REKLAMI GEÇ

ENERJİ NEREYE KOŞUYOR?

8 Ocak 2013 Salı

             Bizler her ne kadar yerel bir internet gazetesinde  yazsak da bazen ülkemizi ilgilendiren gelişmeleri  bu köşelere taşımak da sorumluluğumuzda.  Geçen haftalarda yapılan  ve TÜSİAD tarafından organize edilen World Energy Outlook 2012″ raporu sunumundaki bazı önemli konuları köşeme taşıyacağım. Konu metni www.enerjienstitusu.com adresinden alınmıştır.

(TÜSİAD) katkısı ile IEA( Uluslararası Enerji Ajansı) tarafından yıllık olarak hazırlanan “World Energy Outlook 2012″ raporunun Türkiye tanıtımı yeni yıla girilmeden yapıldı. Bu sunumda küresel enerjinin temellerinin ciddi olarak değiştiği, şimdiye kadar düşünülen bazı trendlerde önemli değişmeler olduğu vurgulandı.  Bu gelişmelerin üç faktörden meydana geldiğini dile getiren Uluslararası Enerji Ajansı Başekonomisti Dr. Fatih Birol, bu üç unsurdan ilkini hiç beklenmedik, sürpriz bazı ülkelerde önemli petrol ve doğalgaz üretim artışlarının gündeme gelmesi olarak gösterdi. Bu ülkelerin ABD, Kanada ve Irak olduğunu dile getiren Birol, “Irak neden sürpriz bir ülke diyeceksiniz. Şundan sürpriz bir ülke. Irak, diğer Ortadoğu petrol zengini ülkelerle karşılaştırdığınız zaman, orada yabancı yatırıma müsaade eden tek ülke. Diğer ülkelerde petrol pazarlarına yabancının girmesi anayasal olarak yasaktır” dedi.

Birol, ikinci unsur olarak Fukişima sonrasında birçok ülkenin nükleer enerji politikasını değiştirdiğini, bu ülkelerden Almanya, İsviçre ve İtalya’nın nükleere kapısını kapattığını vurguladı. Japonya’da ise nükleer enerjinin payının Fukişima öncesine kadar düşünülen paydan çok daha düşük olacağını ifade eden Birol, özellikle OECD ülkelerinde nükleere rüzgârın tam arkasından esmediğini söyledi. Üçüncü olarak “dipten gelen dalga” olarak nitelendirilebilecek enerji verimliliğinin sayılabileceğini vurgulayan Birol, bu konuda birçok ülkenin son derece önemli adımlar attığını kaydetti. Bu kapsamda yine Avrupa Birliği’nin enerji verimliği direktifini kabul ettiğine işaret eden Birol, “Bu da birçok konuda beyaz eşyadan tutun da elektrik santrallerine kadar çok ciddi yaptırımlar getirecek” dedi. Birol, böylelikle bu üç faktörün, enerji piyasalarında önemli değişikliklere yer açacağını kaydetti.

PETROL FİYATLARI DÜŞMEYECEK

Petrol fiyatları konusuna da değinen Birol, “Dünya fiyatlarına baktığımızda, tarihteki en yüksek petrol fiyatları ile karşı karşıyayız” dedi. 2008 yılı kasım ayı sonunda World Energy Outlook sunumunun yapıldığında, petrol fiyatlarının 35 dolar olduğuna işaret eden Birol, “O zaman şunu demiştim. Türkiye ve diğer ülkelerin 3 haneli petrol fiyatlarına alışması lazım. Ucuz petrol devri bitti. O zaman 35 dolardı. Şimdi ise eğer ciddi bir resesyon, ekonomik bir dalgalanma olmaz ise fiyatların yüksek kalacak ve bunun da etkilerini Türkiye gibi ülkelerin düşünmesi lazım” dedi.

ABD’DE GAZ FİYATLARI 5 KAT UCUZ

Birol, en büyük dalgalardan birinin de doğalgaz fiyatlarında olduğuna, Avrupa’da doğalgaz fiyatlarının ABD’den 5, Japonya ve Asya’daki fiyatların ise 8 misli fazla olduğuna dikkat çekti. Bundan sadece 5 yıl önce ABD, Avrupa ve Asya’daki doğalgaz fiyatlarının hemen hemen eşit olduğunu dile getiren Birol, bu durumun bazı ülkeler için olumlu ve olumsuz etkilerinin olacağını kaydetti.

YEŞİL ENERJİ YATIRIMLARINDA DÜŞÜŞ

Yenilenebilir enerjinin ise dünyada zor günlerden geçtiğini ve her yıl enerji yatırımlarının arttığına işaret eden Birol “Son 10 yılda yenilenebilir enerjiye yapılan yatırım her yıl artmıştı. İlk defa 2012′de bir düşüş görüyoruz. Bunun finansal kriz ve ülke politikaları gibi birçok nedeni var. Buna bağlı olarak da karbondioksit emisyonlarında tarihi bir yükselme gördük. Bu da tabi kötü bir haber” değerlendirmesinde bulundu. Dünyada bugün 1.3 milyar insanın elektriğinin olmadığına dikkati çeken Birol, özellikle Afrika, Hindistan, Pakistan ve Bangladeş’te bunun ciddi bir sorun olduğunu, Türkiye olarak odaklanılması gereken konulardan birinin de, bu ülkelerde elektrik santral yatırımları olabileceği olduğunu kaydetti.

SU KRİTİK BİR FAKTÖR OLACAK

Diğer taraftan su ve enerji arasındaki ilişkinin gittikçe yakın fakat zor bir hale geleceği öngörüsünde bulunan Birol, “Su kullanımının yüzde 15′i enerjiden kaynaklanıyor. Santraların soğutulmasından tutun, bioyakıtların üretilmesine kadar yüzde 15 artacak. Bu şu demek. Bundan sonra enerji projeleri yapılırken. Suyun o projeye yakınlığı artık çok önemli ekonomik kriterlerden biri olacak. Şimdiye kadar enerji projesi yaparken maliyeti, yatırımı, işçilik ücretleri düşünülüyordu. Artık suyun da kritik bir faktör olduğunu göreceğiz” mesajını verdi.

ABD EN BÜYÜK GAZ ÜRETİCİSİ

ABD’deki petrol ve doğalgaz konusunu da değerlendiren Birol, ABD’nin, 2017 yılında Suudi Arabistan’ı geçerek dünyanın en büyük petrol, 2015 yılında ise Rusya’yı geçerek dünyanın en büyük doğalgaz üreticisi haline geleceğini söyledi. Son üç yılda ABD’nin petrol üretiminin bir Kuveyt kadar arttığını belirten Birol, sonuç olarak ABD’nin 10 yıl içerisinde dünyanın bir numaralı petrol ve gaz üreticisi haline gelebileceği öngörüsünde bulundu. Birol, ABD’de kayagazı dolayısı ile 650 bin yeni iş sahası oluştuğunu söyledi.

PETROLÜNÜN YÜZDE 90′I ASYA’YA

Bu durumun da birçok denklemi değiştireceğinin altını çizen Birol, değişimlerden birinin de Ortadoğu ile ilgili olduğunu kaydetti. ABD’nin petrol ithalatında Ortadoğu’nun ciddi bir rol oynadığını hatırlatan Birol, “Bu gelişmeler sonucu çok yakın zamanda ABD’nin artık Ortadoğu’dan petrol ithal etme zorunluluğu kalmayacak. Buda petrol piyasaları için önemli bir sonuç” diye değerlendirdi. Ortadoğu’daki petrolün yarısının doğuya, yarısının ise batıya gittiğini hatırlatan Birol, “Bu gelişmelere bağlı olarak tahminimiz, Ortadoğu petrolünün yüzde 90′ı Asya’ya gidecek. Yüzde 10′u dışarıya. Özellikle Körfez ülkeleri ile Pekin ve Yeni Delhi arasında çok önemli ticaret bağlantısı kurulacak petrole bağlı olarak. Bu da yeni ticaret bağlantılarını da geliştirecektir” dedi.

PETROLÜN YARISI IRAK’TAN

Birol, bu seneki raporda ülke olarak Irak konusunu incelediklerini ve Irak’ın günde 3 milyar varil olan petrol üretiminin, 2020′de bunu 6 milyar, sonra 8 milyar varile çıkartabileceğini düşündüklerini açıkladı. Bu tahminlerin gerçekleşmesi halinde, önümüzdeki 20 yılda dünya petrol üretimindeki artışın yüzde 45′inin sadece Irak’tan geleceğini dile getiren Birol, “Yani önümüzdeki 20 yılda dünya petrol piyasasına girecek iki petrol varilinden biri Irak’tan gelecek” dedi. Irak’ta çok zengin petrol yatakları bulunduğunu dile getiren Birol, ülkede yıllarca arama yapılmadığını, şimdi aramalar yapıldığını ve böylelikle rezervin artacağını kaydetti. Bunun yanı sıra maliyetin de daha düşük olduğunu ifade eden Birol, “Örneğin Rusya’da 1 varil petrol maliyetinden 12 kata daha ucuz Irak’ta petrol saha maliyeti” dedi. Irak’ta petrol rezervinin artması ile birlikte zenginliğin de artacağına işaret eden Birol, “15 yıl sonra zenginlik açısından yanımızda bir Suudi Arabistan olacak” benzetmesinde bulundu.

Doğalgazda ise çok büyük değişimler olduğuna işaret eden Fatih Birol, bu kapsamda kayagazı üretimi ile doğalgazda ciddi artışlar olacağını, yeni üretim artışları geleceğini ve yeni oyuncuların çıkacağını, bu gelişmelerden ise ABD, Kanada, Avustralya ve Polonya’nın ihya olacağını, artık gaz ithal etme zorunlulukları kalmayacağı için bu ülkelerde paralarının ceplerinde kalacağını söyledi.

GAZ İTHALATÇILARI ZARAR GÖRECEK

Bu işten geleneksel doğalgaz ihracatçılarının zarar göreceği tahmininde bulunan Birol, “Bunun nedenlerinden biri gaz ihracat volümleri azalacak. İkinci ve daha önemlisi gaz fiyatlarında ciddi indirimlere gitmek zorundalar. Nokta. Başka bu işin kurtuluşu yok. Çünkü, şöyle düşünün mahallenizde bir süpermarket var. Sütünüzü, elmanızı oradan alıyorsunuz. Başka bir yer çok uzaktaysa, sütü istediği fiyata satabilir. Elmanın kalitesi pek iyi olmayabilir. Ancak aynı mahalleye beş süpermarket daha açılırsa, rekabet olacak. Yani geleneksel ihracatçılar piyasada kalmak istiyorlarsa fiyatları düşürmek zorundalar. Bunu yapan ülkeler var, ancak hala daha ABD ile Avrupa arasında doğalgaz fiyatında 5 misli fark var” diye konuştu.

Birol, petrole bağımlı doğalgaz fiyatlarının sürecinin, artık miyadının yakın bir zamanda dolacağını ve daha çok Pazar fiyatlarının gaz fiyatlarına yansıdığının görüleceği öngörüsünde bulundu. Elektrik konusunda ise Birol, elektrikte kömür payının azalacağını, bununla birlikte dünya elektrik üretiminde kömürün bel kemiği olmaya devam edeceğini, nükleer enerjide ise büyümenin düşeceği tahmininde bulundu.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı