REKLAMI GEÇ

CE-HA-PE Mİ? HALK PARTİSİ Mİ?

3 Aralık 2016 Cumartesi

“Eyy Ce Ha Pe! Ey Kılıçdaroğlu!” diye başlayan konuşmalar türlü eleştiriyle başlayıp, hakarete varan söylemler ve 1930’lara kadar giden suçlamalarla devam ediyor. Yıllardır devam eden ve son aylarda “Lozan’da adaları verdiniz”e kadar uzanan suçlamaların asıl hedefinin Atatürk ve cumhuriyet olduğunu bilmeyen var mı?

Son zamanda yöntem ve söylem değişiyor. Aralıklı olarak Cumhuriyet Halk Partisi yöneticilerine fiziki saldırılar, parti binalarına baskınlar, hatta kundaklamalar yaşanıyor. Türkiye’nin farklı bölgelerinde ‘münferit saldırılar’ gibi algılanan bu eylemlerin birden bire ortaya çıkması yöntem değişikliğinin habercisi.

Söylemdeki eleştiri/aşağılama dozu hiç azalmadan sistemli bir şekilde sürdürülüyor. Yoğun ve yaygın bir biçimde CHP’yi FETÖ ile ilişkilendirme ve hatta HDP’ ile işbirliği algısı oluşturuluyor.

Son ve en sansasyonel operasyonun adı; Celal Kılıçdaroğlu.
İzmir’de bekçilik yapan, genel başkanın kardeşi Celal Kılıçdaroğlu’nun “Aydın’ın, FETÖ/PDY’dan temizlenmesi ve örgüt elebaşı Fetullah Gülen ile yandaşlarının hesap vermesi” amacıyla Söke’den Didim’e başlattığı yürüyüş üç gün sürdü. Yürüyüşü güvenlik güçleri eşliğinde gerçekleştirdi. Didim’de CHP’li belediyeye siyah çelenk bıraktı. Tehdit edildiğini, ölüm orucuna yatacağını bildirdi.

Hikmetinden sual olunmayan devletimiz, Milli Eğitim Bakanlığı önünde basın açıklaması yapmak isteyen milletvekilleri ve öğrenci velilerinin 100 metre yürümesine izin vermezken, bu kişinin 50 km. yürümesine izin veriyor, hem de polis desteğinde.

Her operasyon, Bahçeli’nin hatırına ‘cumhur’lu başkanlık’ olarak adı konan, çocukların bile bildiği fiili başkanlığı, anayasal kılıfa sokma operasyonuyla ilişkili. Yıllardır ince ince hazırlanan ve artık gizlenmeyip, paldır küldür gerçekleşen bir rejim değişikliğiyle burun burunayız. Büyük engel, CHP.
CHP’ye ve CHP’lilere yapılanlar da büyük bir oyunun parçası. EY CEHAPE, şapkayı önüne koyup düşünme vaktidir.
Vaziyet Salı günleri yapılan gurup toplantılarında (bu toplantılar da her hafta muhtar vb. toplantılarla çakıştırılıp perdeleniyor) yapılacak sert eleştiriler ve ‘şehit ailelerine yapılan yardımlarda, ayrımcılık yapılıyor,15 Temmuz şehitlerinin ailelerine yapılan yardımlar, güneydoğu şehitlerine de yapılsın’ benzeri söylemlerle kurtulacak gibi değil.

Lenin’in çok anlamlı bir sözü var; “Siyaset, ekonominin en yoğunlaşmış halidir” her siyasal gelişmenin ekonomik bir karşılığı ve açıklaması vardır.

Bağıra bağıra gelen ekonomik krizle bile dalga geçen ve ciddi hiçbir önlem almayan, Türkiye’nin 50 yıldır peşinde koştuğu AB hikayesine ‘bize madik attılar’ düzeyinde bakan hükümetin tutulacak bir yanı kalmamıştır. Altı ay içinde tarihten unvanı bile silinecek başbakan ‘dolar düşecek, söz veriyorum’ diyor. Güler misin, ağlar mısın?

Memleket tarımı, sanayisi, esnafı, çalışanı, emeklisiyle inliyor. CHP önce kendini olması gerektiği gibi HALK PARTİSİ olarak tanımlamalı, adının bu şeklide söylenip yazılmasına özen göstermeli, halkçı ve devrimci ekonomik politikaları benimsediğini açıkça söylemelidir. Siyasetin TBMM’de çözüm üretme şansı kalmamıştır. Siyaseti sokağa çıkarmak gerekir.

Vahşi kapitalizm çöküştedir. Liberal ekonomik politikaları ve özelleştirme sevdasını, bize ittirenler bile çoktan terk etmiştir. ABD başta, tüm batı dünyası ‘devletçilik ve sosyal devlet’in daniskasını uygulamaktalar. Çin ‘devletçilik’le bir dünya devi olmuştur.

HALK PARTİSİ, ihmal ettiği iki ilkesini, devletçilik ve devrimcilik kavramlarını, öne çıkarmalı; Örneğin, TÜM MADENLERİ DEVLETLEŞTİRECEĞİNİ, TOPRAK REFORMU YAPACAĞINI, TÜM ÖZEL YURTLARI KAPATIP DEVLETE TESLİM EDECEĞİNİ, EĞİTİM VE SAĞLIK HİZMETİNİN PARASIZ SAĞLANACAĞINI, hiç çekinmeden ve en yüksek sesle söylemelidir.

HALK PARTİSİNİN ‘devletçi ve devrimci’ aslına geri dönme vaktidir. Parti merkezleri ve TBMM’den çıkıp, alanlara inme vaktidir. Bugün Adana’da başlayan mitingleri, kuruluş ilkeleriyle besleyip, sürekli hale getirmek ve tüm yurda yayma vaktidir. 2013 Haziranında çoluk çocuğun yaptığını, bir kez daha ve çok daha güçlü bir şekilde yapma vaktidir.

Çünkü vakit kalmamıştır!

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı