REKLAMI GEÇ

10 EKİM ‘PAZAR’: ANKARA’DA!

10 Ekim 2016 Pazartesi

O gün ağır yaralanıp sonradan hastanede ölenlerle birlikte toplam 102 kişi yaşamını yitirdi.

Ertesi günün tüm gazeteleri en büyük puntolarla;

“Lanetliyoruz” “Alçaklar”, “An-Kara”, “Katil Kim”, “Barış İçin Yastayız”, “Lanet Olsun”, “Kalbimize Bomba”, “Alçaklık”, “Türkiye’ye Tuzak” “Acımız da Öfkemiz de Büyük”… başlıkları attılar.

Kimisi 86 ölü, kimisi 95 ölü bilgisi veriyordu. Yaralı sayısı daha da muhtelif…
***
Siyaset piramidi Ankara’da en tepeden başlayarak ayak sürüyen bir demeç verme tepkisi gösterdi.

Cumhurbaşkanlığından yapılan yazılı açıklamanın dışında, Erdoğan ilk kez tam 4 gün sonra, Finlandiya Cumhurbaşkanı ile birlikte basın karşısına çıktı. Muhalefet, kamuoyu ve basın organlarında dillendirilen siyaset mekanizmasındaki sorumluların istifa etmesi gerektiği çağrılarına olumsuz bir yanıt içeren o basın toplantısında söyledikleri, “şiddetle kınıyorum”, “sorumlular bulunacak” “teröre geçit vermeyeceğiz”, bizi bölmek istiyorlar”, “hedefleri iç savaş çıkartmak”… türü yazılı açıklamasındaki argümanları dile getirmenin ötesine geçmedi.

Katliamın idari sorumlusu olarak görülen İçişleri Bakanı Selami Altınok, Adalet ve Sağlık Bakanlarıyla yaptığı basın toplantısında istifa etmeyeceğini açıkladı. Bakana yöneltilen istifa sorusunu, Adalet Bakanı Kenan İpek, henüz ölülerin bedeni soğumamışken gülerek izledi.

Diğerleri?

Çok önemli değil. Her zamanki hamasi açıklamalar.

Başbakan, kabinesini kendi münasebetsizliklerinden korumaya çalıştı.

Muhalefet liderleri alışıldık taziyeler, birlik, bütünlük ve demokrasi demeçleri verdi.

Saldırıya uğrayan mitingin düzenleyicilerinden HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş o günün en masum lideriydi.
***
Oysa miting tek kelimeyle Türkiye’nin son yıllarda tanık olmadığı ölçüde birleştirici kitle etkinliğiydi.

Her düşüncenin, her politik görüşün ve her yaşam tarzının kendine yer bulduğu bir toplantıydı.

Her şey bir yana, Türkiye solunun o güne değin en etkili kendini ifade edişi sayılan 7 Haziran 2015 seçim sonuçlarından sonra alanlara çıkıp bunu tescil etmeye hazırlandığı çok önemli bir kitle gösterisiydi.

Kimileri için ise oldukça ürkütücüydü.

Kan donduran bir çoğalma gücüydü.

Her yerden; Edirne’dan Kars’a, Artvin’den Hatay’a uzanan bir yollara dökülüş örgüsüydü.

Parlamentoda yarım asırı aşan bir mücadeleler döneminin, tarihinin varoluş öyküsüydü…
***
O gün sadece 102 kişinin kanı Ankara Garı önündeki toprağı sulamakla kalmadı.

Türkiye güçlü bir kırılma yaşadı. Bu gün hala o kırılmanın yarattığı etki sarmalındayız.

İhtimal, ülke geleceğine göz dikenler bu sarmalın yarattığı anafordan sonuna kadar faydalanmakta kararlı.

O nedenle hala 10 Ekim 2015 saat 10.04’ün dehşet ve korku rüzgarını arkalarına almış, ha bire koşuyorlar.

Hangi yöne, neyin uğruna ve neyi feda ederek, neyin üzerine basıp koştuklarını hesaplamadan?
***
Nereye kadar?

Bunun yanıtını korkarım yaşayarak öğrenmeye devam edeceğiz!

 

Not: Bir dostumuzun uyarısıyla bu notu ekliyorum. 10 Ekim 2015 tarihinde günlerden Cumartesi’ydi. Ama ben 1969 “Kanlı Pazar”ından başlayarak, 1 Mayıs 1977 katliamı dahil tüm tüm kanlı hafta sonu saldırı ve ölümlerini sembolik olarak ifade etmek istedim. “Kanlı Pazar”lara atıfta bulunmak için yıl belirmeden sadece “10 Ekim ‘Pazar'” başlığı ile metafor oluşturdum . Açıklama ihtiyacını uyaran arkadaşımıza ayrıca teşekkürler!

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı