REKLAMI GEÇ

SEÇİM YEREL DEĞİL, GENELDİ

2 Nisan 2014 Çarşamba

denizli-secim-sonuclari-seval-uysal-guney-cegin-roportaj-h

31 Mart Pazartesi sabahı, gece geç yatmış biri olarak neredeyse yarı uykulu bir şekilde Güney Hoca’nın fakültedeki odasının kapısını çaldım. Amacım, olaylara duygusal bakmayan, soğukkanlı bir analizdi. Bilirsiniz akademisyenler biz fanilerden daha ihtiyatlıdır. En azından çabuk heyecanlanmazlar, olup olmadık tespitler yapmazlar ve metodolojik konuşurlar. Yoğun ders arasında bana vakit ayıran PAÜ Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Güney Çeğin de onlardan biri. İşine duygularını karıştırmıyor. Biliyorsunuz hocanın Denizli Politik Haritalar ve Eğilimler kitabında 2002’den 2009’a kadar olan seçim analizleri vardı. Bu seçimlerle ne kadarı örtüşmüştü? Denizli seçim sonuçlarıyla ne mesaj vermişti? AKP neden kazandı, CHP neden kaybetti? Bundan sonra ne olacak? Ve daha fazlası için konuştuk, ortaya arşivlerde saklanması gereken bir röportaj çıktı.

SEVAL UYSAL: Denizli’deki bu tablo bize neyi gösteriyor?

YARD.DOÇ. DR. GÜNEY ÇEĞİN: Çok nesnel bir analizle başlayayım. CHP ve Ak Parti’nin puanı birbirine yakın bir şekilde artmış. 2009 yerel seçiminden sonra her ikisinde de 6 puana yakın bir artış söz konusu. MHP’de yüzde 50’ye yakın bir düşüş var. Yüzde 22’den, yüzde 11. 8’e kadar düşmüş. Kürt siyasal temsiline bakarsak, birbirine yakın bir oy oranı var. Sonuç itibariyle CHP ve Ak Parti’nin performans açısından 2009’a göre yerel düzlemde konuşursak biraz daha başarılı olduğunu söyleyebiliriz.

SEVAL UYSAL: İki partinin de oyları arttı diyorsunuz ama sizin 2009’da yaptığınız saha araştırmasında Denizli büyükşehir değildi. Oy kullanma bu kez il genelinde gerçekleşti?..

YARD.DOÇ. DR. GÜNEY ÇEĞİN: Büyükşehir yapılanması Ak Parti oylarının daha yüksek görünmesine neden olabilir. Ancak Ak Parti hiç beklenildiği gibi bir düşüş, bir kriz, bir şok yaşamadı. CHP’de beklediği çıkışı yaşayamadı. Dolayısıyla sadece büyükşehir olarak girmiş olmasının bu etkiyi yarattığını söylemek pek açıklayıcı olmaz. Arada 1 puanlık fark olsaydı belki bunları konuşmamız mantıklıydı ama arada 7-8 puanlık fark var ve bu, Ak Parti’nin son dönemde yaşadığı tüm travmatik gelişmelere rağmen gerçekleşti.

SEVAL UYSAL: Sizin daha önce kitap haline getirdiğiniz çalışmanızla bu sonuçlar örtüştü mü?

YARD.DOÇ. DR. GÜNEY ÇEĞİN: Denizli üzerine yaptığımız araştırmanın birçok açıdan tescillendiğini gördüm. Bu araştırmayı yapalı 4-5 sene olmasına rağmen muazzam bir sürekliliğin devam ettiği görülüyor. Bu sürekliliğin motivlerinden biri politik kutbun başarılı bir biçimde yeniden tasarlanması oldu. AK Parti’nin seçimlere girerken ikili bir kutbun yaratılmasından ötürü “safları sıklaştırma strateji”sine dayandığını söyleyebiliriz. Mesela daha önce Ergenekon’a karşı, şimdi Pensilvanya’ya karşı sürekli bir karşıtlık dizayn etti. Burada da gerçekten başarılı oluyor, kutuplaşmayı yaratıyor ve taraftarlarından edindiği vekaleti koruyabilen bir söylem geliştiriyor. Darbe girişimleri olarak kodladıkları 17 Aralık operasyonu ve tapeler üzerinde yapılan siyaset aslında parti taraftarının partilerine olan inancı tahkim etti. AKP karşıtlarının tape siyaseti bir strateji olarak boşa çıktı.

CHP MERKEZDEN UZAKLAŞTIKÇA GÜÇSÜZLEŞTİ

SEVAL UYSAL: İsterseniz Merkezefendi, Pamukkale ve büyükşehir sonuçlarını ayrı ayrı değerlendirelim. Mesela Pamukkale’de MHP’nin oyları yüzde 30 bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

YARD.DOÇ. DR. GÜNEY ÇEĞİN: Bu çalışmayı yaparken iki temel farklılaşma ilkesinden bahsetmiştik. Biri dindar-laik, diğeri Türk-Kürt’tü. Bu yerel seçimlerde dindar-laik ilkesinin çok daha ön planda olduğunu gördük ve şöyle bir şeyle karşılaştık: Merkezde bu farklılaşma ilkesinin Ak Parti’ye olan muhalefeti laik kesimden geldi orda bunu CHP temsil etti. Fakat daha çevre dediğimiz kesimlerde Ak Parti’ye alternatif olarak MHP çıktı. CHP oralarda daha güçsüz. Merkezden çeperlere doğru gittikçe Ak Parti’nin rakibi MHP oluyor. Merkeze doğru yaklaştığımızda ise CHP oluyor. MHP-CHP bir ittifak stratejisi güdebilirler miydi? Söylentiler olsa da elimizde veri yok!

ic-1

SURİYE TAPESİ MHP’LİLERİ HIZLA AKP’YE İTMİŞ BİLE OLABİLİR

SEVAL UYSAL: Şu gördüğümüz veriler bir ittifak olduğunu gösteriyor mu?

YARD.DOÇ. DR. GÜNEY ÇEĞİN: Olmamış gibi. Hatta birçok ülkücünün Ak Parti’ye oy verdiğini düşünüyorum. Bu seçimde MHP’nin oylarının bir kısmı CHP’ye değil, AKP’ye de gitmiş olabilir. Bu da son hafta çıkan tapelerle alakalı. İç güvenlik eksenli olağandışı durum, MHP’ye çok da gönüllü oy vermeyecek kesimleri hızla Ak Parti’ye itmiş olabilir.

CEMAATİN AK PARTİ’DEN BAŞKA GİDEBİLECEĞİ YER YOK

SEVAL UYSAL: MHP Pamukkale ve Merkezefendi’de 30 ve 22 seviyelerinde iken, Büyükşehir’de yüzde 12’lere düşüyor. CHP’nin oyu ise büyükşehirde yüzde 39.28, 2009’a göre 6 puan yükseliş var. Bu veri sosyal medyada paylaşılan “İlçelerde kendi adayımıza büyükşehir de CHP” formülü olabilir mi?

YARD.DOÇ. DR. GÜNEY ÇEĞİN: 6 puanın içersine kategorik olarak girenlerin bir kesiminin 18-22 yaş arasındaki yeni nesiller olma ihtimali var. Özellikle bu son dönem Youtube, Twitter yasaklarından dolayı muhalefete dönük bir oy kazanımı olmuş olabilir. İkincisi MHP’den kategorik bir grup, üçüncüsü hizmet hareketinden bir grup olabilir. 17 Aralık’tan önce benimle yaptığınız röportaj da “cemaatin politik bir aktör olup olmadığını” sormuştunuz. Ben de size cemaatin politik bir aktör olduğunu ve Ak Parti dışında gidecek bir yeri olmadığını söylemiştim. Olmadığını bu seçimde gördük.

SEVAL UYSAL: Cemaatin oyları Ak Parti’ye mi gitti diyorsunuz?

YARD.DOÇ. DR. GÜNEY ÇEĞİN: İma ettiğim şey tam olarak bu değil. Gideceği başka yer yok! CHP ve MHP’nin başarısızlığı cemaatin de gidebileceği başka bir yer olmadığını göstermiştir. Oy verme eğiliminiz her ne kadar size dışarıdan tahkim edilse dahi, sandığın başına gittiğinizde orada devreye duygusallık girebilir. Birçok insanın dışarıdan söylense de elinin gitmediğini düşünebiliriz.

OYLAR ADAY YERİNE PARTİYE GİTTİ

SEVAL UYSAL: Seçim sonuçları açısından Türkiye geneli ile Denizli geneli neredeyse aynı. Bunu nasıl okuyorsunuz?

YARD.DOÇ. DR. GÜNEY ÇEĞİN: Kitabımızda “Denizli bir aynadır, paralel sonuçlar verir” dedik. Yine tuttu. Denizli’nin yerel filtreleri genele göbekten bağlı gibi geliyor bana, genel tansiyona çok yatkın. Denizli siyasetinin özgüllüğü olmadığını düşünüyorum artık. Merkeze bu kadar paralel gitmesi tesadüf olamaz. Bunun dışında şunları gördük: Birincisi; Ak Parti’nin projesinin somut bir proje ortaya koymak ve pragmatik bir söylem tutturmasının Denizli tabanında teveccühle karşılandığını görüyoruz. Lafa değil, işe, hizmete, pratiğe bakıyor. İkincisi: Daha önce çok söyledim, bir kez daha yenileyim. İnsanlar seçimlerini onlara daha iyi bir şey sunmadığınız müddetçe değiştirmezler! CHP ve MHP’nin en büyük hatası, tapeye endeksli bir siyaset yaptılar. Yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet gibi temalarla kampanyayı yürüttüler.

ic-2

SEVAL UYSAL: Peki, aday faktörü?

YARD.DOÇ. DR. GÜNEY ÇEĞİN: Bu seçimde insanların oy verirken, kişiler üzerinden oy verdiklerini düşünmüyorum. Çünkü bu yerel seçim, yerel seçim gibi olmadı! “17 Aralık, Recep Tayyip Erdoğan, Pensilvanya, otoritarizm, oraya mı gidiyoruz, burayı mı gidiyoruz?” Yerel dinamiklere dair dertler genel sorunların arkasında kaldı. Ak Parti bu konulara hiç girmeden Denizli’de yapacağı yeni şeylerle ilgiliydi. Ak Parti’nin broşürlerine bakın “Bunları yaptık, şunları da yapacağız” sürekli böyle gittiler.

_________________________________________________

Flash Player Kurmak İçin Tıklayınız

________________________________________________

SEVAL UYSAL: Diğerlerinin de hakkını yemeyin. Onlar da proje yaptılar, anlatmak için çaba harcadılar.

YARD.DOÇ. DR. GÜNEY ÇEĞİN: Onlar denenmediği için ikna açısından biraz zayıf kaldılar sanırım. Bir de bu seçim, CHP’nin artık bu toplumun nezdinde, özellikle AKP’nin temas halinde olduğu topluma hiçbir şekilde temas edemeyeceğini gösterdi.

SEVAL UYSAL: Kendi arkaik kitlesi içinde sıkıştı mı?

YARD.DOÇ. DR. GÜNEY ÇEĞİN: O tezde “pasif aktör” derken bunu kastetmiştim. Şu gençlik bile son anda, belki birkaç yasaktan sonra oturup düşünmeye başladı. CHP’ye gitmelerinin tek nedeni “Bunlar daha seküler, daha laik. Belki yasakçı olmazlar” gibi bir insiyakla gitti ama ne kadar mantıklı orası tartışılır. Ben CHP’nin politik tavırlarını ve zihniyet çerçevelerini sahici bir biçimde değiştirmesi gerektiğini düşünüyorum.

KUTUPLAŞMA ÇOĞULCULUĞU PASİFİZE ETTİ

SEVAL UYSAL: Peki, bu seçim, nasıl bir seçim oldu?

YARD.DOÇ. DR. GÜNEY ÇEĞİN: Birincisi: Tape siyaseti strateji olarak boşa çıktı. Sıradan bir vatandaş partisinin iktidarını kendi kudretiyle özdeşleştirir. Dolayısıyla kendi kudretiyle partisinin kudretini arasında hissettiği yakınlık, kolay kolay tapeyle ya da başka bir girişimle ortadan kaldırılacak bir şey değil. Bunun adı zaten politik vekalet fetişizmidir. Sadece bunu başbakanın karizmatik otoritesinden, Ak Parti’nin istikrarlı siyaset güttüğü üzerinden açıklayamazsınız.
İkincisi: Muhalefet hiçbir şekilde sağlam zeminde politik bir muhalefet yapmadı, icraatı çok zayıftı. Kendi özgül ve pozitif siyasetlerini sahneye koyamadılar. Tapeye endeksli gittiler, propaganda tutmadı, kendi söylemlerini bozdular, Ankara’da muhafazakar sağ aday çıkardılar, İstanbul’da Sarıgül de Melih Gökçek profilinin bir başka versiyonuydu. Çünkü artık kendilerine ilişkin özgün proje geliştiremiyorlar. CHP’nin arkaizmi bundan kaynaklanıyor. Daha önce konuşmuştuk. “CHP bundan sonra AKP’leşecek, fakat bu da onu daha da zayıflatabilir” benim görüşüm hala bu! CHP’nin ya da MHP’nin kendine özgü bir söylem üretmesi gerekiyor. Üçüncüsü: AKP ile CHP-MHP-Pensilvanya gibi bir kutuplaşma aslında siyasetteki çoğulculuk imkanını da pasifize etti. Bir stres vardı, sıkıştırdı. AKP ve AKP karşıtlığı üzerinden siyaset yürütüldü. Bu durum siyasetin tamamıyla demobilizasyonudur, yani aslında siyaset icra edilmiyor. İnsanlar belki bu noktada bundan böyle devletin nasıl yapılandırılıp yapılandırılmayacağına ilişkin oy verdiler.

BU SEÇİM YEREL DEĞİL, GENEL

SEVAL UYSAL: Güven oylaması mı?

YARD.DOÇ. DR. GÜNEY ÇEĞİN: Evet, biraz ona da gitti bu. Devlet yeniden yapılanacak belli ki! Çünkü yargı çökmüş, polis teşkilatı krizde. Birçok açıdan gemi su almış durumda. Şimdi yeniden yapılandırılacak devlet alanı. Bu yapılandırmayı hala başbakanın yapması gerektiğini düşünenlerle, yeniden yapılandırmanın başbakanın eline verilmemesini düşünenler arasında bir yarış izledik. Bu yarış zaten demokratik bir yarış değil. Siyaset birey içindir, devlet için olmaz! Siyaseti düşünürken biz devleti düşünerek siyasetin içine girmeyiz ki? Hele yerel seçimde, kendi mahallenin kanalizasyonunu, yolunu, idaresini, şeylerin düzenini düşünerek meseleye bakarsın. Ama burada devletin yeniden yapılandırılmasına kilitlendiğimizi görüyoruz. Hiçbir şekilde yerel bir seçim değil. Muhalefet de reel bir politika izleyemedi.

ic-3

SEVAL UYSAL: Denizli ölçeğinden bakarsak, farklı adaylar çıksaydı, aradaki bu 5-6 puan zorlanabilir miydi?

YARD.DOÇ. DR. GÜNEY ÇEĞİN: Hiç zannetmiyorum. 17 Aralık’tan sonra herkes devletin yeniden yapılandırılmasına kilitlendi. 17 Aralık meselesinde kimin haklı olup olmadığına bakmadan şunu söylemiz lazım. Devletin güvenlik aygıtının yeniden inşa edileceği bir sürece girdik. 17 Aralık bunun başlangıç noktasıdır. Dolayısıyla bu seçimlerde kitlenin bir bölümü yeni güvenlik aygıtının inşasını başbakana verdi.

SEVAL UYSAL: Seçim sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz, sizce yarış demokratik miydi? Muhalefet medya dahil bir çok alanı kullanamadı, bunlar seçim sonuçlarını ne kadar etkiledi?

YARD.DOÇ. DR. GÜNEY ÇEĞİN: Eşitsiz bir rekabetin siyasal çekişme alanında partiler açısından mutlaka negatif veya pozitif etkisi olabilir. Ama ben Ak Parti’nin kendi tabanın bu kutuplaşmayı içselleştirdiğini düşünüyorum. CHP TRT’de Ak Parti kadar çıkabilme şansına sahip olsaydı sonuç değişir miydi, emin değilim! Çünkü siz propagandanızı tape siyaseti üzerinden, ya da kendi özgünlüğünüzü bir tarafa bırakarak, başkalaşarak siyaset yaparsanız orada çuvallarsınız.

BİRÇOK KİŞİ BAŞBAKANLA KENDİNİ ÖZDEŞLEŞTİRİYOR

SEVAL UYSAL: Vatandaş CHP’nin giydiği yeni elbiseyi beğenmedi yani?..

YARD.DOÇ. DR. GÜNEY ÇEĞİN: Kabul etmedi, samimi bulmadı. Zaten cemaat de kendi yeni giyeceği elbiseye hazır, nazır değildi. Ontolojik bir kriz yaşadı Cemaat mensupları. Kimse işin bu yanına bakmıyor.

ic-4

SEVAL UYSAL: Tapeler çıkıyor, kasetler ortaya saçılıyor ama gündemi Erdoğan’ın belirlediğini gördük?

YARD.DOÇ. DR. GÜNEY ÇEĞİN: Başbakan aslında bir risk alarak bunu yaptı. Riskten ya galip, ya mağlup çıkarsınız. O aldığı riskten galip çıktı. Çok iyi bir strateji izledi. Şunu unutmamak lazım! Birçok kişi Başbakan’da kendisini görüyor. Yani orada bir kimlik özdeşmesi de var. Tabanın arzusunu taşıdığı müddetçe başbakanın koltuğundan indirilmesi bana çok olası gelmiyor. Bundan sonra cemaatin başarılı olamaması, öbür tarafın bununla ittifak yapmasından dolayı kendine ihanet ettiğini düşünmesi daha büyük kriz yaratacak. Bundan sonraki süreç yeni ittifaklara gebe! Yeni devletin yapılandırılmasından sonra ne tür pozisyon tutturacaklar bu da genel seçimin konuşulmayan bölümü. Bir yanda da Kürtler var. Bu seçimin bize sunacağı en önemli politik gündem konusu şu: Türkiye’de seküler projeyi kim temsil edecek? Arkaik Kemalistler mi, Kürtler mi? Asıl soru bu. Sünni muhafazakâr kesim politik repertuarlarını tamamen temellendirmiş tıkır tıkır işleten bir mekanizmaya tahvil etmiş durumda. Peki, bunun karşısında antogonizma olarak gösterilen seküler projeyi kim temsil edecek? CHP’nin temsil edemeyeceği iyice açığa çıktı artık. Çünkü düşmanına dönüşerek, benzeyerek zaten seküler projeyi temsil edemezsiniz. Belki Kürtler bir temsiliyet olarak karşı karşıya geliyor.

YENİ PARTİLER, YENİ İSİMLER ÇIKACAK

SEVAL UYSAL: Bundan sonra ne olacak?

YARD.DOÇ. DR. GÜNEY ÇEĞİN: Kesin bir şey söylememiz mümkün değil ama tahmin yapabiliriz. AKP’nin kendi mevcut hegomanyasını parçalamak için karşı bir takım hegomonyalar oluşturulacak ama artık bunu tape siyasetinden, CHP’nin yeni ittifak arayışından ya da AKP’lileşmesinden öte yeni bir takım seküler projelerin ortaya konması gerekiyor. Yeni partiler, yeni isimler, daha “sahici” kutuplaştırıcı dilin dışında yeni bir dil kullanmak gerekiyor. CHP ve MHP çok kötü tuzağa düştüler bu konuda.

SEVAL UYSAL: Kemal Kılıçdaroğlu’nu meydanlarda tarzı olmayan bir şekilde gördük. Kendi gibi olsaydı durum değişebilir miydi?

YARD.DOÇ. DR. GÜNEY ÇEĞİN: 17 Aralık operasyonunu kendine malzeme yapmadan bir siyaset inşa etseydi çok farklı da olabilirdi Türkiye’nin hali. Türkiye’de siyaset kutuplaşma üzerinden dizayn edilen bir şey. Ve içine dahil olduğunuz zaman, kutuplardan bir tanesinin üzerine oturduğunuz vakit size de bulaşıyor ve o hengamenin içinden çıkamıyorsunuz.

ic-5

SEVAL UYSAL: Erdoğan’ın başarısı kutuplaştırma değil mi? Peki CHP niye bunu başaramadı?

YARD.DOÇ. DR. GÜNEY ÇEĞİN: Çünkü muhafazakâr kesim rövanşı alalı daha 10 sene oldu. 80 yıllık rövanşın meyvesi 10 senede toplanmaz. Devletin tarihselliğiyle alakalı bir şey. Bir karşı süreç var ve çağın gereklerinden dolayı hızlı işliyor. Ama karşı hegemonya sadece ve sadece karşıtınızın boşlukları üzerinden, zaafları üzerinden icra edilecek bir şey değil. Yeni bir dil yaratmanız gerekiyor.

1 NİSAN’DAN İTİBAREN AKLANMAK İÇİN YARGIYA GİTME BEKLENTİSİ VAR

SEVAL UYSAL: Peki, yolsuzluklar, tapeler ne olacak?

YARD.DOÇ. DR. GÜNEY ÇEĞİN: AKP’li tabanda şöyle bir şey var. Fırtına geçtikten sonra hem başbakanın paralel yapı iddialarının somut bir şekilde yargıya intikal etmesini, hem de yolsuzluklarla ilgili suçlamaların da mahkemelere intikal etmesini bekliyor. Birçok AKP’li, 1 Nisan’dan itibaren zaten bunların yapılacağını umuyor, biz de böyle umuyoruz.

SEVAL UYSAL: Bu olabilecek mi? Kısa bir süre sonra cumhurbaşkanını seçecek, bir yıl sonra da genel seçime gideceğiz?

YARD.DOÇ. DR. GÜNEY ÇEĞİN: AKP bu süreci başlatmazsa bu sefer kendini çok ciddi bir krize sokabilir. Şöyle de bakmak lazım. Belki muhafazakâr kesim kerhen desteklemiş de olabilir partisini.

SEVAL UYSAL: Sizce önümüzdeki dönemde de yeni tape ve kasetler çıkar mı?

YARD.DOÇ. DR. GÜNEY ÇEĞİN: Bundan sonra tape siyasetinin tutmadığını ve reel siyaset yapma gereğini anlamışlardır.

İNSANLARI APTAL OLARAK NİTELENDİRMEK UCUZ BİR ELİTİZMDİR

SEVAL UYSAL: Tapeler ters mi tepti?

YARD.DOÇ. DR. GÜNEY ÇEĞİN: Birçok insan 90’lardaki gibi koalisyon istemediği için, istikrar beklentisiyle de oy veriyor. O dönemin kronikleşen istikrarsızlıkları insanların tahayyüllerine çok ciddi kazınmış. Dolayısıyla bütün tapeler, bütün stratejiler ve iddialar herhangi bir şekilde tabandaki insanlarla temas bile etmedi. Hasmına silah olarak döndü, hısmına ise hiç olumsuz yönde tesir etmedi. Niye etmediğini sormamız gerekir. Bu insanların aptallığıyla ve cehaletiyle açıklanamaz.

SEVAL UYSAL: Sosyal medyada yapılan yorumların çoğu böyle. AKP’ye oy verenleri aptal, koyun olarak nitelendiriyorlar?

YARD.DOÇ. DR. GÜNEY ÇEĞİN: Bir seçimin sonuçları sosyolojik ve maddi koşullarla açıklanabilir. Siz nesnel şartlara bakar, ondan sonra öznel tavırları analiz edersiniz. Eğer ki Ak Parti’nin bütün şartlar, saldırılara rağmen yüksek oy almasını genelleşmiş aptallıkla açıklayacaklarsa bu insanlar neden sandığa gidiyorlar ki! O zaman parlamenter düzeni değil, sıkı bir aristokratizmi savunun.

Yorumlar

Semiha Tosun   -  Bağlantı 6 Nisan 2014, 23:37

Bu yazıyı yanlı olarak göreceğinize yapıcı eleştiri olarak görebilseydiniz zaten bu durumda olmazdınız seçimi chp nin kazanması için daha ne olabilirdi bilemiyorum. cemaat desteği mi almadı, sosyal medya çığırtganlarının desteğini mi yoksa yurt dışı medya desteği mi bunlar da yetmedi o kadar tape… ama olmadı chp işte üstüne oturmayan bi elbise giydin karşı siysaet yapamadın kazanamayınca çamura yattın. kendi beceriksizliğinin suçunu başkalarında aradın hep bir de başarılı olduk dedin ama kimse yemedi. Seçim elbette ki geneldi rte ye göre istiklal savaşıydı bu başarı akp nin bile değil rte nin diyebiliriz. karizmatik lider konumunu sonuna kadar kullandı.” ben ve diğerleri” üzerinden yeni düşmanlar yarattı muhalefetse akşama kadar tape dedi durdu başka birşey duyduk mu yok. halk yolsuzluk olmadı demiyor var belki ama oy verecek başka parti yok diyor. her başa geçen bunu yapıyor ama en azından ekonomi iyi belediyecilik iyi sağlık sektörü iyi diyor. biz millet olarak yolsuzluğu normalleştirecek deyimler atasözlerine sahibiz. bal tutan parmağını yalar demişiz. bu toplum maalesef yolsuzluğa çok büyük tepki verecek bi toplum değil. muhalefet bunu okuyamadı çünkü chp zihniyet olarak halktan kopuk yaşıyor. farklı düşünen insanlara tahammülünüz olmadığı için “e herkes akp düşmanıydı nasıl oldu kazandı” diyorsunuz ya bu bile sadece kendiniz gibi insanlarla arkadaş olduğunuzun ispatıdır.bilgi akışının az olduğu yerler diyerek kibarca cahiller diyorsunuz ama sonuç değişmiyor. sizin düşüncenizin aksine insanlar aptal değil kötünün iyisini seçti.kısacası ekonomi çarkları döndükçe chp de böle yan gelip yattıkça akp daha çok seçilir sağa sola saldırmayı bırakıp öz eleştirisini yapmalı. AKP YE OY VERMEDİĞİM HALDE BEN BÖYLE DÜŞÜNÜYORUM.

Semiha Tosun   -  Bağlantı 6 Nisan 2014, 16:23

Ben bu yazıyı okur okumaz muhalefete broşür şeklinde dağıtılıp ellere pelesenk olsun istedim. Zaten mevcut muhalefet bu tespitlerin doğruluğunu görüp öz eleştiri yapabilseydi ” Biz oylarımızı arttırdık başarılıyız” demezdi.Herkes kendi çapında başarılı oldu maaşallah. Şu yorumları okuyunca güney hocam bırak niye uyandırıyorsun bunları bu kafayla gitsin bunlar diyesim geldi.Sizin kibarca bilgi akışı olan yerler dediğiniz yerler belki internet kullanıcılarının daha yoğun olduğu bölgelerdir ki evet seçim öncesi internetle fazla içli dışlı olanlar hep chp acayip bi fark atacak sanıyordu o yüzden de sonra çok şok oldular eminim siz de şok olanlardansınızdır. şahsen akp ye oy vermeyen biri olarak akp nin yine çok rahat kazanacağını biliyordum hatta ilkokul mezunu annem bile bunu söylüyordu işte bu sebeplerden ben de bu sonuçları beklemeyen bütün dünyası internet olan çevresinden kopmuş ya da daha kötüsü kendi gibi düşünmeyen hiçbir eşi dostu olmayan insanlara şaşırıyorum.rte diyordu ki bu seçim ben ve diğerleri arasında hatta bir istiklal savaşı. yani seçim geneldi hatta akp değil tayyip kazandı. bu seçim yerellikten çoktan çıkmıştı. son olarak cemaat üyeleri ne kadar sıkı çalıştı hiç mi görmediniz ya tüm psikolojik taktikleri denediler bir sürü var da mesela chp ye oy almak için aman zaten çöp toplayacakları seçeceksiniz o kadar önemli değil chp ye verin dediler pardon direk isim de vermiyorlar çok tepki almamak için 2. parti diyorlar birde neyse sonra bbp ye oy vereceklere oyunuz işe yaramaz bide akp ye gider diye yalan söylüyorlardı mv seçimiymiş gibi yani tapeler cemaat desteği herşey oldu da becerip yine chp kazanamadıysa insan kendinde bi hata arar ama bu kez de seçim sonrası bahaneler türetildi. millet koyun değil ama ben başka yerde de demiştim tayyibin cebine girenden çok kendi cebine girene baktı yani pragmatik ve hatta realist davrandı diyebiliriz. ne yapacaktık bir türlü aday seçemeyip saat 5 e kadar aday başvurusu yapamayan, referandumda genel başkanı oy kullanamayan, her başa geldiğinde kıtlık olan bir partiye mi verecektik oyumuzu yapmayın. ekonomi bozulmadıkça chp de bu kafayla gittikçe akp daha çoook seçilir.

Ayşe Çoban   -  Bağlantı 6 Nisan 2014, 10:23

Betül hanıma: Hocayla dalga geçmişsiniz! İki lafım var: Muhalefet eleştirilmeden gelişebilir mi? Sosyolog çok haklı eleştiriler yapmış! Tape siyasetine güvenen bir parti ne seküler olabilir ne de başarılı çıkabilir. İkinci soru da “emperyalizm” konusunda uzmansınız maşallah, bir açıklayın da feyz alalım. Bahsettiğiniz adam 300 sayfa kitap çıkarmış bu konuda sizse ciklet çiğneyerek gazete sayfasından ahkam kesiyorsunuz. Bu kadar bilge iseniz oturur yazarsınız. Lafla, hakaretle peynir gemisi yürümez.

Yaşanmayan Zaman   -  Bağlantı 4 Nisan 2014, 00:06

Yazının başından sonuna kadar muhafazakar liberalizmin derinleştirdiği ahlaki krizi ve toplum tabanına yayılan çürümeye dair tespitleri görmeyi bekledim. (Para sıfırlama tapelerinden sonra hepimiz bilaliz eylemi mesela.. bu kesinlikle alt okuması derinlikle yapılması gereken bir durum…) Ancak tepeye ve taban yayılmış olan ahlaki çöküşe dair bir söz dahi yoktu. Aynı zamanda özellikle çıkarılmış olan büyükşehir yasasının getirdiği belli oy depolarına dair bir ifade de yok. Sadece kendi oy bölgeleri büyükşehire dahil edildi ve bu özellikle yapıldı. Genel seçimin gelişi daha şaşalı olması bu zeminden sağlanacak şekilde ayarlandı. Bakın hala gücümüzü koruduk mesajı. Bu yüzden seçim geneldi demek oldukça iddialı… Ayrıca seçim bölgelerine dökülen gençler ve ortaya çıkan tutanaklar gösterdi ki her şeye rağmen oy potansiyeli bu kadar değil ve neredeyse her bölgede oylar çalınmış. İnsanları aptal olarak nitelendirmek bence eleştirilmeye açık zira aptal olduklarını ben de düşünmüyorum. Aksine kısa vadede hesaplarına odaklanmış durumda ve ilkeleri olmayan arabesk kültürün tüm izleri siyasi arenada açıkça yükseldi… Yani iş daha vahim insnalar aptal değiller ilkesizler ve aynı siyasi gücü elde etseler yapacakları değişmeyecek hatta belki daha acımasız olabilecekleri artık onu görebiliyoruz. Bunun en belirgin bir diğer örneği öldürülen halkına rağmen Reyhan’lının ortaya koyduğu tablodur. Açık olan şu eğer 1930’larda olsak gerçekten kutupalştırılan karşı-ötekinin sabun yapılışını gönül rahatlığıyla izleyecek milyonlar var… Ve eleştirileriniz içinde muhalafete dair doğru tespitler olsa da hoşnutsuzluğunuzun (ki elbette olabilir) ötesinde bir saldırı sezildiğini söyleyebilirim. İsabetli eleştirler ve analizler yapılmış olsa da eksik ve bütünü göremeyen bir değerlendirme… Yine de emeğinize sağlık…

güney çeğin   -  Bağlantı 3 Nisan 2014, 11:05

Merhabalar, analizlerimin yanlı olduğunu yazmışsınız. Sosyolojik bir argümanda elinizde oy çalma kanıtı yoksa, bunu baz alarak analiz yapana “deli” derler. Dahası bilim insanları bu tarz meselelerde konuştuklarında bilimin sınırları dışına çıkar. Ötesinde CHP’ye sallamak benim derdim değil! Bu ifade sizin gibi “tahsil”lilik meselesini vurgulayan (kısmen de bunu yücelten) birinin ağzına yakışmıyor. Ben gördüklerim üzerinden bir analiz yapıyorum, işinize gelmeyen meseleleri “yanlılık” olarak değerlendirmenin yanlılığını düşünün derim. Saygılarımla

Serdar Ekiz   -  Bağlantı 2 Nisan 2014, 11:31

Hocamız işin kolayını seçerek neredeyse herşeyin suçlusu CHP diyecekmiş. Analizleri son derece yanlı:
1.) Genel bir seçmen kitlesinden bahsedemeyiz. Seçmen kitlesinin yarısını oluşturan 9 şehirde CHP’nin oyu % 37. Yani aslında bilgi akışı olan kesimde bir kıpırdanma var. Denizli Servergazi, Çamlık, Yenişehir gibi semtlerde Ak Parti % 25-30 iken Sevindikte % 45-50’lere çıkıyor. Homojen bir seçmen yapısının olmadığı ülkemizde eğitim ve gelir düzeyi yüksek olmak utanç verici bir durum olmasa gerek. Ayrıca MHP ve CHP arasında sokak diyaloğuyla bir oy geçişi oldu. Hocanın bundan haberi olmadığı için CHP’ye sallamak işine gelmiş. Ayrıca şunu söylemeliyim oy satın alma hangi sosyalojik çalışmaya gömülebilir?

Denizli Alternatif Yerel Politikalar Platformu   -  Bağlantı 2 Nisan 2014, 10:44

Hocamızın yaptığı ilk aşama değerlendirmelerinin büyük bölümüne katılıyoruz. Denizli’de AKP seçimi önde bitirdiyse bunun en büyük sorumlusu CHP il örgütüdür. Seçim öncesi yaptığımız ilçe, belde, köy gezilerinde örgütün çalışmadığı, adayların doğru saptanamadığını gördük. Seçim süreci tamamlanırken adayından şikayetçi olunması il örgütünün başarısız olduğunu ortaya koyar. Örneğin Çivril’de Hakkı Aslan, Acıpayam’da İlhan Özcan örgütleri esir almış, bireysel davranmalı nedeniyle partililer mobilize olamadı. AKP’nin başarısının CHP örgütlerinin başarısızlığı ile ilgili olduğunu düşünüyorum.Çünkü hangi seçimin (yerel/genel)yapıldığının ayırdı na varamadılar.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı