REKLAMI GEÇ

ERKEN SEÇİM YOLCULUĞU

18 Ağustos 2015 Salı

Erken seçim gezilerine dün nokta koyan Davutoğlu, ‘görevi’ teslim edecek. Tam da başlangıçta öngörüldüğü gibi 45 günlük süreyi ayak sürüyerek tamamlamış olacak.

8 Haziran sabahı bir karabasana uyanan Erdoğan ve tayfası, geçen iki buçuk aylık zaman içinde oluşturduğu stratejiyi adım adım gerçekleştirdi.

Erdoğan’a ilk ve en önemli moral değeri kazandıran CHP’den Baykal oldu.

Fanus kırıldı, büyü bozuldu. 

Tüm seçim kampanyası boyunca Erdoğan’ı hedef alan muhalefetin kolu kanadı bir anda kırılıverdi.

Sonra Meclis Başkanlığı engeli aşılmalıydı, MHP’nin açık desteğiyle aşıldı.

Ardından RTÜK vb. atamalardaki kendine yontma politikası için MHP jokeri devreye girdi. Onları, “gideni partiden ihraç ederim” diyen Bahçeli’nin gözünün içine bak baka sarayında ağırladı.

HDP sıraya girdi, Celal Doğan’la ‘sarayı’ yol geçen hanına çevirdi.

***
İşte o andan sonra Erdoğan’ı tutabilene aşk olsun. Hem nalına, hem mıhına eskisi gibi verip veriştirdi.

HDP başta olmak üzere tüm sol muhalefete karşı kıyım politikasına yöneldi. PKK, THKP-C, IŞİD ardına sığınarak, faşizme rahmet okutacak kompozisyonlar yaratıldı.

Bu kompozisyonlar içinde herhalde en belirgin olan Suruç katliamıydı. Gerçi Ağrı’dan beri adım adım geliyorum demişti ama seçim sonrası için planlanan provokasyonların fitilini asıl ateşleyen Suruç oldu.

Sonrasında çoğu düzmece saldırı ve katliamların ardı arkası kesilmedi.

***
Louis Althusser’in DİA(Devletin İdeolojik Aygıtları) paradigmasına bu şablon uymaz. Daha çok karakucak güreşi gibi bir süreçti son 60 küsur günlük zaman dilimi. Devlet çatısını kullananlar PKK’yı, PKK Ordu’yu kışkırttı. MİT boş durmadı, sokaktaki insan kışkırttı. Erdoğan kontrolündeki ‘derinler seksiyonu’ ise Millet-Vatan-Sakarya milliyetçiliğinin sağlayabileceği öfkenin tepkisel faydasını sağaltıp kendine devşirmekten geri durmadı. Hala bu fayda devşirme pozisyonunda bulunuyor.
***
Son günlerde, Güneydoğu’da bazı il ve ilçelerdeki sokağa çıkma yasakları işin bir başka şamasına işaret ediyor. Daha gün gelen haberlere göz atın, bu kanaatin teyid edildiğini göreceksiniz.

İşte bazı örnekler: “Sokağa çıkma yasağı kaldırılınca dışarı çıkan Vartolular ceset parçalarıyla karşılaştı.” “Sokağa çıkma yasakları 12 Eylül’den beter.”“Varto’da gece boyunca devam eden çatışmada 4 terörist ölü olarak ele geçirildi” “Şimdi de Silvan ve Lice’de sokağa çıkmak yasak.” “Varto timi imha edildi.” “…..”
***
Bu süreç öyle derin derin planlanmış bir süreç değil. Nitekim Baykal’ın ziyaretinden başlayarak her şey Erdoğan’ın karavana olta atıp, rastgele tutmasıyla başladı. Daha çok amaca varmak için çok şeyi mübah görenlerin ‘rastgele’ taktiği geçerli. Başarılı oldu mu, oldu.

Amaç bir kaos yaratmaktı, yarattılar. Kurunun kim, yaşın ne olduğu karışmalıydı. 1970’lerin milliyetçi cephe hükümetleri dönemindeki Demirel’in siyaset ağzı yeniden keşfedildi. Atarsın suçu ‘anarşiklerin’ (şimdiki adı terörist), ‘eşkıyanın’ üstüne, gelen bütün tepkileri sömürürsün. İşte o nedenle ‘rastgele’ taktiği rast geldi.

***
Oysa 17 Ağustos akşamı koalisyon defterini düren AKP için bu güne kadar her şey çok kolaydı. Asıl zorluk bundan sonra başlıyor.

Planlamayı yapanın sahaya inip her şeyi berbat ettiği önceki seçim günlerinin hezimeti unutulmasa gerek. O seçimin sonucunda ortaya çıkan iktidarsızlık hazmedilmiş değil henüz.

Hal böyleyken yeni bir seçim atmosferi ve yine saray muktedirinin meydanlarda atıp tutma hevesi… şimdiden zaten depreşmişken, birkaç hafta sonra kim bilir nasıl bir rotaya girecek.

Bir de AKP’nin seçimi mutlaka kazanma zorunluluğu.

***
İşte o nedenle Louis Althusser’in hala aşılamamış paradigması AKP için olmazsa olmaz taktik araca dönüşecek.

Devlet tüm ideolojik aygıtlarını en ‘oryantal’ biçimiyle devreye sokacak. Daha sistematik, daha kitlesel ve daha fazla yalancı olacak. Bütün Şarki politika yapma özelliklerini sergileyecek.

Artık ‘rastgele’ süren kaos yaratma politikası seçime tevdi edilip daha güçlü ve sistematik hale getirilecek.

Şehit cenazelerine daha çok gidilecek. Camilerde daha fazla boy gösterilecek, Ordu daha fazla çatışacak, daha fazla şehit haberleri gelecek.

Böylece şimdiki iktidar mozolesi ölülerin kanlarını içerek yeniden hayata dönmeye çalışacak. Tıpkı 3000 yıl önce Mısır’da, 2000 yıl önce Roma’da olduğu gibi.

***
Ama sadece bir hatırlatma:

3000 yıl öncesinin Mısır’ında durum şimdi neyse, 2000 yıl öncesinin Roma eyaleti olan Küçük Asya’daki durum aynı. Bir farkla. Şimdiki Mısır hala Mısır olarak anılıyorken, o Assia Minör, yerini Anadolu’ya bıraktı.

Ve bu halk artık ne IV Roma İmparatorlarının tebaası, ne de Mussolini diktatörünün ‘gli Italiani’si değil, siz de ‘ali yaran baş kesen’ gladyatör değilsiniz.

Sonrasını tarih yazıyor.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

soru4   -  Bağlantı 18 Ağustos 2015, 13:03

Yazınızda yaşanan terör olaylarının arkasında devletin yöneticilerini sorumlu tutup, bunların bilinçli şekilde aratacağı anlamı yüklüyorsunuz. Bununla ilgili bir kanıtınız var mı varsa açıklar mısınız? Yoksa çamur at izi kalsın mı?

soru3   -  Bağlantı 18 Ağustos 2015, 12:57

Türkiyede yapılan saldırılar ile kamu düzeninin bozulmasında direk devleti ve devletin çeşitli birimlerini suçluyorsunuz. Peki bu olaylarda HDP’nin, Uluslararası güçlerin, PKK, DHKP-C ve IŞID’in pozisyonları hakkındaki düşüncenizi acıkca yazarmısınız

soru2   -  Bağlantı 18 Ağustos 2015, 12:28

Yazınızda HDP’yi PKK’dan ayrı gördüğünüz anlaşılıyor. Eş başkanlar dahil tüm milletvekilleri ve parti yöneticileri sizden farklı olarak PKK’yı arkalarında görmeleri konusundaki düşünceniz nedir?

soru1   -  Bağlantı 18 Ağustos 2015, 12:25

Tek Tek gidelim…
Adam 45 gün kendini parçaladı ama sana göre ayak sürüme öyle mi?
Bu koalisyon görüşmelerinde MHP ve CHP’nin tutumu sorgulanması gerekmez mi? İşin içinde HDP yani PKK olmayınca sizin için gereksiz bir görüşme miydi?

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı