REKLAMI GEÇ

UYU DA BÜYÜ !

22 Temmuz 2010 Perşembe

Ruslara Mersin’de nükleer santral yapma izni, AKP’nin desteği ile onaylandı. Ama onayı verenler herzamanki gibi neyi onayladığını bilmeden veya onayının hangi bedeli doğuracağını hesap etmeden desteklediler.

Türkiye, son dönemde Nükleer Enerji konusunda önemli mesafeler katetmeğe çalışsa da yetkin ve bilgi sahibi olmayan kadrolar tarafından maceraya sürüklenmektedir. 2008 yılında nükleer santral ihalesi yapıldı ve ihaleye sadece 1 firma katıldı. Tek firmanın ihaleye girmesi – o da Rus firmasıydı – süreci kilitledi. Tabi ne olduysa bundan sonra oldu: Birgün Putin ile Erdoğan masaya oturdular ve 2 ülke arasında Mersin- Akkuyu’da nükleer santral yapılmasıyla ilgili anlaşmayı imzaladılar. Anlaşmanın içeriği uzun süre kamuoyundan saklanarak TBMM’de AKP desteği ile geçerek Abdullah Gül’ün onayı ile yasalaştı.

Şimdi Türkiyeyi neler beklediğini kısaca özetleyelim:

• 15 yıl boyunca Rus şirkete alım garantisi verdik. Şu anda rüzgara, suya, jeotermale 6,5 cent/kwh verirken, rusların ürettiği nükleer elektriği dünya ortalaması 4,5 cent/kwh olmasına rağmen 12,35 cent/kwh’ten alacağız. Yani tam 2 kat daha pahalı. Üstelik 15 yıl boyunca trink olarak.

• Santralin güvenilirliği ve teknik çalışmasıyla ilgili herhangi bir belirleme veya denetleme şansımız olmayacak. Yani adamlar grafit soğutmalı bir PWR üretiyorlarsa yok kardeşim ben döteryumlu isterim deme şansımız yok. Yani adamlar önümüze hangi yemeği koyarlarsa yemeğe mecburuz.

• Doğalgazımızın %64’ü Rusya’dan gelmektedir. Elektriğimizin de %50’den fazlası doğalgazdan üretildiğine göre bir de nükleer enerjiden elektrik de sürece eklenirse göbeğimizi iyice Ruslara bağlamış olacağız. Zaten bu haliyle bile haddinden daha fazla bağımlıyken, nükleerin de devreye girmesiyle Ruslara tam manasıyla enerji bağımlısı haline dönüşeceğiz. Yarın kalkıp rusların “biz boğazları istiyoruz” dediklerin de hayır deme şansımız ne kadar olacak, taktir sizin.

Konuları uzatmak mümkün; anlaşmayla ilgili en az 30’a yakın madde var ki içler acısı.

Sonuçta geldiğimiz nokta şudur :

Bu anlaşma bir teslimiyet anlaşmasıdır. Hiçbir yetkili kurumdan görüş ve değerlendirme alınmamıştır. Bu işin tekniğinde ve düzenlemesinde tek yetkili olan TAEK (Türkiye Atom Enerjisi Kurumu) bu süreçten uzak tutulmuştur. Kurumda görev yapan nükleer enerji mühendisliği mezunu doktoralı bazı daire başkanları görevden alınmış ve yerlerine sosyal hizmet uzmanı kadrosundan gelen daire başkanları atanmıştır. Bu yasa hükümet tarafından meclise jet hızıyla getirilerek, milletvekillerine konu üzerinde inceleme ve değerlendirme fırsatı vermeden yangından mal kaçırılır gibi tüm çabalara rağmen yasalaştırılmıştır.

Şimdi sıra halkımızda. Ya bu teslimiyet anlaşmasına karşı duracaklar ya da uyuyup da büyümeye devam edecekler, ta ki birgün eyvah dediklerinde geç kaldıklarını anladıkları güne kadar……

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı