REKLAMI GEÇ

PANİK AKP TEDİRGİN CHP

28 Mayıs 2015 Perşembe

Son bir kaç hafta arka arkaya Denizli meydanlarında arz-ı endam eyleyen politik liderlerin arkalarında bıraktıkları toz bulutuna bakarak bazı tespitler yapılabilir.

Başlığa konu ettiğimiz saptama sadece sokağın nabzına ait çıkarımlarımızdan oluşmuyor. Göstergelerden biri partili adayların çalışma üslup, yöntem ve tarzları. Beraberinde genel başkan mitinglerinin kalabalıkları, bir de o kalabalık miting katılımcılarının sergiledikleri coşku ve heyecan.

Bir de kentin taşrası var. Yani ilçeler, kasabalar, köyler.

Toplam nüfusun neredeyse yarısı kırsalda yaşıyor. Miting ya da aktif parti çalışmalarına yeterince katılamadıklarını hesaba katıp kent içindeki havanın oralarda farklı estiğinden söz edebiliriz. Bunun doğru bir tespit olacağını sanmam. Hatta eskisinden daha etkili bir kırsaldan söz etmek bile mümkün.

Görünen gerçeklik bu.Hatta diyebiliriz ki, gördüklerimizin çok daha fazlasını bizzat siyasi parti adaylarının birebir ve daha etraflı gördüğüne şüphemiz yok.

İşte yalnızca bu nedenle bile iktidarın panik, ana muhalefetin tedirgin, diğerlerinin ise rahat ve şen olduğunu söylemek abes değil. Aksine hepimizin bildiği, duyduğu, gördüğü, hissettiği, algıladığı mevcudiyetin saptanmasıdır.

AKP ve CHP’nin aynadaki görüntüsüyle başlayalım.

***

AKP PANİK HAVASINDA
Davutoğlu’nun tutarlı bir seçim dili yok. Retorik olarak zayıf, bir o kadar mesnetsiz, bazen akademisyen kimliğine hiç yakışmayan, kaba bir dile doğru hızla kayış var.

Bu kayışın sebeplerinin başında anlaşılan Erdoğan geliyor.Bir parti lideri gibi meydanlara çıkıp kendi emanetçisine kadar uzanan ölçüsüzlüğüne gem vuramadığı için Başbakan kendisine uygun bir jargon oluşturamıyor. Her gün yeni şeyler, suçlamalar ve içi boş atıp tutmalara dönüşen kürsü konuşmaları, artık kendisine de komik gelmeye başlamış olmalı.

Çünkü neredeyse kendi seçmeni bile onun yerine Erdoğan’ı izlemeyi tercih ediyor.

Bunun göstergeleri kamuoyu yoklamalarının sonuçlarında %43-42 bandında seyretmekte. Özellikle Erdoğan söz konusu araştırma sonuçları önüne geldikçe şirazeyi kaçırıyor. Buna mukabil Davutoğlu dengeli ve olgun olmak yerine, Erdoğan’a ayak uydurmaya çalışmanın telaşıyla zayıf ve üslupsuz bir seçim kampanyasının lideri olmaya mahkum kalıyor.

Panik havası da burada başlıyor. Erdoğan ilk günlerde bir-iki puanlık artışa mahal verdiyse bile, oyların cumhurbaşkanlığı seçiminde aldığı oranın 10 puan gerisine oturduğunu görüyor, bu da başta Davutoğlu olmak üzere partisine sert uyarılarda bulunmaya kadar işi uzatmasına yol açıyor.

Yerel düzeyde süren kampanya ise bir as, üç partnerin ortaoyunu gibi. Zeybekci çalıp oynuyor, diğerleri yanında duruyor. Osman Zolan sanki joker. Bavul niyetine taşınıyor.

***

CHP TEDİRGİN
CHP’deki tedirginliğin yerel siyasette açıklaması bulunabilir. Ama iş bu kadarla kalmıyor. Bölgesel ve ulusal ölçekte devam eden kampanyanın etkisi ve sürekliliği konusuna baktığınızda işler ne kadar iyi yürüyor, henüz muamma.

Kılıçdaroğlu her zamanki gibi temiz ve dürüst siyaset vurgusuyla meydanlardaki kalabalık ve coşkunun sürmesinin asıl etkeni. Diğer yandan ise parti tabanında sıkça dillendirilen “bu iş Kılıçdaroğlu ile olmuyor” inancının örtük bir kırılma yarattığı söyleyebiliriz. Belki seçim günlerinde bu inanç giderek körelmiş, rafa kalkmış görünebilir. Ama saldırı için pusuda bekleyen bir argüman olduğundan kuşku duymuyoruz.
Bir de, mesela Denizli’den yola çıkarak söyleyebiliriz ki, İl örgütü merkez siyasetini zenginleştirecek, ona yerel düzeyde katkı yapacak bir etkililik sergilemekten uzak kalıyor. Bunu belki tüm partiler için ifade etmek mümkün. Ama CHP için durum diğerlerinden biraz daha farklı. Yerel katkı ve zenginliğe en fazla ihtiyacı olan parti CHP. Çünkü en iddialı olanı o ve iktidara en yakın oy potansiyeli taşıyan yine o. Oysa çorak, sığ, yaratıcılıktan uzak, projesiz süren yerel seçim kampanyasının içi bomboş duruyor.

Önseçim aylarında özellikle Adil Demir’in kampanyalarında ‘70’li yıllardaki Ecevit imgesine yapılan göndermelerin nasıl bir coşkun ruh hali yarattığına tanık olmuştum. Efsane “Karaoğlan” imajının, hafızalar tazelendiğinde nasıl bir sinerjiye dönüştüğü gördüm. Çünkü o yıllar geleneksel sol söylem için bile kabul edilebilir bir dizi toplumsal talep, aynı efsanenin içini dolduruyordu. Ama bu projeksiyon giderek yok oldu. Ecevit ve Karaoğlan adını son zikreden Kılıçdaroğlu oldu. O güne kadar yerel siyasetin aklından çıkmıştı.

MİTİNGLER NE YANSITIYOR?
Başbakan Davutoğlu ve CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu mitinglerine bakalım.

Davutoğlu ve Kılıçdaroğlu mitingleri için yapılan karşılaştırmalar, genel olarak ortak bir sonuç veriyor. Çeşitli kesimlerin gözlemlerine göre Davutoğlu aradığını bulmuş değil. Kılıçdaroğlu mitingi ise kalabalık, coşkulu ve enerjikti.

AKP mitinglerine gelenlerin çoğu vali, kaymakamlar ve belediyeler eliyle sürdürülen topyekün bir baskı kampanyasına maruz kalıyor. Bu artık biliniyor. İşçiler, memurlar, belediye çalışanları bu zincirin önde gelenleri.

CHP mitingleri ise böyle bir baskıdan uzak. En önemli fark bu. İnsanlar istekle ve arzuyla meydanı dolduruyor. Partiye sahip çıkıyor. Ne ki genç ve dinamik nüfus ortada yok. yaş ortalaması 40’ın üzerine doğru tırmanmış.

Başbakan’da Erdoğan’ın güçlü lider havası yok. Hamaset ve samimiyetsizlik Davutoğlu’nda sırıtırken, Kılıçdaroğlu tutarlı bir lider profili çiziyor. Hedeflerini, projelerini yalın ve apaçık sıralıyor. Yerel dilde konuşmaya çalışmak gibi, aklıevvel meddahlığa prim vermiyor.

***

Tespitleri alt alta sıraladığımızda çıkan sonucu ifade etmek gerekirse;
Davutoğlu ihtişamlı AKP günlerini mumla aratıyor. Akademisyen kimliği, “At üstünde kitap okuyan adam” özelliği falan sadece retorikten ibaret kalıyor. Seçmenin gözünde “Emanetçi”, “geçici Başbakan”, yaftasından kurtulamıyor.

Denizli CHP ise Kılıçdaroğlu’nun toparlayıp biriktirdiğini biraz hovardaca harcıyor. Yeni ve cazip bir profil çizemiyor. Kendini bir adım ileri taşıyacak çalışma mantalitesine sahip olamıyor.

***

Sonuçta AKP yitirilen oyların faturasını bir vekil kaybederek ödemiş gibi görünürken, CHP tüm canlılığına karşın henüz üstüne 1-2 koyabilmiş değil. En iyimser tahminle 2.5 vekili üçe tamamlama tedirginliği devam ediyor.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı