REKLAMI GEÇ

TOPLUMSAL DİRLİĞİMİZ İÇİN

18 Eylül 2016 Pazar

Birey iç barışını kurar, bunun için de kristalize olmuş bir açık kişilik haline gelir. Aile iç barışını kurar; bunun için de bir antik tapınağın sütunları gibi hem bir arada hem de birbirine dayanmadan ayrı durmayı öğrenir. Çocuklar iç barışını kurar, ebeveynleri onların ok, kendilerininse yay olduğunu kabullenince ve okun en ileriye gitmesi için yayın daha bir bükülmesi gerektiğini fark edince. Sülale iç barışını kurar, paylaşmayı ve dayanışmayı öğrenince. Mahalle iç barışını kurar, birbirinin konumlanma haklarını koruyarak ve kimseyi aç yatırmayarak. Kent iç barışını kurar, planlamaya inanıp, kaynaklarını en verimli ve hakça kullandığında. Doğal çevre iç barışını kurar, insanlar ona yenilenme ve kendini sürdürme şansı tanıdığında. Ülke iç barışını kurar, fırsat eşitliği ve doğayla uyumlu insanca yaşamayı egemen kılınca. Bölge iç barışını kurar, o bölgedeki tüm ülkeler böyle olunca ve kendi halkına layık gördüğü güzellikleri diğer halklar için de isteyince. Dünya iç barışını kurar, böyle ülkelerden oluşma sonucu emperyal emelleri, açgözlülüğü ve savaşla beslenen düzenleri bırakınca.

TOPLUMSAL DİYALOĞUN SAĞLANMASI
Bu konuda bir hayalim var: Toplumsal diyalog platformları oluşturulsa ve orada toplumun her kesim, inanç ve görüşünden insanlar bir araya gelse nasıl olur? Bence son derece yararlı olur ve ancak şu koşulların sağlanmasıyla başarıya ulaşabilir: Önce herkes sırayla ve verili sürede kendi görüşlerini ve karşı görüşlere eleştirilerini paylaşacak. Söz kesilmeyecek. Anlatan dinlenilecek. Grup terapi teknikleri de yarar sağlar. Samimi ve yapıcı olunacak. Sonra sırayla, verili sürede herkes kendisinin ve temsil ettiği görüş. grup vb.nin özeleştirisini yapacak. Herkes saygılı ve istekli olmalı.

SİYASET DİLİNİN DÜZELTİLMESİ
Eğitim ve kültür temel sorunumuz. Ulusal olmalı ve Tarih – kültür varlığımız sağlam bir dil temelinde iyi işlenmeli. İyi örnek sergilemek de bize uygun ve iyi bir eğitimdir. Davranışta ve dilde iyi örnek sergilemek. Hele ünlü kişilerce ve siyasilerce.

Gelelim siyaset diline. Sokakta ve her yerde. Hele TBMM’de. Biz de örnek midir siyaset dili? Hele kullanılan kavramlar! Niye ‘Muhalefet’? Niye ‘İktidar’? Muhalefet değil de ‘denetimci katılım’ desek? İktidar sözcüğü yerine ‘ Ulusa hizmet’ desek? Neler değişirdi o zaman kafalarda… Muhalefet, ‘ak’a kara ‘kara’ya ak demekten mi ibaret? Ya iktidar sözcüğü ve kavramı? Güç kavramıyla doğrudan ilintili. Tahakküm de çağrıştırmıyor mu? İyiye ve güzele varmak için dili özel kullanmak gerekir. Ne dersiniz?

İNSANIMIZI İYİYE KILAVUZLAMAK
Bir insanı ya da insan grubunu daha iyiye, doğruya ve güzele mi kılavuzlamak istiyoruz? Onu ya da o kitleyi önce – başka türlü olamazlığının ışığında – olduğu gibi kabul edebilmeliyiz. Bu, her şeyini olumlu görmek değildir. Ancak olduğu gibi kabul edebildiğimizde ve bunu gösterdiğimizde, aramızdaki iletişim ‘savunucu iletişim’ olmaktan çıkar ve birbirini gerçekten dinleme, anlamaya çalışma başlar kanısındayım. İkna etmenin yolları döşenmiş olur.

‘Savunucu İletişim’ kavramını tanımlayalım: İnsanın günlük yaşantısında karşılaştığı bazı olaylar ve durumlar kendisini korumasını gerektirebilir. Böyle durumlarla karşılaşan kişi kendisini korumak için savunucu bir iletişim içine girer. Çünkü karşısında, kendi benliğine saygı göstermeyen, kendisini savunamaz ise onu ezecek saldırgan kişi ya da kişiler vardır. Bu durumda kişi bütün gücü ile kendisini savunmaya çalışır.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı