REKLAMI GEÇ

SEÇİMLER İPTAL EDİLEBİLİR Mİ?

25 Nisan 2018 Çarşamba

Seçim için geri sayım başladı.
Bugün hariç 60 gün kaldı. Yani tam iki ay.
Önümüzdeki iki aylık takvimde neler olacak, neler olmalı?
Hazırlık süreci neleri kapsayacak, siyasi partiler ve kamuoyu nasıl hazırlanacak?
Önce kısa bir tarihsel hatırlatma yapalım.

***

1961 Anayasası yürürlüğe girdikten sonra neredeyse iki yılda bir seçimlere tanık olduk. Dört yılda bir genel seçim; vefat eden, milletvekilliği düşen, vekillikten ayrılanların yerini doldurmak için genel seçimden sonraki iki yılda bir ara seçim yapılırdı. Sanırım son ara seçim 1979 yılında yapıldı. Güneş Motel destekli Ecevit hükümeti o seçimlerde ağır bir yenilgi almış, sonunda hükümet istifa etmek zorunda kalmıştı. Yerine kurulan Demirel azınlık hükümetinin ömrü bir yılı doldurmamış, 12 Eylül 1980 darbesi siyasal yaşamın bütün unsurlarını sahneden çekerek kendi diktatörlüğünü tesis etmişti.

***

1990’lı yılların koalisyonlar cehennemi yeni binyılda son buldu. 2002 itibariyle AKP hükümetlerinin önce Kemal Derviş paketine dayalı bahar ayları, ardından Gezi ve 17-25 Aralık sıcak yaz günleri geldi. Derken sonbahar gelip çattı. 2008 küresel krizinden beri hafif etkilerle gelişen ulusal ekonomik kriz giderek siyaset alanındaki hakim unsurların koltuğunu ciddi biçimde sallamaya başladı. Siyasetin kışına doğru evrilen bu gelişmeler, son gündemde AKP ve ittifak ortağı MHP’yi erken seçim kararına zorladı.

***

“Baskın seçim” stratejisi, birkaç gün içinde bozuluverdi. CHP ve İYİ Parti anlaşmasının sonuçları hedeflenen baskını şimdilik bertaraf etmiş görünüyor. Bundan sonraki gelişmeler neler olabilir bilemeyiz. Ancak neler olabileceğini varsaymak imkanı yok değil.

***

Her parti kendi cumhurbaşkanı adayını belirler,
İttifaklar dahilinde üç ya da dört aday yarışır,
Büyük olasılıkla Tayyip Erdoğan ve Meral Akşener finale kalır,
İkinci turda iki temel blok oluşur,
Sorun burada başlar. Bu iki temel blok içinde hangi seçmen hangi tarafta yer alır?

***

Abdullah Gül ikinci tura kalır mı? Zayıf olasılık. Hem genel kamuoyu, hem muhalefetteki siyasi parti milletvekillerinin önemli bölümü bu seçeneğe sıcak bakmıyor. Çeşitli sebepleri var. Çoğu bildik şeyler. Ancak en önemlisi Cumhurbaşkanlığı döneminde yaptıkları. Çokça telaffuz edildiği biçimiyle “Çankaya noteri” onun için türetilmiş bir deyimdi. Hala bıraktığı izlenimin izleri silinmiş değil.

Onu en çok isteyen Saadet Partisi’nin Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun Sivas geçmişi, Gül’ün üzerinde ikinci bir karanlık örtü gibi duruyor. Tepkileri tetikleyen unsurlardan biri de bu.

Gül’ü istenmeyen durumuna düşüren daha başka marjinal faktörlerden de söz edilebilir. Ancak temelde bu iki olgu onun ikinci tura kalma olasılığını zayıflatıyor.

***

İYİ Parti’den Meral Akşener’e destek konusu da bir ölçüde muamma. 1990’ların karanlık yılları hala hafızlardan silinmiş değil. Özellikle sol ve Kürt kökenli seçmen açısından baktığımızda ciddi bir handikap var. Tansu Çiller’in Susurluk üçgen çetesinin sıcak günlerinde söylediği “devlet için kurşun yiyen de, kurşun atan da” vecizesi, onun İçişleri Bakanlığı döneminde telaffuz edilmişti. Daha açıkçası MİT içinde eski katillerin uluslararası suikastlar için kullanılması veya Gladio, Kontrgerilla türü çetelerin devlet içinde at koşturması için kapılar Mehmet Ağar tarafından ardına kadar açılmış, Akşener bunu sürdürmüştü. Toplumsal hafıza bunları unutmadı.

***

Ne ki tüm bunlara karşın Akşener, Gül’den daha şanslı. Son hafta içinde CHP’nin yaptığı 15 milletvekili jesti hem İYİ Parti imajını parlattı, hem CHP’nin demokratik algılanışına katkı sağladı. Diğer yandan İYİ Parti’nin merkez muhafazakar iddiasını seçmen nezdinde güçlendirdi. Bunlara bir de muhalif kamuoyundaki Cumhuriyetçi kaygıların telafi edilebileceği inancı da eklendiğinde, Meral Akşener’in şansının güçlenmesi doğal karşılanmalı.

***

HDP Akşener’e sıcak bakmıyor. Daha çok Abdullah Gül cephesine yatkın. Mardin Belediye Başkanı Ahmet Türk’ün ve HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli’nin bu yönde beyanatları var. Kürt seçmenin Akşener’e sıcak bakmayacağı varsayılıyor. En azından HDP tabanının eğiliminin böyle olduğu açıklanıyor. Ne ölçüde gerçekçi olduğunu ölçmek kolay değil. Çünkü 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra HDP eski gücünde değil. Kürt seçmeni eskisi ölçüsünde kontrol edebiliyor mu, belirsiz. Bölgesel sınır savaşlarından seçime ne kadar oy devşirebileceğini hesaplamak güç. Ancak Erdoğan kadar bunu başaramayacakları kesin gibi. O nedenle her ne kadar bir eğilim olarak Abdullah Gül telaffuz ediliyor olsa da, ikinci tura Akşener’in kalması halinde HDP tabanının azımsanmayacak miktarı destek verebilir.

***

Yukarıda özetlenen analizin bir de görünmeyen arka yüzü var.
O da AKP-MHP ittifakının ilk otuz gün içinde sarsılmış olan stratejisini yeniden ayakları üzerine oturtmayı başarıp başaramayacağına bağlı.

Eğer başaramadığı kanaati oluşursa en önemli olasılık, seçimlerin iptal edilme olasılığı.

Erdoğan’ın Anayasal yetkisi var bu konuda.
Ve Erdoğan yeniden seçilmesi riski artarsa, seçimleri iptal etmekten çekinmeyecektir.
Asıl üzerinde durulması gereken bu. Olmaz demeyelim.

7 Haziran sonrası da birçok şey olmamalıydı ama oldu. O dönem geçen altı ayın bilançosu yüzlerce ölü, binlerce yaralı olarak tarihin kara sayfalarına nakşedildi.
Unutulmaması gereken en önemli gerçeklerden bir tanesi işte bu!

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı