REKLAMI GEÇ

SİZ DAHA FAZLA NE VERECEKSİNİZ?

16 Ağustos 2010 Pazartesi

Ülkemiz 1980 süreci harici hiçbir dönemde olmadığı kadar kutuplaşmayı yaşıyor. Birinin savunduğunu diğeri reddetiyor, ister istemez doğru olarak inandıklarımızdan bu kutuplaşma yüzünden bazen vazgeçme veya unutma durumunda kalıyoruz. Memur Kemal Efendi, işçi Tayyip meselesinin geldiği son aşama budur.

Peki aklıselim insanlar olarak Türkiye’nin böyle bir duruma düşmüş olmasından kim rahatsız olmuyor acaba? Galatasaray – Fenerbahçe ezeli rekabetine bile taş çıkartacak kadar siyasi fanatizm neden bu kadar üst seviyeye çıktı?

Bir tarafta devletle iç içe girmiş, cemaat desteğini arkasına almış, devletin her türlü imkanlarını kullanan bir siyasi parti, diğer tarafta da örgütlü ve takım çalışmasını beceremeyen, sinerji yaratmaktan uzak fakat ortalığı da boş bırakmamaya çalışan, çabalayan diğer siyasi partiler.

Yine bilindik manzara bu süreçte de karşımıza çıktı : 45 derece sıcaklıkta kömür dağıtımına başlandı. İktidar partisini anlamak mümkün değil: Eğer savunduğun değerlere güveniyorsan, doğruluğundan, dürüstlüğünden şüphen yoksa; vizyonuna, gücüne, milletle olan bağına ve garibanları kolladığına inanıyorsan neden 45 derecede ve seçim önünde devlet eliyle millete rüşvet manası taşıyan işler yaparsın?

2002’de iktidar olduklarından sonra çok başarılı işlere de imza attı hükümet. Örneğin çalışanlar arasındaki sosyal güvenlik ayrımını(ayıbını) ortadan kaldırdı. En üst düzeyden prim ödeyen bir SSK’lı devletin hastanesine gidemiyordu. Diğer taraftan KÖYDES diye bir proje devreye girdi ki köylerin birçok problemini çözüm üretmek için çalışıldı, TOKİ’ler vasıtasıyla gelir düzeyi düşük vatandaşlara konutlar üretildi.

Şimdi bunun gibi millete doğrudan faydası olan icraatleri artırarak hem ülkeye hem de halka fayda sağlayacakken, 8 senedir de ülkeyi tek başına yönetirken ve diğerlerinden farklı olduğunu sürekli savunan bir parti olarak, Avrupa demokrasilerini kendine önder edinmiş ve her seferinde bunu örnek gösteren bir anlayış olarak kömür dağıtmak, buzdolabı dağıtmak, el altından nakit para dağıtmak, kahve dağıtmak çok dramatik ve tümüyle savunduklarıyla çelişen bir durumdur. Hele bir de milletin ortak değeri olan dinimizi siyasete malzeme yapmak, çelişkilerin en büyüğüdür.

İktidar partisinin konuştuklarına ve savunduklarına baktığınızda icraat sezonu tamamlanmış görünüyor. Bu gidişat iktidar partisini daha da çözümsüzlüğe ve ülkenin daha da zor koşullara doğru yönelmesine sebep olacaktır.

Gelir dağılımındaki adaletsizliği nasıl ortadan kaldırımımın yerine millete siyasi rüşvet vererek oyuna talip olma methodolojisiyle iktidarını sürdürme çabası elbet birgün yeterli olmayacaktır.

Varoşlarda açlık ve sefalet içinde yaşayan insanımız verilen yardımlar karşısında oyunu sattığını düşünmektedir. Çünkü kendinden oy isteyen diğer partilere “siz daha fazla ne vereceksiniz” sorusunu sormaktadır. Bu çürümenin başladığının ifadesidir. Artan yoksulluk, toplumda ahlaki bozulmayı ve yozlaşmayı ne yazık ki hızlandırmaktadır. Bu kötülük zamanla toplumun içine iyice sirayet edecek ve toplum düzenini, millet olma bilincini tehdit edecek hale getirecektir. Gerçi bu durumda da cemaatlere güvenebiliyor olabilirler ama onun da ne kadar yeterli olacağını zaman içinde göreceğiz.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı