REKLAMI GEÇ

KABUS GÖRDÜM SANKİ

5 Kasım 2016 Cumartesi

İyi ki parlamenter demokrasi ile yönetiliyoruz. Ülkemizde kuvvetler ayrılığı var, yasama-yürütme-yargı birbirinden bağımsız. Cumhurbaşkanı dahil, kimse yargıya talimat veremiyor. Tutuklu yargılamalar adaletle ve toplum vicdanını kanatmadan yapılıyor. Büyüğümüzün dediği gibi, üstünlerin hukuku değil hukukun üstünlüğü hakim. Toplumun adalete olan inancı tam. Her şey güllük gülistanlık.

Bahçeli’nin aklına uyup başkanlık sistemine geçsek, dini esaslara göre hazırlanmış bir anayasayla, yaşam boyu başkanlık ve hilafetin hayata geçirileceği, (tercihen taşlayarak veya kılıçla) idam cezasının uygulanacağı bir cemahiriyeye dönüşsek halimiz nice olurdu?

100 yıllık ‘yurtta ve dünyada barış’ eksenli dış politikamız terk edilirdi. Reisimiz ve ona bağlı yöneticilerimiz dış politikayı, günlük gelişmelere göre ve akıllarına estiği gibi, daha çok iç siyasette bir hamaset malzemesi olarak kullanırlardı. Bir gün o ülkeye, ertesi gün bu ülkeye meydan okurlardı.

Türkiye uzak yakın tüm komşularıyla savaşın eşiğine gelirdi. Suriye Devlet Başkanı Esad zaten eski düşman, Irak’taki sömürge yönetiminin başbakanı bile kabadayılık taslardı. Suriye yüzünden İran’la köprüleri atardık. İran bize sattığı enerji ve doğalgazı kesmekle tehdit ederdi.

Irak ve Suriye’de söz sahibi, ABD, Rusya, İngiltere, AB, İran gibi devletlerin topuyla aynı anda kavgaya tutuşurduk. Bölgede oluşturulacak, uluslararası koalisyona, Hırvatistan dahil, 36 ülke asker gönderirken, bizim Mehmetçikler işe dahil edilmezdi. Sadece Işid’e karşı sınırlı bir operasyon yapabilirdik.

Bütün bu hengamenin içinde, sırf Atatürk’ün yaptıklarını küçümsemek için, Lozan gündeme getirilirdi. Hem Musul’u nasıl kaptırdığımız, hem de yüz yıldan fazla zamandır Yunanistan’a ait olan Ege Adaları’nı gündeme getirir, Yunanistan’la da papaz olurduk.

Lanet bir darbe girişimi ile Türkiye’yi üç ayda Ortadoğu bataklığına çeviren Feto’cularla mücadele ederken kantarın topuzu kaçar, 100 yıllık Cumhuriyet Gazetesi’ni ‘Feto’cu olmakla suçlar, 75 yaşındaki yazarlarını tutuklardık. Üstelik bu işi kendisi de bu tür suçlamalarla yargılanan savcılara, hakimlere yaptırırdık.

Almanya başta, AB ülkeleri toptan, ‘Türkiye’de ifade özgürlüğü kısıtlanıyor, basın özgür değil, Dünya’da en çok gazeteci yargılayan ülke Türkiye’ diye vaveyla eder, bu yüzden Almanya’ya ve diğerlerine ‘Ey Almanya!’ diye ayar vermek zorunda kalırdık.

Adı KHK olsa da, reisimizin iradesinden ibaret düzenlemeleri ‘kanun niyetine’ uygulardık. Parlamento devre dışı bırakılır, aslı görevi olan kanunları yapamaz, hiçbir etkisi ve yaptırım gücü olmayan komisyon çalışmalarıyla oyalanır, anca sakız çiğnerdi. Bu sayede vatandaşın gözünde iş yapmış gibi görünürlerdi.

Şıpınişi bir KHK ile yargı tamamen teslim alınır, gözaltı süresi 30 gün olur, soruşturmalar herkesten, yargılananlardan bile gizlenir, savunma hakkını temsil eden avukatların tüm yetkileri ortadan kaldırılırdı. Tek işi yargılama yapmadan, önüne gelen ve istenen herkesi tutuklayan, tutuklama makinesi, memurlar türerdi.

Şimdiye kadar üniversite rektörlerini, hocaların oylarıyla seçtikleri üç aday arasından seçmek zorunda kalan Cumhurbaşkanı’nın bu sıkıntısı giderilir, doğrudan atama yetkisi verilirdi. Özerk ve bağımsız üniversitelerimizin, haksızlıklar karşısında çıkardıkları gür ses kısılır, sus pus olurlardı.

Ülkenin içinde bulunduğu barış ve hoşgörü ortamında, herkes düşüncesini söyleyemez maazallah bölücü PKK örgütü palazlanır, ülke bölünmenin ve iş savaşın eşiğine gelir, koskoca devlet, PKK’nın siyası kanadının tezgahına gelirdi. Adamlar sırf kendilerini tutuklatıp gündemi sarsmak için yargının davetini sallamaz, polisin kapıya dayanmasını keyifle beklerlerdi. Önceden hazırladıkları ortak metni, ifade diye yazdırıp, ‘mazlum ve mağdur’ şovuna devam ederlerdi.

Yazının başına geri dönelim. İyi ki ‘başkanlık sistemine’ geçmedik. İyi ki parlamenter demokrasimiz tüm kuralları ile işliyor. Aksini düşünmek bile ürkütücü, dehşete düşüyor insan.

Allahtan hepsi hayal.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı