REKLAMI GEÇ

DOĞRU KAMPANYA, YANLIŞ TALEP!

26 Ağustos 2016 Cuma

Yaklaşık iki yıldır kalemimizin ucunda tüy bitti!

Pamukkale örenyeri Denizli halkının elinden haksız biçimde alındı.

Şimdi de bonus olarak yanında Laodikya verilecek!
***
Temmuz ayı boyunca defalarca yine yazdık.

Bu kez Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın örenyeri gişeleri ihale duyurusunun üzerinde etraflıca duran yazılarımızdı bunlar.

Amacımız neydi? Kamuoyunu uyarmak, geri dönmemek üzere gitmekte olan bir imkanı yitirmemek.
***
Bir gün baktık, bir kampanya imza çağrısı!

Konu başlığı “Pamukkale’nin gerçek sahibi Denizli’dir. Pamukkale’nin geliri Denizli’ye kalsın!”

İlk bakışta ne kadar hoş! Sorunun bir ucundan ciddiyetle tutmak isteyenler var demek ki!

Ne ki, üzerinden iki aya yakın zaman geçmesine karşın, kampanyanın tuttuğunu söylemek zor. Bin’li rakamlarda destekçiye zar zor ulaşabilmiş.

Neden?

Çünkü ilerisini, gerisini pek düşünmeden açtığımız kampanyalarla ‘çorbaya tuz’ eklemeye çalıştık, tuz fazla geldi.
***
Sadede gelelim. Kampanya doğru.

Kültür Bakanlığı Pamukkale ve Laodikya’yı da kapsayan toplu bir ihale duyurusu yaptı Haziran sonunda. 7 Eylül 2016 tarihinde yapılacak ihalenin duyurusu hala Bakanlık ve DÖSİM (Döner Sermaye İşletmeleri Merkezi) internet sayfalarından inmediğine göre, iki hafta sonra ihale yapılacak.

Bitmeyecek, 21 Eylül günü aynı örenyerlerinden üzerinde satış büfesi vs. olan 181+5 tanesi için başka bir ihale açılacak. Bu da tıpkı gişeler ihalesi gibi toplu, muhammen bedel üzerinden ve pazarlık usulü yapılacak.

Sonuç ne?

Dimyata pirince giderken, eldeki Bulgur da kaybediliyor. Büyükşehir Belediyesinin 2009 yılından beri yönettiği Laodikya’da aynı sepete konuldu ve toplu ihale sonucu elinden alınmak üzere.

İşte burada sivil kampanya önemliydi. Kamu hakkı için, kayıp-kaçak örenyeri gelirleri ‘yetim’ hakkına uzandığı için, bu kent insanı yüzyıllardır antik kent ve ören bölgelerinin korunmasında asıl emek sahibi olduğu için, kent insanının refahı için… önemliydi.

Ama olmadı, yanlış bir kampanya talebi bu olanağı da ortadan kaldırdı.
***
Yanlış olan neydi?

Talebin dile getiriliş biçimiydi.

Göz ardı edilen çok daha önemli bir boyutun, sanki yokmuş gibi es geçilmesiydi.

Pamukkale bir ören yeri. Para basma makinası değil. Birinci önemli nokta!

TÜRSAB, Başkanı Başaran Ulusoy, kendisine Pamukkale’i kolaylayan dönemin Valisinin konuğu olaral Denizli’ye geldiği o günlerde ne demişti, “bizler tüccarız, bir işe para kazanmak için kalkışırız.” Yani onların tek değeri para!

Kamuya ait ya da değil, bunu göz önüne almalarını beklemek saflık olur.

Ama Pamukkale bir kamu değeri. Rant alanı değil! Bizi haklı kılması gereken en önemli noktalardan bir diğeri bu!

Sadece rant alanı olarak gören basit zihniyetlerden alabildiğine uzak tutulmalı. Devletin dahi böyle gördüğü şimdiki aşamada daha da sakınmalı!

Orası bir tarih ve kültür merkezi, Denizli coğrafyasında sadece kıymetli bir toprak parçası değil.

Orası bir insanlık mirası, sadece Denizli değil, tüm insanlığın ortak malı, ortak değeri. İkinci önemli nokta!

Kazanılan para-pul her neyse; her şeyden önce kamunun ortak malı! Üçüncü önemli nokta!

Daha da saymaya gerek yok.

UNESCO orayı 30 yıl önce sahiplenirken, Denizli veya özel şirketler daha çok para kazansın diye sahiplik ilan etmedi. Daha fazla korunsun, daha fazla dünya insanının nimeti olsun diye aldı bu kararı.

Pamukkale ihalelerinin 2013 yılından sonrasını kaç kişi kamuoyuna anlattı? TÜRSAB işletmelerinin sadece kar zarar mantığıyla işlettiğini kaçımız bağıra bağıra yazıp çizdik? Belediyenin eyyamcılığını kaç kişi dile getirme cesareti gösterdi?

Hala anlatmaktan aciz değil mi medyası şu su, bu su! Onun için “… kültürel-insanlık değerinden” önce “parası Denizli’ye kalsın” zihniyetine kurban edilmiyor mu?

“Pamukkale’nin gerçek sahibi Denizli’dir. Pamukkale’nin geliri Denizli’ye kalsın!” dediğin anda insanların kafasındaki imge sadece kar-zarar hesabına dönüyor. Anlaması kolay, kavraması kolay ve popülistçe. Üzerinde kafa yormaya gerek yok! Aklına gelen ilk talebi sırala gitsin.

Ama para-pul hesabı ne kadar çekiciyse, o kadar iticidir. Bunu görüyor olmalı insanlar ki, kampanya girişimine o mesafeden bakıyorlar.

Ya da kampanya “kampanya” olmaktan çıkıyor, sadece bazılarının sırtımızı sıvazladığı aferinler girişimi olup kalıyor.

Şimdiki durumun bu tasvirden zerrece farkı olmadığını görüyorum.

Artık Pamukkale ve Denizli insanı bir daha asla eski barışık günlerine geri dönemez.

Pamukkale giriş fiyatları her yıl üstüne koyarak gider ve biz seyretmekle yetiniriz.

Birileri kazanır, biz boşa kürek çekeriz.

Sonuç: Burada kampanyacılık oynanırken, orada Pamukkale, yanında Laodikya bonusuyla elden çıktı, bir daha dönmemecesine gitti gider. Dördüncü önemli nokta da bu!

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı