REKLAMI GEÇ

DENİZLİ’YE TURİST GELİR Mİ?

26 Haziran 2014 Perşembe

Hafta başında denizlihaber.com tarafından haberleştirilen Endüstri Meslek Lisesi taş yapıları ile ilgili bilirkişi raporu, konunun önümüzdeki dönem daha da pişeceğine dair emareleri güçlendiriyor.
Mimarlar Odası’nın açtığı dava nasıl sonuçlanır, mahkeme raporu kabul eder mi, bilirkişiye itiraz olur mu, mahkeme başka bir bilirkişi heyetine karar verir mi, bunları yargı sürecinde göreceğiz. Bizim yazımıza konu etmek istediğimiz bu dava değil. Davaya konu olan müze ve müzenin Denizli’ye taşıyacağı varsayılan turist ve genel olarak kent turizmine sağlayacağı katkı.

***

Turizm kavramı üzerine söylenebilecekleri bir kenara bırakalım. Kısaca seyahat ve konaklama olarak tarif edilen turizmin kentte yıllardır oluşmuş algıyı değiştirmesi ya da başka bir açıdan görülmesini sağlayacağından kuşkuluyum.

Denizli’de yerleşik turizm anlayışının temel argümanı, “turist gelsin para bıraksın” üzerine kurgulanıyor. Böylece turizm alanı içinde coğrafi tarifler dışındaki yaklaşımların değeri daha baştan sıfırlanmış oluyor. Alternatif turizm alanları, farklı turistik sunumlar üzerine oluşabilecek yaklaşım ve çalışmaların önü baştan kesiliyor.

***

Merkezde, yeni valilik konağı bitişiğinde Kent müzesi olarak inşa edilmesi düşünülen proje tam da bu bakış açısının ürünü.

Zaman zaman yaptığım röportaj ve görüşmelerde kent yöneticilerinin neredeyse tamamı aynı fikre uygun bir müze düşünü yaşatmaya çalışıyorlar.

Yıllar önce dönemin Belediye Başkanı Nihat Zeybekci ile yaptığım röportajdaki ana fikir buydu. Geçen yıl Denizli Valisi Abdülkadir Demir’le yaptığım görüşmede dile getirilen bu tür bir bakış açısıydı. Laodikeia Kazı Başkanı Prof.Dr.Celal Şimşek’le antik kent ve müze üzerine yaptığımız görüşmede de yaklaşım değişmiyordu. Son olarak EML taş binaları üzerine Aydın Kültür Varlıkları Bölge Koruma Kurulu kararı üzerine çıkan tartışmalarda da aynı anlayış binaların yıkılıp yerine müze yapılmasını savunuyordu.

Tersini savunanlar yok değil. Adını zikretmeye gerek yok, bazı yöneticilerin bu konuya sıcak bakmadığı biliniyor. Ancak onlar çoğunlukta değil ve yerleşik algıyı değiştirme gücünden oldukça uzaklar. Baskın olan anlayışın karşısında açıkça çıkıp düşündüklerini söyleme iradesinden dahi yoksunlar.

***

Hal böyle olunca, “turist gelsin, para bıraksın” bakış açısı ne kadar doğru?
Sadece dönemsel ticari ihtiyaçları karşılamak fikri üzerine kurgulanan “Denizli’ye turist getirme” yaklaşımı, açık söyleyelim reel bir sonuç üretmekten çok uzak kalacak. Özellikle müze ile ilişkilendirilen ve neredeyse sadece bu konuya kilitlenen turisti kent içine taşıma projeksiyonu, bu günkü anlayışın devam etmesi halinde kanımca hem var olan turizme balta vuracak, hem de yeni, farklı, alternatif olarak tariflenen turizm potansiyellerinin ortaya çıkmasını engelleyecek. Müze ile birlikte şekillenmesi gereken yeni kentsel doku yapılanmaları konusunda atılmış bir adım yok. İl Özel İdaresi döneminde yapılan projelendirmelerin ise çoğu ölü doğmuştu ve uygulama sahalarını çeşitlendirme, çoğaltma yeteneğinde değildi. Bu kısırlık hala devam ediyor.

***

Büyük olasılıkla Laodikeia, Hierapolis, Tripolis, Beycesultan ve diğer ören yerlerinin tarihsel dokusuna ait değerli kalıntıların düşünülen kent müzesinde sergilenmesi hayal ediliyor. Aslında bir olasılık değil, zaman zaman yetkili ve etkili isimlerin dillendirdiği bir hedef bu. Ancak bu taşıma-sergilemenin ne gibi sonuçlar doğuracağı pek hesaplanmıyor. Hierapolis Müzesinin depolarından fışkıran buluntuların sergilenmesi zamanı çoktan geldi geçiyor. Ama bu sergileme için antik kentin yerleşim alanı içinde yapılacak düzenleme yerine, topyekun bir kent müzesine havale edilmesi, var olan turist mevcudiyetine ciddi zararlar verebilir. Turist seyahatini kent içine para kazandırmak üzere planlamaz.

***

Büyükşehir ile birlikte idari yapıdaki değişimler, turizme ilişkin popülist bakış açılarını daha da kurumsallaştırdı. İlk birkaç aylık icraatın sonuçlarına ve hedeflerine baktığınızda yaratıcı öneri ve proje çalışmalarına rastlayamıyorsunuz. Büyükşehir Belediye Başkanı, kendini yakın dönemin Cumhurbaşkanlığı ile orta vadenin genel seçimlerine odaklamış görünüyor. Dolayısıyla yenilenen idarenin gelişmiş turizm yönelimlerine ayıracak fazlaca vakti yok, orta vadede de olamayacak gibi.

***

Sonuç olarak;
Kent müzesi ne kadar acil ise turizmin kent içine yayılımı da o ölçüde önemli. Ama bunu sadece “gelip para bıraksın” mantığına hapsetmek de o kadar verimsiz sonuçlar üretme tehlikesiyle karşı karşıya.
Sunumun zenginleştirilmesi, ekonomik değerlerin tarihsel kültür ile pazarlanması ve bunun nitelikli, entelektüel altyapısının, eğitiminin kurumsal düzeyde ele alınıp gerçekleştirilmesi, bu konuda atılacak en olumlu ilk adım olabilir. Tek bir örnek vermekle yetinelim: Denizli, Türkiye şaraplık üzüm üretiminin %25 civarında bir oranını karşılıyor. Belki daha fazlasını! Bölgesel olarak üzümü işleyen ve Türkiye ve dünya pazarlarına sunan 20’ye yakın fabrika mevcut. İçlerinde çok kaliteli üretim yapan firmalar mevcut. Üzüm üretilen coğrafya ise ilginç, eşsiz bir coğrafya. Vadiler, kanyonlar, ırmaklar coğrafyası. Bu coğrafyanın kente uzaklığı ise 40-80 km arasında. Yani araçla ortalama yarım-bir saatlik yol mesafesi. Nedense hiçbir kamu yöneticisi bu tür bir güzergaha itiraz etmez ama asla böyle bir turizm potansiyeli olduğunu da dile getirmez.

***

Kentin dokusunu, sosyal yaşamını, ekonomik değerlerini, tarihsel kültürünü ve coğrafi yerleşimini turizme yönelik olarak tamamlama hedefine sahip iradeye ihtiyaç var. Bunu alternatif turizm değerleri ve hatlarıyla bütünleştirecek projelendirmelere ihtiyaç var, doğa turizmi için olağanüstü sayılabilecek coğrafi imkanları hesaba katarak farklı turizm hatları üretecek yaklaşımlara ihtiyaç var.

Kent müzeleri bazı durumlar için her şey sayılabilir ama her zaman değil. Bazı zamanlarda müzeler başkalaşmanın önüne set çeken birer hayalet olabilirler.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

Emin   -  Bağlantı 26 Haziran 2014, 18:42

Sevgili Yaşar Tok,
Yazılarınızı çok büyük bir beğeni ve ilgiyle takip ediyorum.Öncelikle kaleminize sağlık,teşekkür ederim.
Denizli’ye turist gelir mi? sorusuyla başlamışsınız yazınıza.Ben de soruyorum Denizli’ye turist neden gelsin ki?Yada bırakın yabancı turisti,başka bir kentteki insan Denizl’ye neden gelmek ister?Ne vaad ediyor bu kent insanlara,neyimizi sergileyeceğiz onlara..Saçmasapan birbiri üstüne yapılmış işhanlarımızı mı,yoksa AVMlerimizi,parklarımızı mı yoksa?Oysa bunlar heryerde var..Çınarda çok güzel tarihi evlerde lokallerimiz vardı,bunları kırmızı çizgi davasına yokettik..Denizli’ye gelirseniz şunları size vaad ediyoruz dediğimiz neresi var,cam horoz heykel önünde fotoğraf çektirebilirler..Yöresel yemeklerimizi yiyebilecekleri,o bahsettiğiniz şaraplarımızı tadabilecekleri kent merkezinde bir restaurantımız bile yok..Tek cazibe merkezimiz Pamukkale’nin hali ise ortada..Keşke müze yapmakla herşey çözümlenseydi?Bir Denizlili olarak kent kimliğini ve belleğini sürekli kaybeden kentimi gördükçe çok üzülüyorum ve hiç umudum yok ne yazık ki geleceğe dair…

Çatalçeşmeli   -  Bağlantı 26 Haziran 2014, 11:37

Müze sadece turist gelsin diye mi yapılır.? müze en başta topluma hizmet etmelidir. toplumun kültürel gelişimine katkı olsun diye yapılmaz mı?

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı