REKLAMI GEÇ

KEYNES’İ YAKMALI! ZEYBEKCİ’Yİ NE YAPMALI?

10 Şubat 2015 Salı

Merkez Bankası’nın faiz politikaları ile ilgili olarak Erdoğan’ın başlattığı tartışma devam ediyor.

Konuya ilişkin açıklama yapan eski MB başkanlarından Durmuş Yılmaz, Erdoğan’ın salvolarına karşı konuşma ihtiyacı hissetti.

“Benim işim bu ve en iyi bildiğim konuda konuşuyorum” diyen Yılmaz, “Düşük faiz tek başına yeterli olsaydı bu ülkeler(ABD ve Japonya gibi ülkeler) durgunluk sorununu çözmüş olurlardı. 350-400 yıllık bir ekonomi politik bilimsel literatür var. Bu doğru değilse Smith’in Keynes’in ve diğerlerinin kitaplarını bir alana yığalım ve yakalım” diyerek Erdoğan’ın faiz-enflasyon ilişkisindeki sebep sonuç iddialarını yanıtladı.

***

Ertesi gün Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci her zamanki üslubuyla tartışmaya eklemlenme ihtiyacı hissetmiş olmalı, “Sen daha Keynes’in kitaplarını yakmadın mı” diyerek, Durmuş Yılmaz’ın kinayesini Erdoğan adına yanıtlamaya çalıştı.

İşe bakın ki, Erdoğan’dan çok Erdoğancı olmanın hiçbir zaman garanti olmadığını hala öğrenemeyen Zeybekci, sarf ettiği bu ‘vecize’nin yanıtını yine Erdoğan’dan aldı. Güney Amerika seyahati öncesi Merkez Bankası’nın para-faiz politikaları ile ilgili açıklama yapan Erdoğan, Zeybekci’nin Keynes’i yakma vurgusuna değinerek, “Keynes ile Smith’i birbirine vurdurmak suretiyle bir yere varamazsınız” deyiverdi.

***

Erdoğan’ın bu açıklamayı yaptığı gün, Merkez Bankası eski başkanlarında Gazi Erçel’de tartışmaya dahil oldu. Erçel, konuya açıklık getiren şu cümlelerle adeta Zeybekci ve diğer tartışan taraflara ilişkin analitik bir tespitte bulunuyordu; “Son dönemdeki faiz tartışmaları bilgisi sınırlı, fakat fikir ve inancı güçlü olan siyasetçilerden kaynaklanmaktadır… Siyasilere bırakırsanız ya para basarlar, ya faiz indirirler.”

***

Keynesçi iktisat politikalarının Türkiye iktisadındaki yeri, etkileri ve sonuçlanmasına başka bir bağlamda aylar öncesi bu sütunlarda değinmiştik. “Kirlenmenin Kısa Tarihi” başlıklı o yazımızda, 1970’lere kadar devam eden devletçi iktisadın Keynesyen temellerini koruduğunu, 70’li yılların ortalarından itibaren başlayan süreçlerin bu politikaları imkansız kıldığı ve Freidman’cı para politikalarının yarattığı cazibeye dayanamadığını vurgulamıştık.

Yine aynı haftalarda kaleme aldığımız bir başka yazıda, Çağdaş iktisatçılardan Thomas Piketty’in “21.Yüzyılda Kapital” adlı eseri çerçevesinde Zeybekci’nin ‘borç veren ülke konumuna geldik’ iddiasını değerlendirmiştik. Piketty’in analizine dayanarak “Ekonomi Bakanı gibi çevresindeki zenginleşmeye bakarak borç harç ilişkisi kurmak yerine, toplumsal eşitsizliklerin köklü bir analizi için bölüşüm olgusunun inceleme ve tartışılmasının gerektiği”ni belirtmiştik.

***

Aslına bakarsanız, para-faiz-kur politikaları ile ekonomi yönetmek, biraz okulsuz maarif yönetmek gibidir. Oturduğunuz yerden rakamlarla oynar, bürokrasiyi aynı rakamların içine hapsedersiniz olur biter. Bir başka açıdan bu yöntem, işe yeterince vakıf olmamakla ilgili olabilir. Yatırım politikalarının hangi kaynaklara dayanması gerektiği, tespiti, sağlaması vs. ekonomi bilimi ile haşır neşir olmayı gerektirir. Oysa Zeybekci’nin çıkışlarının arka planını oluşturan iktisat anlayışı, neo-liberalizmin 90’larda terk ettiği seçim ekonomisi anlayışından farksız görünüyor. Bu ise öyle aman aman iktisat bilimi ile içli dışlı olmayı gerektirmiyor. Taşralı manifaturacının defter hesabı ile iş görmenin makro düzeyi desek yerinde olur.

***

Keynes’in kitaplarını yakmalı mı?

Zeybekci’ye bakarsanız yakmalı. Adam Smith ve sonraki iktisatçıların (bunların içinde Karl Marx’ı saymanın sakıncası yok) tek tek tuğla koyarak inşa ettikleri bilim alanı 20.Yüzyılda, yaklaşık elli yıl boyunca etkilerini sürdüren bir anlayışın babası olarak John Maynard Keynes’e ulaşmıştı. Günümüzde terk edilmiş gibi görünse de, aslında hala neo-liberalizmin açmazlarına çözüm olmaya devam ettiğini söylemek mümkün. Ekonomide devlet müdahalesi olmaksızın hangi ulusal ekonominin ayakta kaldığı söylenebilir? 2000’lerin sürekli bunalım yıllarında ara ara toparlanma gösteren dünya ekonomisi bu kısmi başarıyıaynı devletçi müdahalelere borçlu değil mi?

***

Keynes’i ne yapmalı?

Keynes konusunda Zeybekci’nin ortalama ekonomi bilgisi karar verme yeteneğinde görünmüyor. Bu durumu bizzat ustası Erdoğan zikretmek zorunda kaldı. Ama makro iktisat konusunda yerli yersiz öne sürdüğü düşüncelerini bir kez daha gözden geçirmesinin gerekli olduğunu söylemek mümkün.
En azından koltuğuna yakışmak için bunu yapmalı.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı