REKLAMI GEÇ

ARTIK KENTİ YAZMAK GEREK

17 Kasım 2015 Salı

Aylarca Türkiye seçim gündemi üzerine yazdık.

Yerel haber diyebileceğimiz hiçbir gelişmeyi neredeyse köşemize taşımadık.

Önemsediğimiz gelişmeler içinde, siyasetin seçim malzemesi olmaktan uzak kaldığı için, eski Endüstri Meslek Lisesi taş binaları ile ilgili yargı kararına ilgi gösterdik.

Bu arada Denizli Turizmi üzerine devam eden belgesel dizi yazılarımıza verdiğimiz bir aylık aradan sonra yeniden başladık. Eylül ayı içinde yapılmış bir röportajı, ardından TÜRSAB ikinci Başkanını turizm yazılarımıza konuk ettik.

***

Şimdi kente dönme zamanı.

Kentin yerel yönetimleri, faaliyetleri, çalışmalarının sonuçları gibi pek çok konuya eğilme zamanı.

Örneğin, Denizli Büyükşehir Belediyesi’nin bir aya yakın zamandır teleferikle yatıp teleferikle kalkan basın bültenlerini şöyle bir harmanlayıp başka bir gözle irdelesek fena mı olur?

Ya da Pamukkale kuzay kapısına yeniden yapmaya çalıştıkları giriş-çıkış düzeneği ve satış dükkanları ile ortasında yer alacağı düşünülen yürüyüş yoluna ne dersiniz? Neden önemli? Birkaç yıl önce uzay çatıları yıkarken bin bir çeşit kulp takanların, aynı planla hala yerinde duran güney kapısı uzay çatılarına neden ses çıkarmadıkları bir muamma. Ve diğerleri…

Bir başka örnek; Acıpayam’daki son bir yıllık trafik telefatının çetelesini tutan olmuş mudur acaba? Neredeyse her gün, olmadı haftanın birkaç günü kazasız geçmiyor Acıpayam’da. Bu sadece tesadüf mü, trafik sistemi ile ilgili bir düzenleme sorunu mu, yoksa E87 uluslararası devlet karayolu üzerinde olmasının eseri mi, veya Acıpayam’a özgü ‘ayrıcalıklı bir trafik kültürü’ mü?

Örnekler çoğaltılabilir. Daha spesifik, önemsiz görünen ama etkileyici konular ele alınabilir.

Dedik ya, şimdi kente dönme zamanı.

Kenti yazma, kentte olup biteni gözleme ve kaleme dökme zamanı.

***

Yazmak edimi için öyle fazla sık dokuyup ince elemeye ihtiyaç duymayanlardan değiliz. Zaman zaman keşke öyle olsaydık dediğimiz olmuyor mu, oluyor. Ama yapamıyoruz.

Her satırın, her tümcenin mutlaka bir anlatım bütünlüğü içinde kendine yer bulması gerekir. Buna titizlik gosteren bir yazma anlayışımız var.

O nedenle kolay olmuyor yazmak. Hem kamusal bir alanın, kamu adına özel düşüncelerimizi aktardığımız platformu değil mi burası?

O halde her satırın kamu açısından bir değeri olmasına özen göstermek gerekir. Yoksa hala ilköğretim yıllarında edinilmiş yarım yamalak kompozisyon bilgisiyle çarpık mantıklı, tutarsızlıklarla dolu, kendi öznelliklerinden kurtulamamış karalamalarla sütun işgal etmekten öte iş yapmamış oluruz.

***

Şimdilerde yeni bir kültür dergisi ile tanışıyor Denizli.

“Delikliçınar” adıyla yayınlanan kültür sanat edebiyat dergisi, Özkan Fidan ve Gökhan Adalı hocaların öncülüğünde yayın hayatına başladı.

Dergi, son yılları kültürel etkinlikler açısından oldukça çoraklaşan kentin insanına yeni bir soluk kazandıracak mı? Yarattığı ilk heyecanı sürdürecek mi? Genç, dinamik ve kültün farklı boyutlarıyla yeni tanışan kuşağa biraz abilik yapıp, alan açabilecek mi? Bunları yapma iddiasında bir yayın Delikliçınar. Dahası, giderek yönetimini de, kendi bünyesinden sivrilecek genç edebiyat ve kültür insanlarına devretme hedefine sahip. Bunların gerçekleşmesini umuyor ve yeni sayısında buluşmayı diliyoruz.

***

Denizli’de yazılacak pek çok şey birikti.

Kültürün çetelesini tutmak, sergilerin çoğalmasına destek sağlamak, edebiyatın yeni ve güçlü yaratımlarla zenginleşmesine katkı vermek, yeni sanat, kültür ve edebiyat insanlarının etkili biçimde hayatın bu yanına müdahil olabileceği fırsatlara kapı aralamak… bunlardan sadece bir bölümü.

Düşünmesi bile heyecan verici!

Sizce de öyle değil mi?

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı