REKLAMI GEÇ

İŞTE SAVAŞ DEDİĞİNİZ!

24 Kasım 2015 Salı

Çok zor değilmiş savaş mefhumunu pratiğe dökmek.

Bunun ne zaman başlayacağına dair merakımız giderilmek üzere.

Bir-iki aydan beri devam eden Suriye-Türkiye hava sahası dalaşı, şimdi yeni bir aşamaya ulaşmış görünüyor.

Özellikle Türkiye tarafının hava sahası ihlali gerekçesiyle Rus uçağını düşürmesi, aylardır gönülsüzce devam eden diplomasinin sonunu getirmek üzere.

Uçağı Bayır-Bucak Türkmenleri düşürdü, pilotu buldu vs. türü haber düzeltmelerine kıymet vermezsek, açık ki düşen uçağı Türkiye bilerek, isteyerek ve tasarlayarak düşürdü. Anlaşılan o, sadece haklı görünmeyi sağlayacak bir sebep yeterliymiş.

Bu olay bardağı taşıran son damla mı, yoksa müsamaha payı var mı daha? Görmek için çok fazla beklemeyeceğiz anlaşılan.

***

“Cumhurbaşkanlığı kaynakları, Türkiye’nin hava sahasını ihlal ettiği ve uyarılara da aldırmadığı için angajman kuralları çerçevesinde düşürülen uçağın Su 24 tipi Rus uçağı olduğu”nu açıkladı. 

Bu haberi Anadolu Ajansı, yani Türkiye devletinin resmi haber ajansı veriyor.

Ajansın haber üzerinde sonradan yaptığı, nüans gibi görünen ama tümüyle algıyı ve anlamı değiştiren değişiklikler üzerinde durmayacağız. Alıştık artık. Onlar kendi meşrebine uygun haber yapıyor, biz kendi dilimizle okuyoruz. O nedenle kaygılanmak gereksiz.

Asıl üzerinde durulması gereken, bu haberin ajansa düşme biçimi ve ajansın o ilk haberi sonradan revize etmek zorunda kalması.

Haberin üretilişi, kaynağı, veriliş biçimi ve saf dışı bıraktıkları bir bütün olarak düşünüldüğünde, hiçbir şeyin sıradan ve normal olmadığı anlaşılıyor.

***

Haber nitelik itibariyle askeri bir haber. Doğal olarak bu tür haberlerin kaynağının da olaya vakıf olan Genel Kurmay Başkanlığı olması gerekiyor. Üstelik sadece yurt içinde, herhangi bir zamanda ve yerde meydana gelmiş ‘münferit bir hadise’ değil. Aksine uluslararası yankıları olacak, belki de ileride epeyce baş ağrıtacak cinsten bir olayla karşı karşıyayız. Anadolu Ajansı’nın kaynağı neresi? ‘Cumhurbaşkanlığı kaynakları.’ Genelkurmay yerine Cumhurbaşkanlığı servis ediyor haberi. Onu da sadece devlet ajansına. Daha doğrusu devlet adına Erdoğan’ın kişisel oyuncağı haline gelmiş olan resmi medya kurumuna.

Ama haber Genelkurmaydan aynı tandansta çıkmıyor. Önceki haber uçağın tipi, milliyeti ve modelini detaylı olarak tarif ederken, Genelkurmay uçağın kime ait olduğunu ancak ‘tahmin’ ediyor. Çok büyük olasılıkla tahmin ötesi bilgilere sahip ordu komutanlığı. Ama Cumhurbaşkanlığı’ndakilerin yaptığı hataya düşmüyor. Diplomatik zekasını kullanıyor, daha ötesi savaşa yol açması muhtemel bir dil kullanımı tehlikesini kendi kurumsal ölçeğinde ‘disiplin altına’ alıyor.

***

Hükümet kuruldu ya da kurulmadı, ama yürütmenin başı şu anda Davutoğlu değil mi? Başbakan olarak tüm bu olup bitenleri uzaktan mı seyrediyor, yoksa bilgisi dahilinde ama çaresizce bakınıyor mu? Hatırlayın bu türden yakın tarihin olaylarını. En bilineni, Türkiye’nin Kıbrıs müdahalesi. Türkiye her şeyi kimden öğrenmişti? Dönemin Başbakan’ı Ecevit’ten. Hatta Dışişleri Bakanı ile öylesine koordineliydi ki, Bakan zaman zaman Başbakan’ın yerini kendiliğinden dolduruyordu. Hala orta yaş kuşakların aklından çıkarmadığı en önemli replik “Ayşe tatile çıksın” şifresi değil mi?

Buradan olan biteni onayladığım sonucu çıkmasın.

Benim asıl dikkat çekmek istediğim, Erdoğan’ın savaşı bir gündelik serüven gibi gören zihniyeti ve ipleri elinden bırakmak istememesinden kaynaklanan tehlike.

Kanımca pek çok kişinin, hatta kurumun korktuğu bu olsa gerek.

Baksanıza, genelkurmay işin farkına tez elden varmış, düzeltme olanağı sıfır bile olsa tedbiri elden bırakmıyor. Neden? Onlar da görüyor savaş haline doğru adım adım sürüklendiklerini. Ve böyle bir savaşta siperde ilk canından olacak olanın kendileri olduğunu!

***

Aylardın savaş çıkma olasılığı üzerine çokça yazdık. Bir iç savaşın sürdüğünü, bunun bölgesel bağlantılara dayanarak bir uluslararası çatışmaya dönüşebileceğini, Suriye politikalarının gösterdiği gibi sadece olasılık değil, güçlü bir tek adam arzusu-histerisi olduğunu… anlatmak için dilimizde tüy bitti. bıyık altından sırıtıp kafa sallayanlara kapak olsun!

Alın işte artık nur topu gibi savaşınız oluyor.

Anladınız mı şimdi savaşın ne kadar kolay bir iş olduğunu?

Ama;

Bir yakıcı kısmı var ki, umarız hiçbir zaman yazmak zorunda kalmayız.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

ziya tıkıroğlu   -  Bağlantı 24 Kasım 2015, 21:20

Yaşar bey. Tam yazımın yarısında senin yazını okudum ve devam etmeye gerek yok dedim.Doğru söze ne denir de, (kendin yaz,kendin oku)dercesine yazmaya ne gerek var dedim. Allah hakkımızda hayırlısını versin.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı