REKLAMI GEÇ

GÜLTEN HANIM UNUTULMAYACAK

20 Ekim 2017 Cuma

Bundan bir hafta kadar önce hayatını kaybeden asırlık dev çınar Gülten Türköz, hemen aynı gün defnedilmiş. Bu yüzden ancak o gün akşam saatlerinde haber alabildiğimiz için, kendisini dünya gözüyle tekrar görememiştik. O büyük hanımefendiyi bir defa daha görebilmeyi veya hiç değilse cenazesinde bulunabilmeyi ne kadar isterdim anlatamam. Her şeye rağmen, yaşantısının son anına kadar fikri hür, ilme ve okumaya sevdalı yaşantısı ile Gülten Hanım, sürekli hatıralarımız arasında yerini koruyacak ve yaşayacaktır.

Ülkenin işgal altına girdiği günlerden bir gün, Milli Mücadele kahramanlarından ve Denizli’nin hizmetleri ile iftihar ettiği Rahmetli Fahri Akçakoca Meserret Kahvesinde otururken, gizlice yanına gelen görevli, Atatürk’ün direktiflerini iletmiş. Görevi anında kabul ederek, milli mücadelenin çok önemli istihbarat (haber toplama) işlerini, gözünü kırpmadan kabul etmiş. İşte böylesi bir kahramanın kızı olan ve son nefesini verene kadar babasının idealist ve milliyetçi ruhunu hiç kaybetmeyen, çok sevip saydığım, bir o kadar da sevilip takdirlerini gördüğüm Gülten Hanımı unutmak mümkün değildir.

1999 Depremi sonrasında düzelir gibi olan Türk Yunan ilişkileri sayesinde Yunanistan’a gezmeye gitmiştik. Orada çok dostane ilişkiler kurduğumuz bir aileyi yeniden ziyarete giderken, Gülten Hanımın oğlu ve gelinini birlikte olmaya ikna etmeye çalışıyordum. Gülten Hanım hemen karşı çıkmıştı. Yunanistan’ı ziyaret etmenin, O’nun milli duygularını rencide edecekmiş gibi tavır almıştı. Oysa sonradan o Yunanlı aileyi tanıyınca çok sevmiş ve dost elini uzatıvermişti. Çünkü düşman olan Yunanlı insanlar değil, onları yönetenler olduğu gerçeğini O da kabul edivermişti.

Gülten Hanım’ın adındaki Gül kelimesi, gelişigüzel bir rastlantı değildir. Milli mücadele fedaisi Fahri Akçakoca, aynı zamanda bir gül sevdalısıymış. Tüm çocuklarının isimlerini seçerken, hep bu gül kelimesiyle bütünleştirmeye özen göstermiş. Gülten Hanım’ın kardeşi Gültekin ve benzerleri gibi çocuklarının isimleri, hep bu gül sevdasından kaynaklanıyormuş. Aslında Rahmetli Fahri Akçakoca, yaşantısı boyunca yakasında bir gül taşımayı adet haline getirmiş. Rahmetli karanfilli hoca Abdülgaffar Nemutlu da, O’ndan esinlenmiş olsa gerektir.

Okuma sevdasını, hayata veda edene kadar kaybetmeyen Gülten Hanım, son birkaç haftaya kadar hep okuyup durmuştu. Okuduğu kitap sayısını bilen var mı bilemiyorum. Aslında Milli Mücadele sonrasında 7-8 tane kitap yazabilen Fahri Akçakoca’nın kızı olup da okuma sevdalısı olmamak mümkün olamazdı.

Okuduğu kitapların içinde benimkilerin de yer almış olmasından ne kadar mutlu olduğumu anlatamam. En son dönemde imzalayıp verdiğim kitaplarımı alırken boynuma sarılıp yanaklarımdan öpüşü, benim için en değerli armağan olarak kalacaktır ve hiç unutamam.

İlk kitabım (Belleklerden Gerçeklere) adlı olanı çok yeni yayınlanmıştı. Bir gün yazlığın kumsalında dinlenirken gelen telefonda, Gülten Hanım beni arıyordu. Bana hiçbir şey söylemeden ve hemen, (Ziya bu kitap da nereden çıktı?) diye sormuştu. Şaşırdım, acaba bir hata mı var diye endişelenmiştim. Gülten Hanım’ın kitabımı okumuş olabileceğini hiç düşünmeden, (ne kitabı Gülten Hanım Teyze?) deyince, (senin kitap) diye karşılık vermişti. Devamla (nereden çıktı bu kitap. Sabahleyin bu kitap da neyin nesi diye elime almıştım. Okudukça açıldım ve zaman zaman ağlamaklı, bazen de özlemle andığım olayları ve mekanları hatırladıkça, kitabı bir türlü elimden bırakamadım. Bir de baktım, akşam yatmadan önce ve bir günde kitap bitiverdi. Çok güzel olmuş ve beni yılların gerisindeki yaşantılarıma götürdü. Kitabını zevkle ve hatıraları anarak okuyup bitiriverdim. Sana çok teşekkür ederim) deyince o kadar mutlu olmuştum ki anlatamam. O yaşta bir insanın o kitabı bir günde ve duygular içinde okumuş olmasını öğrenmek, insanı ne kadar mutlu eder anlayan anlayacaktır.

Ailenin en küçük ferdinden, en büyüğüne önderlik etmiş Gülten Hanım’ın desteği ve ailenin bağışları ile yapılan Akçakoca çocuk yuvası, büyük bir hatıra olarak kalacaktır.

Rahmetli Gülten Hanım’ı saygıyla ve rahmetle anarken Türköz ve Akçakoca ailesine başsağlığı dilerim. Kendilerine arta kalan şerefli mirası onurla koruyacaklarından eminim. Ailenin bu onurlu geçmişten esinlenerek her daim örnek almalarını temenni ederim.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı