REKLAMI GEÇ

FAŞİZM YA DA UYSAL İNSAN

26 Ocak 2016 Salı

Hafta başı gelip ‘köşe’ye oturduğumuzda, önceki günlerde tuttuğumuz notlara göz gezdiriyoruz.

İşte o notlardan birinin başlığı: “Alev hanım bizi ‘Ehlileştirecek!’”

Yazarı Hilmi Yavuz.

Hani şu on yıllarca ‘belediye şairi’ diye suçlayıp alay ettiğimiz, bana göre şiirin cesur felsefecisi. Ya da gelenekçilik ve modernizm arasındaki ilişkiyi bir harman yerine dönüştüren, onu savura savura yeniden kalıba döken, Doğucul tasavvufun ruhunu şiire ödünç verip en güzel doğu şiirlerine karşılıksız dizeler düşüren… Talat S. Halman’ın hafif müstehzi ifadesiyle Abdülhak Hamit Tarhan’dan sonraki “Şairi Azam”, Nazım’dan sonra Bedrettin şiirleri yazma cesareti gösteren, cesaretin hakkını fazlasıyla veren diller ustası Ozan. ‘Sağın’ yazarıymış ne gam!

***

Hilmi Yavuz, Alev Alatlı’nın zaman zaman saman alevi gibi parlayıp, dokunduğunu bir yalaz ısırıp geçen demeçlerinden birine dokunmuş.

“İnanılır gibi değil!” diyor Hilmi Yavuz ve devam ediyor. “Alatlı şöyle konuşuyor: ‘ “Toplum” dediğinizde ille de baskı olacaktır: Birey bir biçimde ehlileştirilecektir ki, bir kutsal, bir idea, bir dünya görüşü etrafında toplanabilsin ki, bir “toplum”dan söz edebilesiniz.’” Bu satırlardan bir-iki paragraf sonrası kendi yorumunu yapıyor: “Vahim olan şu: Alatlı, ‘ehlileştirme’ derken, zihinlerimize üniforma giydirmekten söz ediyor. Hepimiz, bir ‘idea, bir kutsal, bir dünya görüşü etrafında’ birleşerek itaatkâr, söz dinleyen, ‘mutî bendeler’ olacaktık: ‘Homo Docilis’ler’! Alatlı, ‘ehlileştirilen birey’in birey olmaktan çıkıp ‘sürüleşmesini’ öneriyor;- kurnazca yapıyor bunu: ‘ehlileştirme’nin, özellikle vahşi hayvanlar için kullanıldığını unutmadan!”

Robespierre’ Rönesans insanına uygun ‘jakoben akıl’ öneriyor ya, acaba bir tür homo docilis’mi (uysal insan) kastediyordu? Hilmi Yavuz Hoca bunu sormadan geçmemiştir ihtimal. Anlaşılan Alev Alatlı’nın saman alevi alafını da o ‘akılcılık’a kadar uzatıp köklendirmiş.

***

Alatlı’nın son marifeti, Noam Chomsky’e ‘giydirmek oldu.

Cumhurbaşkanı’nın davetine icabet etmeyip onu ‘katil’ olmakla suçlayan Noam Chomsky, bu kez akademisyenler bildirisine imza attığı için Saraygil basının ve ‘makul entelektüellerin’ hedefine dönüştü.

Katıldığı televizyon programında akademisyenler bildirisi olarak bilinen metin için ağzına geleni söyleyen Alatlı, hızını alamayıp yurt dışına ‘açıldı’, hedefine de en saygın bilim adamı olarak yeryüzünün vicdanı olmaya aday Chomsky’i koydu.

Daha önce Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından “edebiyat” ödülü ile taltif edilen Alev Alatlı, söz konusu programda, “Bu bildirinin haysiyet, bütünlüğü ve mantığı yok. Bu insanlar senin benim vergimle devlet memurudurlar. Devleti bu denli aşağılayanların yapacağı tek namuslu bir şey vardır o da görevlerinden ayrılmak” diyerek ödülverenin hislerine tercüman oldu, ruhunu okşadı.

Buraya kadar söyledikleri sadece birinci bab’dı.

Hızını alamadı, kendi yaşına başına bakmadan Chomsky’nin yaşından girdi, 1960’ların efsane dergisi ve akımı New Left Rewiew’den çıktı. Araya anarşizmini, Yahudiliğini solculuğunu yerleştiriverdi. Daha da hızlandı, dilbilimci olmadığını ilan ediverdi. “Yahudilik” dedi, “bir ırk değildir.” Alatlı’ya kulak verelim:

Chomsky bir kere 87 yaşında bir adam. Amerikan solundan yetişmiş New Left (Yeni Sol) artığı bir Yahudi ve anarşist solculardandır. Dil bilimci diyorlar, doğru ama İbranice’dir alanı. Öyle Cihanşümul bir dil bilimci filan da değildir. Bu adam da şiddet karşıtlığı da yok. Çünkü anarşist sol, ana akım sol dedikleri mesele toplumların tamamen alt üst edilmesini öngörür. Ve bu altüst edilme sırasında da şiddetse şiddettir.”

Hilmi Yavuz sonraları Alatlı ile yazınsal tartışmasına devam etti. Son olarak onun “bittiğini” ilan eden yazısına göz gezdirme fırsatım oldu. Ancak ona değinmenin zamanı değil.

Biz, Hoca’nın söylenecek fazla söz bırakmayan şu cümlesini zikrederek nokta koyup geçelim.

Türkiye’de ilk defa Faşizm’in bu kadar açık ve net bir biçimde savunulduğuna tanık olduğumu söylesem herhalde yadırgamazsınız! Alatlı’nın sözleri, tam da Michel Foucault’nun, Aydınlanma’nın, uysal bir tebaadan oluşan disiplinli bir toplum inşa etme ideali’ne ilişkin olarak söyledikleri ile birebir örtüşüyor. Foucault, Aydınlanma’nın bedenlerin denetiminden zihinlerin denetimine doğru bir gözetleme ve cezalandırma sürecini gerçekleştirdiğini söylüyordu;- Alatlı da tastamam bunu imâ ediyor! ‘İlle de baskı gerek!’le neyi meşrulaştırıyor Alev Alatlı? Söyleyeyim: ‘ehlileştirme’nin yöntemlerini: gözetleme ve cezalandırmayı!”

 

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı