan abi hariç ]bir sonraki seçilmelerinin hesabında.halkımız yok.gençlik yok.işçi köylü öğrenci yok.biz bu hayallerimizi kiminle başaracağız.bi yerde hata var ama sanırım biz onu hala göremiyoruz.ben buldum.biz birbirimizi sevmeyi unutmuşuz.saygılarımla.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı