REKLAMI GEÇ

İlle de Turizm Diyorsan Bunları Bil!

7 Temmuz 2014 Pazartesi

Geçen haftalarda Doğa Termal Otel’de Sağlık Bakanlığı’ndan üst düzey bürokratların da katılımıyla termal sağlık turizminde yatırım ve teşvik fırsatları konulu tanıtım toplantısı düzenlendi. Önemli bir toplantı ve katılımcıların otel sahipleri, turizmciler, ilgili tıp dünyası mensupları ve bakanlık üst düzey bürokratları olması dikkate değer.  Yani bakanlı ve bir işe yaramayan protokol toplantısı değildi. (Yani ortalıkta konudan bihaber ve asıl amacı da bakanla fotoğraf çektirmek olan dalkavuklar yoktu)

Geçmişi eleştirmek hakkımız fakat eleştirilerimiz yapıcı olmalı ki bir faydamız dokunsun. Açıkçası bu termal sağlık turizmi işi hayli iddialı bi iş. Dışardan görüldüğü gibi kolay mı? Hemen yaz mevzuatı, yap otelleri, rehabilitasyon ve kür merkezlerini sonra turist yağsın, öyle mi?

Hiç öyle düşünmüyorum ve bence tüm ilgililer, özellikle de yerel yönetimler çok kafa patlatmalı. Çünkü konuştuğumuz konu müthiş fırsatlar içeren birşey ama Almanya’nın Baden Baden’i, Çek Cumhuriyeti’nin Karlovy Vary’si, Japonya’nın Beppu’su ile aşık atmaya, aynı mindere çıkıyorsunuz. Denizli’nin, Pamukkale’nin ve Sarayköy’ün halihazırdaki sosyal ve kültürel az gelişmişliği veya hiç gelişmemişliği bir kere bu işin önündeki en büyük engel. Nedeni ise çok net, sonuçta termal sağlık da bir turizm çeşididir ve beklenti de, özellikle toplumları yaşlanmaya başlamış batılı turistlerin, Japonların ve Rusların gelmesidir. Yani paralı turistin gelmesi ve o turistin en azından üç gün konaklaması hedeflenmelidir. Sağlık turizminde ilk 10 ülke de zaten Avrupa ülkeleri, Rusya, ABD ve Japonya. Ama demek istediğim bu değil aslında (asıl sorun yazının devamında). Bu ülkelerdeki potansiyel müşterilerin zaten sosyal güvenceleri var ve en lüks kür merkezlerinde tedavi olabiliyorlar. Bizde ise sağlık bakanlığı termal tedaviye bile yeni yeni sıcak bakmaya başladı. Hemen çat diye bir mevzuat yazdı(rdı).(muhtemelen Almanya’dan veya bir başka AB ülkesinden kopyala yapıştır) Özetle devlet şunu diyor:

*Tesislerini Termal Sağlık Tesisi mevzuatına göre düzenler veya inşa edersen sana teşvik var.

*Ayrıca yurtdışından sana hasta da (yani turist yani müşteri) bulurum.

*Otelini ve odalarını yataklı servisler yönetmeliğine göre yani bir nevi bir özel hastane gibi dayayıp döşersen sana bu hastaları yollarım.

*Ya da otelinde revizyona gitmeyip bölgedeki bir kür merkezi ile anlaşıp hastaları oraya sevk etmen gerekir.

*Eğer “Termal Sağlık Tesisi” değil de sadece “Termal Tesis” yapayım diyorsan sana teşvik yok.

Hazırlanmakta olan mevzuatta elbette bazı pürüzler var ancak hem yatırımcı, hem tıp mensupları hem de bakanlıklar ortak akla ulaşıp faydalı bir mevzuat çıkaracaklardır umarım. Zira çıkarılacak olan mevzuat bu işin anayasası olacak.

Şimdi gelelim asıl soruya;

Peki Denizli bir Büyükşehir olarak ne kadar hazır bu turizme? Zaten Pamukkale’ye gelen turist kente uğramıyorken, termal sağlık tesislerine gelen yabancılar da mı bu kente hiç uğramayacak? Ne anladım ben bu işten o zaman?

Başta da demiştim; sonuçta turizm hizmet sektörüdür. Hizmet sektörünün kalitesi ve çeşitliliği de ne kadar fazla olursa o bölge, turizmin kaymağını o kadar güzel yer. Beklenen turist de yurtdışı kaynaklı olduğu için hedef bölgenin sadece tesis yeterliliği uzun vadede bir işe yaramayacaktır. O bölgenin yani o kentin sosyal ve kültürel hareketliliği tesis yeterliliğinden bile daha önemli hale gelir. Örneğin İsviçre’nin veya Avusturya’nın meşhur kayak merkezlerinde sadece otel ve kayak liftleri yoktur. O küçük kasabalarda koca Denizli’nin kent içi ticari hacmini katlayacak ticaret hacmi oluşur. Restoranlar, barlar, alışveriş butikleri, kış sporları mağazaları, lüks mağazalar, hediyelik eşya mağazaları vs. Örneğin Antalya’ya, Bodrum’a, Marmaris’e gelen turistler otellere tıkılıp kalmaz çoğu zaman. Kentte gece gündüz yer, içer, alışveriş yapar, kısacası eğlenir.

Önemli olan turisti boş vaktinde şehre çekebilmektir hatta Pamukkale, Sarayköy gibi yerleri Alaçatı’ya çevirmektir. İşte burada da iş yerel yönetimlere düşüyor.

Denizli’de turistin faydalanabileceği ve Denizli’ye döviz bırakabileceği bu tip noktalar sizce yeterli mi?

Hadi bir örnekleme;

Gündüz kür merkezinde tedavisini alan turist akşamına arabasını kiralayıp ya da modern toplu ulaşımla şehre gelir mi? Hadi geldi diyelim, ne yapacak?

Şehre gelen turist akşam yemeğini pidecide, dürümcüde mi yiyecek? Gündüz geldi diyelim, Çınar’da telefonuna kılıf mı beğenecek o turist? Bayramyeri’ne inip bebek altını mı alacak, Kaleiçi’nde Çin malı ayakkabı mı alacak?

Bu şehirde Ak Partili belediye 10 senedir kimseye alkol ruhsatı vermedi ve kentin sosyal hayatı ortada. Bu kentte turizm gelişecek derken belediyelerin “işletmeler turizm belgesi alsın, ben ruhsat vermiyorum” deme lüksü yok. Birinci sınıf restoranların şehre kazandırılması demek hafife alınacak önemsiz bir detay değildir. Yazları ellere dondurmaları alıp çekirdek çıtlatıp çamlıkta yürüyüş yapmaktan öteye geçemedik. Bir de Antalya’ya bakın, Eskişehir’e bakın, İzmir’e bakın, İstanbul’un belli semtlerine bakın…  Burda eleştirdiğim şey zihniyettir. Maalesef Ak Parti belediyesinin muhafazakar tutumu dolayısıyla bu kentte kaliteli hizmet noktaları oluşamamıştır. Turizmi geliştirmek, hele hele sağlık ve termal turizmi gibi iddialı bir alanda boy göstermeye kalkmak için çok daha fazla vizyon ve özgün projeler lazım, Çamlık’ta ciddi bir yayalaştırma projesi ve ruhsatlandırma revizyonu lazım, aynı şey Çınar’a da lazım, Bayramyeri’nden bahsetmiyorum bile, Kaleiçi’ndeki alışveriş ve mağazacılık kalitesi ortada. Bir Gaziantep’le, Bursa’yla, Antalya’yla karşılaştırsak sanırım notumuz sıfır olur. Turizme bağlantılandırılması gereken teleferik projesinde, tepedeki beltaş kafede çay ve kaşarlı tost yemesi için mi o turisti çıkaracaksınız yukarı? Karlovy Vary’de kiralık aracımla gezinirken farkında olmadan ters istikamete girdim diye anında oradaki polise kredi kartıyla ödediğim 85€’yu hiç unutmam. Biz ise daha kaldırımları araç istilasından kurtaramıyoruz.

Turistin alışveriş yapıp para bırakması için elbette düzgün, kurumsal restoran zincirleri Denizli’ye gelebilmeli artık. Big Chefs isimli ünlü zincir Diyarbakır’a kadar gitti. Ayrıca sadece restoranlar değil, hediyelik eşya dükkanları, farklı giyim kuşam markaları, yerel ve ev tipi ürünlerin konsept stantlarda satıldığı özgün açıkhava pazarları olmalı. Sadece kurumsal markalar değil girişimci gençler için de ticaret fırsatları yaratılmalı. Akşam 18:00’den sonra insan geçmeyen Çınar’ı canlandıracak, alışverişi çeşitlendirecek, sanat dokulu sokaklar yaratacak, mağaza segmentini yükseltecek ve Çınar’ı daha fazla yayalaştıracak projeler yapılmalı. Turistin otele geldiğinde eline verebileceğimiz, restoran, alışveriş, müze, eğlence, otopark, sağlık vs gibi noktaları gösteren kentiçi haritamız bile yok, varsa da ben görmedim. Saymakla bitmez yapılması gerekenler ama!

Denizli’nin sosyal hayatını, Bağbaşı yolu üzerindeki restoranlara hapsederseniz, kenti canlandırmazsanız o turist, Baden Baden’i bırakıp zor gelir Denizli’ye…

İşin asıl yükü belediyelerde fakat hala sosyal yaşama dönük bu tutucu yaklaşım devam ederse ben size söyleyeyim, hiç bu işlere girmeyelim.

Hatırlarım da, 1980’ler 1990’larda Pamukkale’nin girişindeki Akköy Alaçatı gibiydi, yurtdışından gelen müşterilerimizi oradaki İtalyan restoranına götürürdük, düşünün. Şimdi oralar virane, Pamukkale ise müzesiyle, fiziki koşullarıyla, otellerin eskiliğiyle çok kötü durumda…

Üzülüyorum ama sonrası için yine de umutluyum. Umarım bu düşüncelerim Denizli’nin geleceğine bir katkı koyar.

Not: Bu aralar sosyal medyada Eskişehir hakkında belediyenin hazırladığı videolar paylaşılıyor.

Birkaç dakikanızı ayırıp izleyin, ne demek istediğim sanırım daha iyi anlaşılır;

 

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

ali çiyancı   -  Bağlantı 10 Temmuz 2014, 17:55

bu yazıyı yerel yönetimdeki herkes başucuna çerçeveletmeli ve günde 3 kere okumalı.
bu kadar önemli bir doğa harikası var ve kullanamıyoruz. bozkırın ortasındaki Eskişehir vaha oldu biz ağzımızın suyunu akıta akıta bakıyoruz.
elinize sağlık çok güzel değinmişsiniz…

Gökçe Aydoğdu   -  Bağlantı 9 Temmuz 2014, 18:49

Detaylı ve tam anlamı ile sorunları ortaya koyan yazınız için çok teşekkürler. Sağlık turizmine ve kür hekimliğine gönül vermiş bir hekim olarak sizi içtenlikle kutluyorum. Keşke bölgesel geçmiş tarihimizde yer alan medeniyet insanlarının değerlendirdiği kaynaklarımızı günümüzde akılcıl medeni zihniyetler ile bizlerde hayata geçirebilsek. İşte o zaman sizlerinde hedefi olan Denizli’nin marka kent olması hayallerimiz gerçek olur. Sağlık, sanat ve turizm kenti olabilmemiz için zihniyet ve anlayışların çok gelişip değişmesi gerekiyor.

AHMET ÇARKLI   -  Bağlantı 9 Temmuz 2014, 00:22

Emre bey bu güzel yazı ve değerli tespitleriniz için teşekkürler.Belediyenin yaptım oldu zihniyeti yüzünden bir çok proje promature doğmuştur.Şahsi fikrim hangi muhitte proje uygulanacaksa o civardaki yaşayanlarla paylaşılmasından ve halkın eleştirilerinin de dikkate alınmasından yanayım.

cengiz keskiner   -  Bağlantı 8 Temmuz 2014, 22:52

Sayın Çaputçu, yazınız önemli konulara eleştirel yaklaşmakla kalmamış,dolaylı olarak önerileri de içermiş, Alışık olmadığımız bir durumdur bu, Tüm önyargı ve ideolojilerden uzak değerlendirilmesi gerekem turizm olgusu, bunların gölgesinde kalıyor maalesef. Tespitler doru, çözümler belli, gün ola devran döne. önce sana sonra kalemine sağlık

SADIK EMRE ÇAPUTÇU   -  Bağlantı 8 Temmuz 2014, 15:40

Ben yine de size değer verip, içinde sıfır siyaset içeren bu yazıya ilişkin. AKP siyasi gözlüğüyle yalap şalap okuduktan sonra yazdığınız eleştirilere cevap vereyim:

“Turizm kalkınması alkolle mi olacak, otel yapılmayacak mı” falan demişsiniz. Yazı zaten, sadece termal sağlık tesislerinin yeterliliğinin fayda etmeyeceği, uluslararası marka olabilmek için kentin sosyal ve kültürel gelişiminin arttırılması üzerine. Sizce tesis yeterliliği derken neyi kastettim? Baraj ve köprü kastetmedim herhalde turistik otel tesislerini kastettim!

Marka oteller öyle he deyince gelmiyor, işte bu eksiklikler ve emekleyen bir turizm altyapısı, geri kalmış şehircilik yüzünden gelmiyor. Tabi sizin için şehircilik battı çıktı ve parktan ibaret sanırım.

Gelelim yayalaştırmaya sayın şehir planlama uzmanı Muzaffer bey! Yayalaştırma denen şey öyle kaldırımı genişletip caddeyi trafiğe kapatmakla olacak olsaydı bunca üniversitede şehir planlamacılığı, mimarlık, trafik mühendisliği vs gibi bölümler olmazdı. O yüzden teknik anlamda anlamadığınız konularda yorum yapmaktan kaçının, komik duruma düşersiniz. Sizinki “tavuk çevirme”ye turist anlasın diye tabelaya “chicken translate” yazmaya benzemiş…

SADIK EMRE ÇAPUTÇU   -  Bağlantı 8 Temmuz 2014, 12:31

Muzaffer Bey sen nolursun eleştir, sen eleştirmeyince bana ilham gelmiyor:)))

zeki Akakça   -  Bağlantı 8 Temmuz 2014, 09:16

Kutlarım güzel yazı için. Yazayım desem bu kadar detay vererek yazamazdım açıkçası.Okuyup yararlanması gerekenler burun kıvırmadan okurda biraz faydalanırlar, başlarını kumdan çıkarırlar umarım. Ne yazıktır bu kentin bir turizm haritası (oteli, sağlık kuruluşu, gezilecek yerleri, sokağı caddesinin gösterildiği) yoktur: Tespitiniz doğru. Ama vizyon kentiz ! o ayrı konu! “Sokak otopark” örneği ile memlekete örnek olabiliriz mesela! Çınar meydanının arka sokaklarını gün içinde bakmak buna örnektir. Çok övündüğümüz İncilipınar ve Adalet parkına bir akşam görmek çok soruya cevaptır mesela… Dağ ve doğa sporları, kış sporları , kano ve kanyonlarla ilgili sporlarda turizme dahil edilerek çeşitlilik sağlanabilir. Ama bunların hepsinin öncesinde ZİHNİYET eğitilmeli, erdirilmelidir. Güzel yazı için teşekkür ediyor kutluyorum.

muzaffer ordu   -  Bağlantı 8 Temmuz 2014, 00:49

ayrıca cınar yayalaşıyor diye bazıları hertürlü eleştiriyi yaptı haksız ve mesnetsizce

muzaffer ordu   -  Bağlantı 8 Temmuz 2014, 00:45

yani eleştirmeyeyim diyorum ama illa eleştiriyi hak ediyorsun sn çputçu herşey güzelde bu denizli nin turizm kaderi sadece alkollemi olacak kaliteli marka oteller den bahsetmemişsiniz yapmaya kalksalar bazı zihniyetler yani geziciler cevre diye aya kalkıyor ama ozihniyet bazı şeyler yapılmayıncada böyle eleştiriyor ….

city planner   -  Bağlantı 7 Temmuz 2014, 21:53

klavyene sağlık üstad ben 5 yıldır denizlideyim 5 yıldır pamukkale gibi bir ören yerine sahip olan bir şehir nasıl olur da turizmden (termal sağlık değil, inanç turizmi potansiyeli de oldukça iyi) payını alamaz. hele hele ören yerinin hemen bitişiğindeki eski pamukkale kasabasının durumu içler acısı… ne zaman bu kentin başına oy kaygısı olmayan bir başkan gelirde düzgün çalışma ekibi kurarsa denizli o zaman bir turizm kenti olma yolunda adım atar.. aksi takdirde 10 yıldır aynı zihniyetle yönetilen belediyede pamukkale için bir tek adım atılmış değil.

serdar   -  Bağlantı 7 Temmuz 2014, 18:14

Bir şehrin gelişmişliği sadece park bahçe yapmak değil. O şehrin kültürel canlılığını yaşatacak çalışmalar yapılmalı. Denizli’ de hayat yazınızda belirttiğiniz gibi (o da sadece yaz aylarında) Çamlıkta, Çınarda, parklarda çekirdek çıtlatıp dondurma yemek. Denizli için önemli bir yazı. Tebrikler..

Cihan   -  Bağlantı 7 Temmuz 2014, 15:07

Denizli merkezde turizmi cam horozda fotoğraf çektirmek sananlar var. 🙂
Yazınız için tebrik ederim.

tuncay çavuşoğlu   -  Bağlantı 7 Temmuz 2014, 12:55

süper bir yazı yazı .kutluyorum sizi.bir denizlili olarak şehir dışından bir misafirimiz gelse yemeğe götürebilecek kaç tane mekan var.hadi bırakın misafiri akşam çoluk çocuk yemeğe çıkalım desek kaç yer var.hep aynı yerler.birde şunu yazsanız deerim.malum havalar sıcak akşam insanlar parklarda.recep yazıcıoğlu parkına gidin ve rezilliği görün.insanlar üstüste araç otopark yeri yok.birkere giden kendine saygısı olan bir daha gitmez.ne kadar duyarsız bir toplumuz.sevgiyle kal..tuncay çavuşoğlu0 536 633 18 24

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı