REKLAMI GEÇ

ŞAM’IN ŞEKERİ

31 Ağustos 2013 Cumartesi

“Ne Şam’ın şekeri ne arabın yüzü” diye bir ata sözümüz var. Orijinalinin “arabın zekeri” diye bittiği söylenir. Zeker’in anlamını merak edenler google hazretlerine sorsun. Biz geçelim başka konuya.

30 Ağustos Zafer bayramı sönük, cansız törenlerle geçiştiriliyor. 23 Nisan, 19 Mayıs ve 29 Ekim tarihleriyle birlikte 30 Ağustos’un anlamı da unutturulmaya çalışılıyor. Kutlamalar halktan koparıldıkça, sokaklarda asılan bayrakların sayısı her geçen bayram sanki azalıyor.

Kısa bir tarih özeti. 1919’dan itibaren Osmanlı’nın başkenti İstanbul, sonra İzmir, Aydın, Uşak,Afyon, Bursa, Çanakkale, Balıkesir, Kütahya, Uşak, Muğla, Antalya, Adana, Antep, Urfa ve bir çok il İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan işgaline uğradı. Batı Anadolu, Marmara, Akdeniz, Güney Anadolu elden gitti. Anadolu’nun ortasında işgale değmez buldukları kıç kadar bozkırı bize bıraktılar.

Mustafa Kemal Paşa, bir gurup arkadaşıyla, kıç kadar bozkıra gidip isyan ateşini yaktı. Kim bu arkadaşlar? Fevzi, İsmet, Ali Fuat, Kazım Karabekir, Fahrettin, Cevat, Kazım Paşalar ve bir çok paşa, subay, astsubay. Hepsinin ruhları şad olsun.

Önce Doğu Anadolu kurtarıldı. Doğu cephesinin başında Karabekir Paşa vardı. Arkasından Güney illeri Fransız’ın, İtalyan’ın çizmesinden kurtarıldı. Sonra üç yıl boyunca batı cephesi savaşları yaşandı. Batı cephesinin komutanı önce Ali Fuat sonra, İsmet Paşa idi. 1922 yılı yaz ayları Batı Anadolu’nun alev alev yandığı sıcak bir yazdı. Ordumuz 26 Ağustos günü büyük taarruzu başlattı. 30 Ağustos günü büyük Zafer gerçekleşti. Düşman ordusu dağıldı. Ayağında çarık bile olmayan Mehmetler, elde süngü yalın ayak koşarak, sadece 10 günde, geceli gündüzlü savaşarak Afyondan İzmir’e ulaştı. Hem de 250.000.kişilik Yunan ordusunu perişan ederek.

Savaşı kazanan başkomutanı hatırlayan var mı? Savaşın son günlerinde Yunan Ordusunun Başkomutanı olan General Trikopis’i Uşak’ta esir alıp, Başkomutana teslim eden Batı cephesi komutanını bilen var mı? Ya da genel kurmay başkanı kimdi acaba?

Kim olduklarını bilen varsa Başbakana söyleyiversin. Zira o, 30 Ağustos zaferinde bu zaferi kazanan komutanları değil, Alpaslan’ı, Doğu Cephesi Komutanı Karabekir Paşa’yı ve şair Mehmet Akif’i anıyor. Bakın 30 Ağustos Zafer bayramına dair ne diyor?

“Zaferimizi gerçekten çok büyük bir coşkuyla kutluyoruz bugün. Allah’a hamdolsun şehitlerinin izinden yürüyen bir gençlik var bugün…Bu gençlik elinde taşla sapanla molotofla değil, kitapla kalemle zihninle fikirle yüreğinde cesaretle yürüyen bir gençlik. Bu gençlik terör örgütlerine vagon olan karanlık güçlere piyon olan değil Alpaslan’ın Kazım Karabekir’in Mehmet Akif’in izinden yürüyen bir gençlik…”

Zafer bayramı konuşmasında, büyük zaferi kazanan Mustafa Kemal, Fevzi ve İsmet paşalar yok. Ama, Selçuklu Sultanı Alpaslan var. Alpaslan’a haksızlık etmeyelim elbet onu da saygı ile analım. Daha üç gün önce 26 Ağustos günü büyük taarruzun yıl dönümünde bakanlarınız Malazgirt’e gidip bin yıllık zaferi andılar ya.

91 yıl önce emperyalizmin ve uzantılarının kuyruğuna teneke bağlayıp defeden milletin bugünkü yöneticileri, emperyalistlerin Ortadoğu politikalarına açıktan destek veriyorlar. Bu destek o kadar büyük ki, kraldan kralcı misali, ABD’nin bölgeye dair projelerine ABD’den fazla sahip çıkıyorlar. İran, Irak,Mısır, Suriye gibi ülkelerle düşman olduk. Göstermelik sözlerle İsrail’e sallasa da, bölgede ABD, İsrail ve Türkiye ittifakı, giderek yalnızlaşıyor.

Atalarımız “Ne Şam’ın şekeri, ne Arabın şekeri (zekeri)” derken; Bizimkilerin derinlikli dış politikası bizi Şam’ın şekerine mi, yoksa Arabın zekerine mi götürecek yaşayıp göreceğiz.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı