REKLAMI GEÇ

HER GÜN YÜREĞİMİZ AĞZIMIZDA  

5 Haziran 2014 Perşembe

Biz Denizlililerin bir deyimi vardır. Biraz fazlaca heyecanlandığımızda (yüreğim ağzıma geldi) deriz. Bu yürek nasıl bir şey ve ağza nasıl gelir anlamak mümkün değildir. Ülkemizde sakin geçen hiçbir günümüz yok ki, şöyle bir dinlenelim, eğlenelim, üzülüp sıkılmadan bir gün geçirelim diyebilelim. Her gün yürekleri ağızlara getiren bir olay çıkıp karşımıza dikiliyor. Bunun adına da (gündem yaratmak) deyip geçiştirmeye çalışıyoruz.

Olay olmasa da yaratıyorlar. Her gün bir siyasî lider partisinin gurup toplantısında kürsüye çıkıp, istediği şekilde gündem yaratıveriyor. Öfkeli tavırlarla kendileri gibi düşünmeyenlere verip veriştiriyorlar. Büyük Millet Meclisinin çatısı altında olunsa da, sokakta ağza alınamayacak ve küfre varan boyuttaki acı sözler ve yakıştırmalarla birilerine saldırıp duruyorlar. Yerli demiyor, yabancı tanımıyor, akıllarına kim geldiyse karşılarına alıp, tüylerimizi diken diken eden söylemlerle adeta savaş ilanları yapıyorlar. Bütün bu saldırı kokan konuşmalarına kendi gurubuna mensup vekiller, ağzı kulaklarında dinliyorlar. Bununla da yetinmeyip seyirci localarını dolduran tarafeyn seyirciler, büyük coşku ile liderlerini coşturuyor da coşturuyorlar. Ne kazanıyoruz bu ölçüsüz çıkışlardan neler kaybediyoruz hiç düşünen yok.

Bütün bu olayların acısını millet yaşıyor. Herkes stres içinde, büyük çoğunluğun yüzünden düşen bin parça. Bu durumdan yararlananlar muhakkak olacaktır. Ama o çıkar çevrelerinin mutluluğu, toplumumuzun mutlu olduğu anlamına gelmiyor. Toplumun büyük çoğunluğunun mutlu olabilmesi için gereken ortamı yaratacak olan temsilci vekillerimiz bu kör dövüşünün içinde kendilerini ne kadar mutlu hissedebiliyorlar bilemiyorum.

Eğer o vekiller halkın mutluluğu için bir parça çaba sarf ediyor olsalardı, Soma’da 301 insanımız şehit oldu deyip geçiştirmek zorunda kalmazdık. Mesela taşeronluk kurumu rezaleti yıllardır bilinip dururken, bugün getirilmeye çalışılan iyileştirmeler kayıpları telafi edebilir mi bilemiyorum. Özellikle maden çalışanlarının iş güçlüğü bunca kayıptan sonra aklımıza geliyorsa, o tesisleri denetleyecek ve çalışma koşullarını zamanında iyileştirecek olanlar bugün o ailelere ne verebilirler ki? Bu güne kadar normal amele gibi 40 lira günlük ücretle çalışan yer altı hizmetlilerine bugün yılda 6 maaş ek ücret ödenebilmesini düşünmek için, bunca azabı çekmek mi gerekiyordu? Maden işçilerinin yıllardır köle gibi çalıştırıldığını bugün öğrenmişiz gibi, haftada 30 saatten fazla çalışılmaması hükmünü akıllara getirebilenler, gidenlerin acısını unutturamazlar. Unutturamazlar da, onlar hiçbir şey olmamış gibi yerlerinde oturup dururlar. Yaşanan facianın sanki hiçbir sorumlusu yokmuş gibi, onlar için her şey güllük gülistanlıktır. Yazık.

Yerel seçimleri daha yeni geçiştirdik. Önümüzde Cumhurbaşkanlığı seçimleri var. Türkiye’de ilk defa Cumhurbaşkanını halkoyu ile belirleyeceğiz. Dileriz hepimiz için hayırlı sonuçlar elde edilebilir. Bu seçim sonucunda taraflı sonuçlar çıkarsa, ülkemizde ayrımcılık ve gerilim sürüp gidebilir. Tüm ülkeyi kucaklayacak ve taraf olmayan bir Cumhurbaşkanına ihtiyacımız herkes tarafından kabul edilmektedir. Siyasîlerin düşman kardeş tavırları içerisinde sürüp giden sürtüşmelerinden kurtulabilir ve böylece de daha güzel günlere kavuşabilirsek, tüm halkımızın hayrına olacaktır diye düşünürüm. İnşallah hayırlı sonuçlar alınabilir.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı