REKLAMI GEÇ

KOALİSYON İÇİN GÜMÜŞ HAFTA

15 Haziran 2015 Pazartesi

Seçimlerin üzerinden bir temiz hafta geçti.
Ben o ilk haftaya “Bronz Haft”a diyorum.
El yordamı, peşrev, yoklama, ağız arama…ne derseniz deyin, bir haftayı bunlarla tükettik. Bir nevi hazırlık, gard alma diyelim.

Şimdi “Gümüş Hafta”nın ilk günündeyiz.
Hazırlıklarını; el altı, bel altı, yer altı görüşmelerini tamamladı partiler.
Erken seçime doğru gittikçe hızlanan zamanı dizginlemek gibi nafile bir çabayla ‘koalisyon’ görüşmelerine hazırlanıyorlar.

Haftanın son günlerinde başlayan ‘Gül’lü enformasyon sağanağından başını kaldıran, koalisyon için demeci patlatıyor.

Bunca patırtı içinde en dikkati çeken Davutoğlu’ndaki pusuda bekleyen avcı edası. Fazla sesi çıkmıyor, yerine Akdoğan konuşuyor, Kurtulmuş konuşuyor.
Ancak onların hali de Davutoğlu’nun çizdiği ‘zavallı’ politikacının retorik yeteneksizliğinden aşağı kalır değil.

***

MHP ilk günkü inadını hala sürdürmekte. Haksız değil(di.) Erdoğan’ın Anayasa dışı etkinliği konusundaki ısrarında, 17-25 Aralık soruşturmaları konusunda, dörtlü yolsuzluk ve Yüce Divan konusunda… Ama o kadar.

Her ağzını açtığında “devletin bekası”ndan dem vuran ve yıllardır sadece bu sebeple AKP’yle uyumlu olan bir zihniyetin bu zamanda alabileceği mesafe başka ne olabilirdi ki?

İnternet kısıtlamaları, Mit yasası, yeni Milli Güvenlik oluşumu, “makul şüphe” yasası gibi toplumu popüler tuzağa düşmeyecek denli derinden etkileyen diktatörlük projelerine sesi çıkar mı?

“Söz konusu olan düzenlemeler çoğunlukla “devletin bekası” sınıfında değerlendiriliyor. Dolayısıyla olası bir AKP-MHP koalisyonu için önkoşul oluşturmayacak denli pazarlık dışı bırakılabilir.

Barış sürecinin adını anmıyorum bile, Devlet Bey başımıza devlet taşı yağdırır alimallah.

Bahçeli, izlediği dönemsel stratejinin sayılı günleri aşmaması gerektiğini bir idrak edebilse! Bu idrak edemeyiş kendisine pek pahalıya patlayabilir. Bir süre sonra o stratejinin her taktiği bumeranga dönüşme potansiyeline sahip çünkü. Bir de Bahçeli’nin seçim sonrası güçlenen özgüveni var ki, düşündükçe kahredici. Gönlü doymuşların havailiğini yaşıyor adeta. Bakmayın onca koalisyon lafzına ya da kırmızı çizgi öncellerine, “benden sonrası tufan” demese de, “ben erken seçimden daha güçlü çıkarım da nasıl çıkarım”ın hesabından başka anlamı olmayan bir ayak sürüme sürecinde.
Erdoğan bu ‘ayak sürümeyi’ erken seçim arzusu için pekala değirmen suyuna dönüştürebilir. Başkanlık manevrası için pusuya yatan asıl panterin “saraydaki” olduğunu teyid etmeye gerek var mı?

***

Her yazarın eli tuşlara gittiğinde kurmak istediği ilk cümle herhalde “Eyy CeHePe” minvalinde bir serzeniş oluyordur. Öyle ya, ‘seçim sezonu’ boyunca en çok parlatılan başlangıçta oydu. Önseçim kararı, popüler ekonomik vaadler, kucaklayıcı dil, farklı toplum katmanlarını hesaba katma anlayışı… Sonraki hızlı dönemin ulusal heyecanlar yaratan faktörleriydi.

Sonra ne olduysa bir anda her şey yavaş çekim ilerlemeye, giderek durmaya ve iki ileri bir geri sallanmaya başladı.

Aklıma Edip Cansever’in ünlü dizesi geliyor; “Masa da masaymış ha / … / bir iki sallandı durdu…”
Şimdi koalisyon görüşmelerinde MHP ile ortaklık amaçlı koalisyon için çağrılar yapıyor. HDP destekli böyle bir hükümet senaryosu, şimdilik olması gereken ‘restorasyon’ için en uygunu. Ancak, MHP’nin başı biraz bulutlarda dolaşıyor. İnmek için acele etmediğine göre CHP’nin işi oldukça zor. Bir de henüz ilk günlerde zayıf halka Baykal’ı sahaya sürmesi yok mu? Erken seçimde rakiplerin ağzına sakız olup en çok oy kaybettirecek argüman bu görüşme olacak iddiasındayım. Hazırlıklı olun.

***

HDP şimdilik orta saha oyuncusu.
İleri uca kendini bu yarıda pek taşımak istemiyor gibi. Ne de olsa Barış Süreci olarak adlandırılan ve AKP’nin çoktan kapısına kilit vurduğu sürecin şimdilik tek savunanı.

O nedenle ileri uçta kendine yer bulsa da pas verecek birileri çıkmayabilir. Olsun. Acelesi yok artık.
Bu süreç bundan sonra hiçbir güç tarafından kapatılamayacak kadar büyük gedikler açtı otokrasinin bağrında. Bir koalisyon için ön şart olmasa da olur.

Keza yeni anayasa meselesini de aynı biçimde değerlendirmek mümkün. Restorasyon veya ‘rayına sokma’ koalisyonunun aciliyet kesbeden işleri dışında tahayyül edilebilir.

***
Halbuki gerçekçi olanı tüm ülke görüyor. Baskın Oran Hoca’nın önerdiği gibi, iş zaman darlığı nedeniyle hızla HDP’nin dışarıdan desteklediği CHP-MHP koalisyonuna doğru evrilmek zorunda. Elde edilen mevzileri yitirmek istemeyen muhalefet partileri aynı fikre inanmak zorunda. Görünen köy kılavuz istemez. Eğer Erdoğan fırsatı elde eder ve erken seçimi hemen ilan ederse, olası bir AKP iktidarından sonra artık geri dönemezsiniz. İşte o gün ne idüğü belirsiz ‘Yeni Türkiye’ için şimdiden hazırlıklarınızı yapın.

Ne demişti Efkan Ala, “Kırın kapıyı alın.”
İşte o gün inanın bana, kapıyı kırıp aldıkları gün olur ve artık eskisi gibi Demirel-Ecevit’in 12 Eylül mağduriyetine yaslanan kahramanlığına da erişemezsiniz!

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı