REKLAMI GEÇ

CITTASLOW DENİZLİ

16 Mart 2014 Pazar

Öyle bir ağlasam,
öyle bir ağlasam çocuklar.
Size hiç gözyaşı kalmasa.
Öyle bir aç kalsam,
öyle bir aç kalsam çocuklar.
Size hiç açlık kalmasa.
Öyle bir ölsem,
öyle bir ölsem çocuklar.
Size hiç ölüm kalmasa.

Kara kaşlı, kara gözlü çocuğun ölüm haberi gelince herkesin yüreği kanadı. İki gün sonra filiz gibi bir gencin, Burakcan’ın öldürüldüğü haberi geldi. Bu iki ölüme Aziz Nesin’in yukarıya aldığım şiiri az bile. Çocuklar öldürüldü. Özellikle Burakcan’ın öldürülmesinin “Berkin’in intikamı” algısı yaratılmasına yönelik provakasyon boşa çıktı. İki acılı babanın açıklamalarını okuyun ve ne yüce bir milletin fertleri olduğumuzu görün.

Başbakan ve saz arkadaşlarının Berkin ve ailesinin Aleviliğinin altını çaktırmadan çizme, arkasından Burak Can’a sahip çıkma ve son olarak 14 yaşındaki çocuğun “terörist” olduğu açıklamaları boşa çıktı. Türk halkının bu iki çocuğun öldürülmesi üzerine gösterdiği sağduyu, ibretlik.

Berkin’den sonra Denizli’de iki gün üst üste anma ve protesto gösterileri yapıldı. İlk gün ben de meydandaydım. Denizli’ye yeni gelen Emniyet Müdürünün, ayağının tozuyla yaptığı tomalı, tazyikli su ve biber gazlı müdahale emri ortalığı karıştırdı. Müdürün Denizli’yi tanımadığı ilk günden belli oldu. İki günde 91 genç gözaltına alındı. Polis şiddetinden bir genç kız nasibini aldı ve hastanelik oldu.

Denizli Barosunun gönüllü avukatları seferber oldular. Karakollara, hastanelere, adliyeye dağılıp gözaltındakilere sahip çıktılar. Polis müdahalesi ve gözaltılar ertesi gün binlerce Denizlilinin Çınar’a akmasına neden oldu. Avukatlar meydanda polisle halkın arasına girdi. Polis müdahale etmeyince eylem olaysız sona erdi.

Birileri yeni müdüre anlatsın. Burası, Denizli. Geçtiğimiz Haziran ayında neredeyse bir ay boyunca tüm Denizli, her gece sokaktaydı. Binlerce, onbinlerce insan kilometrelerce yürüdü. Tek kişinin burnu kanamadı. İlk eylem günü, başta baro olmak üzere birçok sivil toplum kuruluşunun başkan ve yöneticileri, zamanın emniyet müdürüne güvence verdiler. Polisi yaklaştırmayın, hiçbir olay çıkmaz, demişlerdi. İçinde yaşadıkları toplumu tanıyorlardı çünkü.

Bir ay boyunca yürüdü Denizli. Her akşam AKP’li belediye başkanının penceresinin altına toplanıp, eylem yaparken bir çakıl taşı bile atmadı. Eylemciler için hazırlanan tomalar orman yangını söndürmeye gittiler.

Hiç ders almadınız mı? Denizli insanıyla, “cittaslow-sakin kent” unvanını en çok hak eden kentlerden biridir. Siyaset nedeniyle kavga etmez. Göremediğiniz, göz yumduğunuz provakasyonları önceden görür. Eylemin de, sevginin de dozunu kaçırmaz. Türkiye’ye örnektir.

Bu nedenledir ki başka kentlerde sokaklar yanarken, Denizli seçime iki hafta kala, iki gün eylem yaptıktan sonra aniden eylemleri durdurur. Unuttu sanmayın, unutmaz. Şimdi evine çekildi, düşünmeye devam ediyor. Sonucunu 30 Mart günü göreceksiniz.

Denizli halkı “cittaslow”un insan unsurunu tamamlıyor. Diğer unsurlar seçilecek belediye yöneticilerini bekliyor.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı