REKLAMI GEÇ

ÜLKEMİN EĞLENCELİK HALLERİ

3 Ağustos 2018 Cuma

Hayli eğlenceli bir ülkeye dönüştük.

Seçimden önce başlamıştı. İşaretler gün gün çoğaldı ve şimdiki şenlikli hava iyice kıvamını buldu.

Günlük ulusal haberleri yakından izleyenler farkındadır.

Gün içinde birkaç şok üşüşüveriyor gündeme.

Bakıyorsunuz dolar aynı gün içinde birkaç rekor birden kırıyor.

Siyasal parti temsilcileri tam ağızlarını açıp birkaç kelam edecekler ki, askeri yaptırım kararları ABD Senatosundan geçiyor.
Başlar hep birden şaşkınlık yaşarken, askeri yaptırım siyaset alanına sıçrıyor, iki bakanın malvarlığına el koyma hadisesi gündeme düşüyor.
Ona yanıt vermeye çalışırken, Güneydoğuda kadın ve çocuklar teröre kurban veriliyor.

Henüz cenazeler toprağa verilirken gündem başka bir habere evriliyor. Bu böyle sürüp gidiyor…

Baş döndürücü bir hız!

***
Bu gelişmelerin dramatik yanı hepimizi üzüyor.

Diğer yandan iç politika kurnazları, siyasal varoluşlarının kerametini hiçbir zaman gösterme imkanı bulamamışken, fırsatı ganimet belliyorlar. Veryansın ediyor, atıp tutuyor, kaş yapayım derken gözden oluyorlar. İşin şenlikli kısmı da burada zuhur ediyor.

Bu şenliğe katkı verenleri sadece bu günün haberlerinden derleyerek keyiflenelim isterseniz.

***
Dolar 5.09 şu saatte.

Yani diyelim 1000 doların var, 5.090 TL paran var demek oluyor.

Günün en anlamlı yanıtını Konya Selçuk Ünv. Rektörü sarf etmiş. Hazret diyor ki, “Dolar gündelik hayatımda hiç yer işgal etmiyor.” Sen çok yaşa e mi Hoca? Ben de tam onu diyecektim!

Benim de dolarım yok. Dolayısıyla kazancım da yok. Yani kazanma ya da kaybetme kaygısından uzağım.

Kaybetme kısmı biraz karışık elbette. Enflasyon, zamlar, paranın değersizleşmesi falan filanı geçelim. Ben zaten asgari emekli aylığı alan sıradan yurttaş olarak her zaman kaybedenim. Dolar düştü diyelim. Yani mesela Mart ayı paritesine geri gelsin. 4.00 TL olsun. Benzin mi, doğal gaz mı, elektrik mi, su parası mı, market rafındaki şişmiş fiyatlar mı, hangisi Mart enflasyonu düzeyine gerileyecek? Böyle bir şey olmayacak. O nedenle zaten kaybeden olarak, hiç olmazsa kazanmaktan kaybedenlerin sıkıntısından muaf sayıyorum kendimi. Hoca hislerime tercüman olmuş.

Ama yine de şu enflasyonu körüklemese daha iyi olacak! Sonra, cari açık dedikleri şey de canımı sıkmıyor değil. Günlük alışverişleri Dolara endeksleyenleri de protesto etmekten geri kalmak istemem. Dolar bana dokundu galiba…

***
Amerika yaptırımlarına en mesnetsiz tepki, siyasal hayatında ilk kez AKP sayesinde ‘destisini’ dolduran birinden geldi. Zat, “yaptırımlara karşılık verilirken gerekirse hukuk dışına çıkılmalı” deyip her şeye tüy dikti. Seceresini bilenler için tanıdık bir öneri. 1970’lerin Balgat Katliamını hatırlayanlar ne demek istediğimi şıp diye anlamıştır eminim. Erdoğan’ın düzeninde adını anmayı bile zul saydığım zatın önerisine pek çok hevesli çıkabilir aslında. Bakmayın benim mesnetsiz yapıştırmama!

***
Bir diğeri İyi Parti. “Trump Towers’a el koyalım” deyip çıktı. Bu öneri ilk anda Facebook haber takipçilerinin hoşuna gitmiştir eminim. Okuduğumda epey güldüm ama. Adında “Trump” var diye gidip bir binaya el koymak nasıl bir anlayıştır merak ediyorum. İnsan bir araştırır, sorar etrafındakilere nedir bu Trump Towers diye. Hoş Erdoğan’da “o binanın açılışını yapmakla hata ettim” demişti gerçi. Ama ona da “Isparta Demirel Üniversitesini sen kurdun” diyen aklı evvel danışman tüyo vermiş olabilir. Ne bileyim?

***
Bunlar ortalığı toza-dumana boğarken CHP durur mu? Kaç haftadır ne dolara, ne enflasyona, ne zamlara ses çıkarmayan, kurultay heveslilerinin oyuncağına dönen parti Genel Başkanı çıkıp “biz de onların bakanlarına yaptırım uygulayalım” dedi.

Eyy ‘CEHAPE’ diyesim geliyor bir an. Erdoğan ağzı deyip çıkarlar, demeyeyim. Ulan CHP desem? O da olmaz, çok kaba, entelektüel değil. Ya CHP demenin manası yok, o kadar samimi değiliz.

Biz yine de diyeceğimizi şu cümleyle özetleyelim: Sen CHP! Dış politika ufkunu bu kadar yerlere serip üzerinde böyle tepiniyorsan, hiç direnme, ver başkanlığı İnce’ye, bu işi senden daha iyi kıvıracağından eminim.

***
Her fırsatı değerlendiren iç politika kurnazlarına bir komşu ders verdi. ABD’nin Türkiye’ye yaptırımlarına tek tepki İran’dan geldi. İran Dışişleri Bakanı Zarif, ABD’nin “yaptırım bağımlısı” olduğunu söyledi.

Hah şöyle. Doğru dürüst bir açıklama buna derim ben. Alaycı, ciddiye almayan, ‘s.ttir git’ modunda bir açıklama. Hiç öyle bizim aklı evveller gibi boşa esip gürlemiyor.

Olayın bir diplomasi sorunu olduğunu ve bugün yarın geçeceğini bilen bir uzak görüşlülük. Tam bir dışişleri bakanı oturaklılığı. Aferin Zarifi! Tuttum seni.

***
Putin’den hiç ses çıkıyor mu? Çıktı da biz mi duymadık. Yoksa kaç yıldır ABD’yi yıldıran buz gibi duruşuyla aynı soğukkanlılığı sergilemeye devam edecek mi dersiniz? Ne de olsa ABD’nin askeri ve ticari yaptırım kararlarının meyvesini en önce toplayacak olan o. Kremlinde, duvardaki devasa dünya haritası üzerinde hareket edip duran ışıklı göstergelerin oynaşmasını bıyık altı gülüşüyle izliyor olmalı.

***
Bu gelişmeleri manasızca velveleye vermenin bir de Denizli’de tezahür ettiğine değinelim. “Trump Towers’a” el koyalım diyen zihniyetin Denizli versiyonu sahnede bu kez. Çıkmış “haddini bil ABD” diyor. Bilmezse ne olacak? Gidip dövecek sanırım! Politikacı dilinin sosyal medya düzeyinde seyrediyor oluşunun tipik örneği olmaktan öte anlamı yok bence.

***
Gülmece yazar-çizerleri bir de “hiç esprisi yok ülke gündeminin” diye şikayet ediyorlar. Ya olup bitene ne demeli?

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı