REKLAMI GEÇ

BELEDİYECİLİK 3

21 Mart 2019 Perşembe

Bu yazı dizimin de son yazısına ulaştık, değerli okurlarım. Belediyecilik konusunda en az iki düzine daha yazı çıkarabilirim ama, kültür ve sanat yazıları yazma görevimden fazla uzaklaşmam doğru olmaz kanısındayım. Zaten şehircilikle ilgili yazılarıma, yerel seçimler arefesinde olduğumuz için bir kaç aydır ağırlık veregeldim. Şehircilik yazıları da aynı zamanda kültür yazıları sayılabilir ve bu nedenle bir süre daha bu konuya ağırlık verebilirim. Öte yandan belediyecilik yazılarımın daha az sayıda okura hitap edeceğini düşündüğüm için, bu kadarla bırakmayı uygun buldum.

BELEDİYELERDE HALKLA İLİŞKİLER
Halkla ilişkiler özellikle küçük ve orta boy belediyelerde çok yoğun ve samimiydi, sanırım hala da öyledir. Yöneticileri zorlayan önemli bir dengeleme sorunu vardır: Bir yandan halkın nabzını tutmak durumundalar, bir yandan da; eşgüdüm, planlama, örgütleme ve denetleme gibi asli görevlerini yapmak zorundalar. Halkla ilişkiler partililerle ilişkileri de kapsadığından, belediyeleri fazlasıyla günlük kişi ve grup isteklerine bağlı kılabilir. Bu durumda belediyenin çalışma düzeni ve başkanlık programı bozulmaya yüz tutar. Bu isteklerle her gün başa çıkmak zorunda olan yöneticiler, yıpratılmaya açıktır. Çünkü onlar muhaliflerce partizanlıkla suçlanırken, partililerce de ihanetle suçlanabilir.

POLİTİK İLİŞKİLER
Belediyelerde politik ilişkiler; taraf ya da muhalif partililerle belediye meclisi içinde ve dışında ve diğer kamu yetkilileri ve hükümet üyeleriyle olan ilişkileri içerir. Buradaki olası sorunlar; belediye meclisindeki uyumsuzluklar, farklı partinin kurduğu hükümetle ilişkilerdeki sorunlar ve muhaliflerce yapılan partizanlık ve yetersizlik suçlamalarıdır. Politika yapmanın partizanlık yapmak olmadığını anlamalıyız. Bir belediye daha çok oy aldığı bir semte orantısız oranda daha çok hizmet götürüyorsa, bunun adı partizanlıktır. İşe alımlarda taraftar olanı, daha ehil olup ta taraftar olmayana yeğliyorsa, bunun adı da partizanlıktır. Öte yandan hizmet bir semte, önceliklerin doğru saptanması sonucu önce ya da daha çok götürülüyorsa, bunun adı belediye politikasıdır. Yani politikadır ama partizanlık değildir.

HİZMET ANLAYIŞI
Hizmet anlayışı; belediyede görev yaptığım doksanların ilk yarısında bile, ilgili mevzuatın ilerisine geçmiş durumdaydı. İlgili mevzuat derken; erken Cumhuriyet döneminde ve 14.4.1030 tarihinde, 1471 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiş olan 1580 sayılı Belediyeler Kanunu’nu kastediyorum. Bu yasadaki belediye görevleri kapsamı, daha o zamandan yetersiz kalmış durumdaydı. Çünkü belediyelerimizin hizmet anlayışı yıllar içinde gelişmişti. Sosyal ve kültürel etkinlikler yani sosyal belediyecilik, tanzim satışları ve ekmek gibi belli alanlardaki üretim çabaları, hizmet anlayışına dahil olmuştu. İşsizlikle mücadele, pratik ve temel eğitim, sosyal sigorta, yöre kalkınmasına katkı gibi etkinlikler de belediye hizmetleri kervanına katılmıştır ya da katılmaya adaydır.

DİĞER KAMU KURULUŞLARIYLA İLİŞKİLER
Belediyelerin ve yöneticilerinin diğer kamu kuruluşları ve mülki amirlerle iyi ilişkiler kurmaları elzemdir. Politik görüş ayrılıkları mülki amirlerle belediye başkanlarının arasını açabilir. Bu durum, belediyenin etkin çalışmalar yürütmesini zora sokar. Her koşulda belediye başkanlarının, aynı ilin valisiyle ya da aynı ilçenin kaymakamıyla iyi ilişkiler kurmayı başarması; belediyenin işlerini kolaylaştırır ve olanaklarını genişletir. Mülki amirler ve belediyelerin bağlı olduğu bakanlıklar, belediyeler üzerindeki idari vesayeti oluşturur. Belediyeler, onların üstü ve denetçisi olan bu vesayet unsurlarıyla da uyumlu çalışmak zorundadır.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı