REKLAMI GEÇ

McCarthy ve Cadı Avı Metaforu

24 Ağustos 2016 Çarşamba

Bu sütunları paylaştığımız Denizhaber.com yazarlarından Erdal Otçu, son köşe yazısıyla bizi 2. Dünya Savaşı sonrası soğuk savaşın ilk yıllarına götürdü. O dönem, ABD’de McCarthy’cilik olarak adlandırılan anti komünist siyasal temizlik hareketinin etki ve sonuçlarına!

Otçu yazısında, 15 Temmuz’da gerçekleşen darbe girişimini gerçekleştiren FETÖ/PDY’nin, McCarthy’nin yöntemleriyle metaforik bir ilişkisini kurdu. 1954 yılında ABD Ordusu üzerinden geliştirilen ve ikincil önemde olan bir tartışmayı, Türkiye’deki darbecilerin ordu ile ilişkisine benzetti. ‘Yıprat, itibarsızlaştır, teslim al’ taktiğini ve cadı avını ‘mış’lı geçmiş kipinde özetledi.

Önce belirtelim. McCarthy benzetmesi bu bağlamda olmasa bile, şu an yaşadıklarımız çerçevesinde önemli. Türkiye yaşananların gelişme eğilimi, tipik bir McCarthy modeli sergiliyor.

Erdal Otçu’nun ‘Ordu’ konusunda yazdıklarına itiraz etmemekle birlikte, bunun müsebbibinin sadece FETÖ/PDY olmadığını düşünüyorum.

Kaldı ki, burada cadı avı örneklenecekse, ABD soruşturmalarındaki asıl bağlamın sivil entelektüel-sanatçı-aydın kesime dönük baskı ve uygulamalarda aranması gerektiği inancındayım.

***
Erdal Otçu’nun yazısında ele alınmayan boyutuyla McCarthy soruşturmalarının asıl mağdurlarına birkaç örnek verelim.

ABD ve dünya sinemasının devi, metodik oyunculuğun gelmiş geçmiş en usta aktörü Marlon Brando bu soruşturmalardan en fazla etkilenen sanatçıların başında gelir!

1970’lerin ortasına doğru(1973) Brando’nun ustalığına bakılmadan “The Godfather”(Baba) filmi için, 1950’lerdeki soruşturmaların yansıması olarak aşağılayıcı biçimde provalar yaptırıldığını biliyor muydunuz?

Sonradan aynı filmdeki olağanüstü oyunculuğunun ona en büyük sinema ödülünü kazandırdığını ama onun Kızılderili katliamlarına dikkat çekmek için ödülü reddettiğini?

Yine aynı sanatçının, “Hollywood’da bulunmamın tek nedeni, parayı geri çevirecek ahlaki cesarete sahip olmamamdır” diyerek aynı yıllarda Hollywood ilişkilerindeki iki yüzlüğü yargıladığını?

***
Bir başka örnek, Dashiell Hammett-Lillian Hellman çifti.

Amerikan edebiyatının entelektüel nitelikli polisiyesinin usta yazarı Hammett ve sevgilisi Hellmann Cadı avı döneminde çok haksız biçimde yargılananlardandı. Bu yüzden yıllarca ayrı yaşamak zorunda kalmışlardı.

Lillian Hellmann’ı kara listeye alan Amerikan film endüstrisi, yok pahasına çalıştırmış, ya da mesleği olmayan başka alanlarda çalışmak zorunda bırakmıştı. O sorguda bile başı dik durmuş, sorulan soruları, sorularla karşılamış ve sorgucuları köşeye sıkıştırmıştı.

Çok sonraları, 1980’lerdeki 12 Eylül döneminde McCarthy dönemi sorgu ve suçlamalarını içeren yaşam öyküsünü Türkiye’de Bilgesu Erenus oyun olarak yazdı. “Güneyli Bayan” adıyla oynanan oyunu AST (Ankara Sanat Tiyatrosu) ve İzmir Devlet Tiyatrosu sahneledi. Afişi hala gözlerimin önünden gitmez, başının üzerine tuttuğu beyaz şemsiyesi, uzun etekli beyaz elbisesi ve beyaz şapkasıyla yalnız ama güçlü bir Lillian Hellmann imgesi!

***

Dashiell Hammett, Başkanı olduğu Medeni Haklar Kongresi’ne bağışta bulunanların adlarını açıklamayı reddettiği için 1951 yılında hapse girdi ve 6 ay süreyle hapis yattı. Cadı avı döneminde Komünist Parti’ye üye olduğu gerekçesi ile Amerika’ya Karşı Faaliyetler Komitesi’nce 26 Mart 1953 tarihinde sorgulandı. Komite ile işbirliğine girmeyi reddetti o nedenle kara listeye alındı. Çok geçmedi, 1961 yılında akciğer kanserinden yaşamını yitirdi.

Türkiye’de ilk kitapları Sinan Fişek çevirisiyle Metis yayınlarınca basılmıştı. Sanırım aynı çeviriler şimdi başka bir yayınevi tarafından dizi olarak yayımlanmış durumda.

***
Bertolt Brecht, Charlie Chaplin, Arthur Miller, Orson Welles ve Pete Seeger, ayrıca Hollywood Onlusu olarak bilinen Herbert Biberman, Lester Cole, Albert Maltz, Adrian Scott, Samuel Ornitz, Dalton Trumbo, Edward Dmytryk, Ring Lardner Jr., John Howard Lawson ve Alvah Bessie yıllarca süren kovuşturmalar boyunca soruşturmaya uğrayan sanatçı, yazar ve entelektüeller listesinden sadece bir kaç isim.

Listeyi uzatmanın anlamı yok.

***
Tüm bunları özetledim, çünkü Türkiye’de bu gün devam eden uygulamalarla bir paralellik kurulacaksa, aydınlar, sanatçılar, entelektüel kültür insanları ve akademisyenlerin yaşadığı baskılar çerçevesinde de kurulmalı.

Tutuklanan şairler, yazarlar, romancılar ve gerçekten örgütlü hiçbir suça bulaşmamış suçsuz akademisyenler bu sürecin özneleri oluyorlar.

McCarthy yöntemlerine dikkat çekilecekse, asıl bu boyutuyla çekilmeli!

Not: McCarthy’ci ‘Cadı Avı’ soruşturmalarının itirafçı ve ihbarcı figürlerinin başında Ünlü Oscar’lı yönetmen Elia Kazan gelir. Elia Kazan Kayseri doğumlu, Anadolu’dan Amerika’ya göçmüş bir Rum ailenin çocuğu. Cadı Avı boyunca Komisyonun Hollywood sanatçıları ihbarcısı oldu. İroniktir, sonradan, bu sanatçılardan biri, Genç Marlon Brando, 1954 yılında “Rıhtımlar Üzerinde” filmiyle ona ve kendisine ilk Oscar’ı kazandıran oyuncu olur.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı